3

68 8 7
                                    


O günden kısa bir süre sonra Jungkook hâlâ evdeydi. Sadece işten bir süreliğine izin almıştı. Zaten tatile ayıracak lüksü de olmadığından yarın tekrar iş başı yapacaktı.

Başını ilgilendiği kâğıdından çekip çalan telefona odaklandı. Kimin aradığına bakmasına gerek yoktu. Arayacak iki kişi vardı. Babası da aramadığından bu büyük ihtimâlle annesiydi. Telefonu hiç bekletmeden ilk çalışta kulağına götürdü ve cevap verdi.

"Jungkook babandan işe gitmediğini duydum. Bir şey mi var?"

Jungkook ne bekliyordu ki zaten? Onun halini falan soracağını mı?

"Evet anne sadece oldukça rahatsızdım. Soğuk almışım. Ateşim de çıkınca kısa bir süre izin aldım. Endişelendirdiğim için üzgünüm. Size haber vermeliydim."

Annesinin sesini hep aynı tonda duyardı. Normal bir insanla konuşuyormuş gibi. Oğluyla konuşuyor gibi değildi hiçbir zaman.

"Peki. Sorun değil. Dikkatli ol. İşini aksatmanı ikimiz de istemeyiz."

Jungkook onu onaylayıp telefonu kapattı. Gözlerini ovalayıp derin bir nefes verdi. Asla konuşmak istemiyordu.

Önündeki kâğıda odaklanmak adına düşünmeye başladı. Çok değil, bir kaç dakika sonra babasından mesaj geldi. Telefonu açıp baktı. Oldukça net ve kısa bir mesajdı. Kendisine doktora gitmesi ve kontrol edilmesi gerektiğini söylüyordu.
Bunu kendi isteğiyle yapacaktı. Ne de olsa ihtiyacı vardı. Hem kendisi de istemezdi bitkince çalışmayı.

Daha fazla çalışamayacağını anladığında kalkıp hazırlanmadan doktora gitmek adına arabasına bindi.

~

Doktordan çıktığı zaman hemen arabasının başına geçti. O, bu zamana kadar işten izin almamıştı. Hatta bu neredeyse ilk izniydi ve doktorunun söylediği şey asla aklından çıkmıyordu.

"İşinden sana yetecek kadar izin al. Kendini toparla, kafanı dinlendir, tatile çık."

Bu hayatı boyunca aldığı en iyi tavsiyeydi. Bunu yapmalıydı. Belki de yorulmuş bedenine, artık işlemeyen vücuduna iyi gelirdi.

Kafasını direksiyondan kaldırdı. Evine doğru sakin bir kafayla sürmeye başladı.

Eve girdiği an masasının üstünde unuttuğu telefonunun zil sesini ve hemen ardından da sessizleştiğini farketti. Dış kapıyı hızlıca kapatıp hızlıca odasına ilerlemeye başladı. Telaşından dolayı ayakkabılarını çıkartmayı unutmuştu.

Telefonu alıp neler olduğuna bakacaktı ki annesinden gelen sayısı bir hayli fazla olan cevapsız aramaları görünce sakin kalamadı. Böyle bir durumda kendisini sakinleştirmesi, kendisine destek vermesi gerekirdi değil mi? Ama dünyasının ipleri bir başkasının elindeyken böyle yapma seçeneği olmuyordu.

Terleyen elleriyle annesinin numarasını tuşlayıp hemen annesini aradı. Telefon ilk çalışta açılırken karşıdan bağırma sesleri iyice artıyordu. Annesinin bağırmadığı bir an kolluyordu Jungkook.

"Tamam, özür dilerim. Bir daha size ne yaptığımı ve hangi saatte olduğunu haber veririm."

Kadın, bu cümlelerden sonra biraz daha yüksek sesli konuşup Jungkook'u azarladıktan sonra onun bir şey demesini beklemeden kapattı telefonu.

Jungkook, olduğu yerde sakinleşmeye çalışırken içinden söylediği olumlu cümleler ona hiç etki etmiyor gibiydi. Yere oturdu, dizlerini kendine çekerek kafasını dizlerinde dinlendirmeyi amaçlıyordu. Hâlâ deli gibi titremeye devam ediyordu. En sonunda dayanamayınca ayağa kalktı ve banyoya ilerledi. Yüzünü yıkayıp biraz kendine gelmeyi bekledi.

Don't Let Me Bleed• JinKook√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin