" Hayatımın zarafeti tecavüze uğramışken herşeyi siktir et dedim , kendime yarım et. "
Sansar SalvoKulağımda raple birlikte heycanla eve doğru hızlı adımlarla yürüyodum. Gerçekten şuan çok mutluyum.
Rap, tek dayanağım. Acıdan sonra mutlu eden, hislerimi, uygularımı yansıtan , beni ben yapan şey. Zaten başka müzik türüde dinlemem. Acı... Biraz da ondan bahsedeyim size. Bir insana kan görmeyi deli gibi ister mi? Bileklerinden süzülen o kırmızı sıvıya hayranlıkla bakar mı? Ya da şöyle sorayım, insan acıdan zevk alır mı.? Haklısınız normal insanlar bunların aptallık olduğunu düşünür. Ama ben böyle yaşıyorum. acıyla besleniyorum. Eliniz kesildiğinde telaşlanırsınız hemen kanı durdurmaya çalışırsın. Bence de bu aptallıktır. Neden yapayım ki bunu? O kanın güzelce parmaklarımın arasından süzülüşünü izlemek, kesiğin sızlayışını hissetmek varken, zevkle inlemek. Düşüncelerinden sıyrılıp sadece o acıyı hissetmek... Benim mutluluğum bu işte. Unutmak, kurtulmak ve biraz olsun gülümsemek için yeterli olan tek şey "Acı."Ah, lanet olsun anne tamda sırası yani yemeğin. " Geliyorum anne."Annem hep zamansızdır zaten. Tamda dayımın doktor malzemelerinin arasından bulduğum neştere sevinçle bakıp bileğimde hissetiğimde yaşayacağım mutluluğu düşünuyordum küveti soğuk suyla bile doldurmuştum. Dayım tıp okuyor ve yanına ne zaman gitsem ki, hafta da bir kere mutlaka uğrarım ondan güzel kesici aletler çalmak hobim oldu. Mazoşist olduğumu bildiği için ortada pek bırakmıyor ben gittiğimde ama ben yine bir cinlik yapıp buluyorum birşeyler. Çok kızıyorsun dayı bana ya iki üç tane neşterin, makasın lafımı Olur aramızda. Aklımda yarım kalan mutluluğumla birlikte salona indim."Nerdesin be yavrum , yemeğin soğudu bak. Hadi oturda başla."
Masaya şöyle bir göz gezdirdim. Az haşlanmış ıspanak, yine aynı şekilde haşlanmış 3 brokoli ve 2 havuç. En kötüsü de ne biliyormusunuz? Bu yemeklerin bulunduğu tabak benim...
"Ah, anne yinemi şu aptal yiyecekler. Sevmiyorum artık verme şunları görüntüsü bile berbat."
"Yok ya emredersiniz hanımefendi. Onları vücudunu aptalca kesip kaybettiğin kanlar yüzünden yediğinin farkındasın herhalde. Onlar sana güç verecek ye onları bir tanesi bile kalmasın tabakta gamze bitecek hepsi."
Evet kesiyorum kendimi ama bu bana yemekten daha çok gerekli anne. Ben acıdan besleniyorum. Bazen acı isteğim açlığımı bile bastıryorken sağlıklı olmak için bu şeyleri yemek saçma geliyor bana anlıyromusun... Diyemedim tabiki. Çünkü bana en az iki saat nasihat vermesini çekemeyeceğim hiç. Benim aklım hala iliklerime kadar işleyecek olan küvetteki soğuk su ve zevkle vücudumda gezdireceğim neşterde. Bir yandan bunları düşünürken bir yandan da sevmediğim yemeği yemeye çabalıyordum ki annemin dürtmesiyle kendime geldim.
"Gamze sana diyorum daldın yine."
"Şu yemeği yemeye çalışıyorum meral sultan buyur. "
"Yarın randevun var unutmadın Değilmi.? Kerem bey seni mutlaka getirmemi söyledi ve itiraz yok hanımefendi gidiyoruz."
Kerem bey diyor ya birde şuna deli oluyorum of. Nefret ediyorum ondan saçma sapan ilaçlar verip duruyor hiçbiride işe yaramıyor. Bana sürekli kendimi kesmemem gerektigini söyleyip duruyor, sanane be adam.
"Anne sana kaç kere daha söyliycem ben piskoloğa falan gitmek istemiyorum. Ayrıca o adam beni deli ediyor anlıyormusun? boğuluyorum onun yanındayken."
"Kusura bakma yavrucuğum, sen kendini kesmeyi bırak bende seni kerem beye götürmeyeyim. Anlıyormusun.?"
"Ya ben böyle mutluyum karışma artık bana. İstemediğim şeyler yaptırma, zorlama beni yeter bıktım.!!"
"Bana bak küçük hanım, kendine gel. Sende bana istemediğim şeyler yaptırıyorsun. Ben tek evladımı gözüm gibi baktığım yavrumu hergün kanlar içinde vücudu kesik kesik görmek, onu doktorlara götürmek istiyorum mu sanıyorsun? Ama zorundasın, zorundayım. İyleşeceksin Gamze. Yarın gidiyoruz şimdi doyduysan odana çık ve kendini toparla."
Anneme öldürücü bakışlar atıp ayağa kalktım ve, "doydum." Diyerek hızlıca odama çıktım. Annem beni çok öfkelendirmişti ve resmen burnumdan soluyorudum. Sanırım onun benim hakkımda böyle düşünmesi ve üzülmesi canımı acıtmıştı. E sen seversin acıyı diyeceksiniz belki ama bu değil. Ben fiziklsel acıyı seviyorum. Bunu değil. Bunu hiç sevmedim.
Odam da sinirle dört dönerken telefonuma gitti elim son ses, sokrat st - ya acı ya da tadı yok, açtım. Sinirlendiğimde biraz olsun sakinleşmek için rap en iyisi gerçekten. Müzikle birlikte gözlerimi kapayıp ellerimi saçlarımda gezdirmeye şakaklarımı ovmaya başladım. Sigara. Hemen bi sigara içmeliydim. Çantamdan mavi lark paketimi çıkarıp hemen bi dal yaktım. Dumanı iyice içime çektim ve rahatlamaya başladım. Yatağıma oturup sigaramın keyfini çıkarmaya başladım. Annem kapıya gelip açmadan seslendi."Randevun yarın okuldan sonra saat 5'te. Enes gelip bizi alacak ozamana kadar hazır olmuş ol."
Ne Enes mi? Of lanet olsun bu kaçamayacağım demek. Oysa ben yarın bir şekilde annemi oyalayıp kaçmayı düşünüyordum. Akıllı kadın tabi biliyor enesin beni piskoloğa sürüyerek götürdüğünü. Enes, 18 yaşın da bense 17. İlkokuldan beri arkadaşım, daha doğrusu herşeyim. Herzaman yanımda oldu, benimle ağladı, benimle güldü. Beni yaşadığım sorunlarla yalnız bırakmayan kişi. İlk olarak annem, hilal ve sonra enes. Enes farklı, onda değişik şeyler hissediyorum. Adını daha koyamadım ama onsuz yapamayacağımı çok iyi biliyorum. Hilal, can yoldaşım, herşeyim onunla da ilkokuldan tanışıyoruz. Zaten biz hep üçümüz takılırdık. Enes, hilal ve ben. Onları gerçekten çok seviyorum. Beni okuldaki diğer aptallara karşı korur, sahiplenirler. Hoş ben bundan hep şikayetçi olurum ama aslında çok memnunum.
Aynı lisedeyiz. Hilal ve ben Lise 3'te, enesin ise son senesi. O gidince nasıl katlanıcaz bu okula bilmiyorum...
Sigaram da bitti, müzikte. Bense hala iğrenç hissediyorum. Daha doğrusu hissetmek istiyorum. Evet biraz acı hissetsem iyi olacak. Kan görmem gerek.
Paketten bi sigara daha alıp yaktım. Sonra hemen banyonun yolunu tuttum. Ah işte, bebeklerim hepsi burada. Jiletler, neşterler( en çok neşter) zulam. Küvetin yan kapağı çıkabiliyor, daha doğrusu ben yanlışlıkla kırdım. Sonra annem bulamasın diye zulamı burada saklamaya başladım. Gerçekten güvenli bir yer annem tam 1 aydır bulamadı birşey. Ve ben 1 aydır acı çekmenin zevkini yaşıyorum. Neşterin birini alıp hemen soyundum, buz gibi suyun içine önce ayağımı soktum ve soğuğu tamamıyla ensemde hissetim. Daha sonra tamamen içine girdim. Suya biraz alışınca neşteri aldım elime. İşte sanat eserime başlamak üzereyim...
Neşteri sol bileğime dayayıp gözlerimi kapattım. Neşteri biraz bastırıp hızla geri çektim. Bir, iki ve üç kesik. Sonuç; kanlı bir neşter. Gözlerimi açtım ve saydam renkten kan rengine dönen suyu izledim. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile izledim hemde. Beş dakika daha küvette durup, kanlı küveti boşalttım ve vücudumu kanlardan arındırdım. Bileğim tabiki hala kanıyordu. Banyodan sargı bezini alıp gelişi güzel sardım ve hemen kendimi havluyla kurulayıp , çıktım dolabımdan mor penyem ve siyah eşofmanımı alıp giydim. Yaz ayındaydık çok sıcaktı gerçekten. Saçlarımı kurulayıp havluyla sardım. Akşam olmuştu saat 19:30, günlerden ise pazartesiydi ve ben okul yüzünden erken kalktığım için çok uykusuzdum. Işığı kapatıp yatağıma girdim. Havluyu başımdan attım ve kafamı yastığa koyduğumda ne kadar yorulduğumu hissettim. Sanırım 3 dakika sonra uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI NEŞTER
Horror"Jiletler dostumdur... Ben onlarla mutluyum. Acı çekmek bana kendimi hissettirir, yaşadığımı burada olduğumu fark ediyorum. Ben kendimi kesiyorum ve hiç olmadığı kadar mutluyum." Mazoşist yaşamı konu alan hikayeme başladım ilk hikayem. Okumanızı is...