Princess

261 27 12
                                    


"Korkutucu bir koruyucu olduğunu duymuştum, ama bu kadarını da tahmin edemezdim..."

Karışındaki ejderhaya bakarak konuştu Kaplan Ruhu. Koruyucunun bir ejderha olmasını kimse beklemezdi elbette.

Dafan Dağı'nın tepesindeki prenses efsanesini herkes bilir elbette ki. Her klanın veliahtları, prensesin ne ruhu olduğunun merakı ve elbette ki, korkutucu koruyucuyu yenerek prensesi alma şerefine nail olma hayalleri ile kuleye gelirdi. Canlı dönen hiçbir ruh olmamıştı.

Efsanenin anlattığı koruyucu, Lan Klanı'na ait bir ruhtur. Prenses uğruna klanına ihanet etmiş, onu saklamak için Dafan Dağı'nın tepesindeki bir kuleye hapsetmiştir. O zamandan beri prensese kimse dokunamamıştır.

Efsaneyi gizemli kılan unsurlardan birisi ise, Lan Klanı'nın hangi yaratıklara ait ruhlar olduklarını, en ünlü dört klandan birisi olmalarına rağmen kimse bilmez. Bu nedenle herkes onlardan korkup saygı gösterir. Onların yaratık ruhlarını gören kimsenin hayatta kalmadığına dair söylenti ise, tehlikenin gerçekten büyük olduğunun kanıtıdır.

Bulut Geçidi'nde kimse karışıklık çıkarmaya cesaret edemez. En son deneyen Qishan Wen Klanı'na olanlardan sonra özellikle.

Kaplan, Wanyin, ejderhayı uyandırmamaya dikkat ederek kırbacını savurup, taşlar arasındaki yerlerden birisine tutunup sessizce tırmanmaya başladı. Yapacağı tek bir sesin canına mâl olacağı düşüncesi onu tir tir titretirken, gizemli prensesin neye benzediği merakı ise bir yandan onu yiyip bitiriyordu.

Prenses ile ilgili bilinen tek şey, türünün son örneği oluşuydu. O yüzden ne klanı, ne de türü biliniyordu. Ama bütün efsane, söylenti ve hikayeler onun kelimelerle anlatılamayacak bir güzelliği olduğunu söyler. Her klan veliahtının onu kendisine gelin istemesine şaşmamak lazım.

Wanyin, tırmanmayı bitirince karşısına çıkan üzeri tüller ile kapatılmış yatak ile, pencereden görüntüsünü seçmeye çalıştığı prensesin hareket ettiğini görünce irkildi. Ayağının kayması ile aşağıya düşen taş parçalarının çıkardığı ses ile Jiang Klanı veliahtı yutkunmuş, ve başını çevirmesi ile gözlerinin içi öfke ile dolup taşan ejderhanın yüzü ile karşılaşmıştı. 

Attığı çığlığın çıkardığı ses, prensesi de rahatsız etmiş olacak ki, etrafı çevrili yatağını tülleri arasından kafasını uzatıp neler olduğuna bakmıştı. O sırada Wanyin'in kulağına dolan ses, şok ile başını çeviresine sebep olmuştu. 

"Jiang Cheng?"

Kendi gözleri ile buluşan o morumsu gri gözler ve birbirinden gür 8 devasa kuyruğun etkisi ile öylece bakakalmış, ardından ise sinirle sesini yükseltip pencereden içeriye girmişti Wanyin.

"Wei Wuxian!"

Elbette ki karşısındaki kişinin, yıllar önce ölen üvey kardeşi olmasını beklemiyordu. Tilki laneti ile bütün ailesinin ölümüne sebep olan kardeşi. Bütün klanı laneti ile parçalayan kardeşi. Lanetini kırmak için 9 kuyruğundan birisini kendi elleri ile kestiği kardeşi...

Gözlerinde taşan öfke açıkça belli olurken, Wei Wuxian ne yapacağını bilemeyen bir şekilde ona bakmış ve kılıcını çıkarmasını izlemişti. Ona zarar vermeyi pek istemese de, şu an bir şey yapmazsa olan ona olacaktı.

"Lan Zhan, lütfen."

Söylediği şeyin ardından içeriye insan şeklinde giren Lan Wangji, Bichen'i çektiği anda Jiang Wanyin'in boynuna dayamış ve hareketini engellemişti.

"Kımıldamaya kalkarsan canını alırım."

Kızgınlık ve isteksizlik ile de olsa kılıcını indiren Wanyin'in delici bakışları, Wei Wuxian'in gözlerini devirmesine sebep oldu.

princessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin