yüzümden asla düşmeyen bir gülümseme

88 20 36
                                    


Taehyung tekrar oturdu masasına, bu sefer kucağında bebeğiyle. Shin babasına gülüyor ve boynuna sarılmaya çalışıyordu. Taehyung başının döndüğünü hissetti bir an.

Kaslarının kontrolünü kaybetmiş gibiydi. Bebeği düşmesin diye sıkı sıkı tuttu onu hissedemese de. Gözleri kapanmıştı, dudaklarını araladı ve nefes almaya çalıştı. Böyle nöbetlerin gerçekleşeceğini bilse de ilkini yaşamak oldukça korkutmuştu hasta bedenini.

Biraz sonra gözleri açıldı yavaşça ve çocuğuna baktı. Az önceki gülümsemesi kaybolmuş yerine meraktan büyümüş gözler gelmişti. Dudağının kenarları kıvrıldı ve eğilip tombul yanaklarına birer öpücük kondurdu.

Hızla kalkıp beşiğine yerleştirdi bebeği. Beraber videoda görünmelerini istiyordu ama bu haliyle onu tehlikeye atmak en son istediği şey bile değildi. 

Bebeğine oyalansın diye bir oyuncağını verip kamera karşısına geçti tekrardan. Gereksiz bir yorgunluk vardı üstünde ama en azından biraz daha anlatmak istiyordu.

Sanki bu anlattıkları onu tekrardan eski güzel günlere götürüyor gibiydi ve Taehyung'un ihtiyaç duyduğu tek şey o anılardaydı.

Sağlıklı olduğu zamanları düşünmek elinden gelen tek şeydi. 

Daha Yoongi'ye bile söylememişti. Biricik kocasına söylememek ne kadar mantıklı bilmese de bu son aylarını hastane odasında Yoongi'nin gözünden akan yaşları silerek geçirmek istemiyordu. Onlara ne kadar güzel anı bırakırsa o kadar rahat giderdi minik dünyalarından.

"Yeniden merhaba! Az önce doktorun bahsettiği bir belirtiyi ilk kez yaşadım. Shin'im kollarımdan düşeceksin diye o kadar korktum ki. Çok özür dilerim oğlum, seni tutamıyorum bile." 

Gülümsedi ve en son nerede kaldığını hatırlamaya çalıştı. Anlatmak istediği o kadar çok şey vardı ki. 

"En son babanın teklifini kabul etmiştim. Bir hafta boyunca onda kaldım. Her gün kahvaltı hazırlar ve rahatsız olmayayım diye kaldığım odaya girmezdi bile. Bir tepsiye koyar ve kapımın önüne koyup kapıyı çalardı. Kendisi bir müzik öğretmeniydi o zamanlar. Erkenden çıkardı evden." 

O zamanlarki Yoongi'nin azmi hala etkilerdi onu. Hiçbir zaman geç kalkmaz, geldiği gibi evde minik bir konser verirdi. En çok piyano çalışını severdi, Tae. 

Yoongi şimdi bir şirkette işe girmiş ve yine müziğiyle para kazanıyordu. 

"Birinci haftanın sonunda gece boyu uyuyamadım. O da uyumamıştı. Piyanosu her zamankinden daha hırçındı. Sanki bir şey olmuştu. Dayanamayıp çıktım odamdan ama çoktan sabah olmuştu bile. O da dağılmış saçlarıyla kapıdan çıkmıştı aynı anda. İnan bana o zaman babanı görsen sen de aşık olurdun. Öyle bir baktım ki röntgenini bile çıkartabilirdim."

Dayanamayıp gülmeye başladı. Kalbi yine hızlanmıştı o zamanı düşününce. Hayatının en büyük şansıydı Min Yoongi.

"Sessizce geçti önümden ve mutfağa ilerledi, ben de durmadım onun arkasından gittim hemen. Şimdi düşünüyorum da kafede saatlerce konuşmuşken ondan sonraki bir hafta neden birbirimizden bu denli kaçmışız anlamıyorum. Mutfağa girince birden bana döndü. Ahh, kalbimin durduğunu sanmıştım!"

"Sence ben yetersiz miyim?"

Yoongi'nin şişmiş kızarık gözleri Taehyung'a dönmüştü. Evindeki bu yabancı konuşabileceği tek kişi gibi duruyordu şimdi. Belki de başka bir şeye ihtiyacı vardı ama şimdilik bunu göz ardı edecek ve sadece konuşmaya çalışacaktı.

"Tabi ki hayır, nereden çıktı bu?" 

Büyük olan gülümsedi ve kafasını çevirdi. Sanırım bunu söylediği ilk kişi Taehyung olacaktı.

"Kovuldum, sırf gay olduğum için. O homofobik it çöpmüş gibi çarptı tazminatı yüzüme."

Taehyung sinirle dişlerini sıktı, evden sırf bu yüzden kaçmışken Yoongi'nin yaşadığı bu durum sinirlerini bozmuştu. Kafasına göre kovduğuna göre özel bir okul olmalıydı.

"O kaybeder, ben senin iyi bir yerde müziğin ile harikalar yaratacağına inanıyorum."

Taehyung anlattıklarıyla duraksadı, sanırım yine aşık olmuştu Yoongi'ye. Gülümsedi kendi kendine. Hayatının en güzel tarafını bu kadar erken bulduğu için kendini şanslı sayardı bu hasta bedenine rağmen.

"O gün beraber kahvaltı hazırladık, ne kapı çalma ne de tepsi vardı. Yüzümden asla düşmeyen bir gülümseme olduğunu hatırlıyordum. Kaslarım donmuş gibi yüzümdeki o sırıtışı silemiyordum."

Kapının açılma sesiyle kameraya yöneldi hızlıca. Yoongi gelmiş olmalıydı. Beraber güzel bir akşam yemeği hazırlamak istemişti birden. Yüzünde beliren gülümsemeyle odadan çıktı.


Video Recordings | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin