Shorangroth dağlarının arasında bir köy vardır, Filina köyü, Filina köyü tatlı küçük bir yerdir, çok az
canlı yaşar, ama bir şekilde geçinirlerdi, bu köyde diyarın geri kalanındaki gibi ırkçılık yoktu, çünkü
zaten kısıtlı olan insan sayısını bir de dışlayarak azaltmak istemiyordu köy halkı, Filina köyünün en
yaşlısı olan 1000 yaşındaki elf Timit bu köy yokken bile bu çayırda yaşarmış, Timit eskiden Antik krallık
olan Shoorgard'a hizmet edermiş, Shoorgard Timit emekli olunca ona bu zamanla inşa edeceği küçük
kulübeyi koyduğu araziyi hediye etmiş, ömrü uzun olduğu için acele etmeden yavaşça sırasıyla evi,
mobilyaları ve çitleri inşa etmiş, insanların yükselişi sonrası Shorangroth krallığı kurulunca bu yaşlı
adamın evini görmüş ve zararı dokunmaz diyip kulübe çevresine evler inşa edip sivil halkı bu evlere
yerleştirmiş, köyün 10. Jenerasyonunu gören Yaşlı elf Timit yorgun düşmesine rağmen hala her sene
kutlanan Filina köyüne özel Irk dostluğu festivalinde yemekleri o yapardı, Timit yıllar boyunca yalnız
değildi tabii ki, eşi Sianor vardı, oda elf'ti, fakat Nikolysos'un büyük İşgali sırasında işkencelere
dayanamayıp ölmüştü, Timit yalnızlığa alışamayıp kendine insan bir çırak almıştı, Narvin, Narvin
beceriksiz 9 yaşında bir çocuk bile olsa Timit gibi yumuşak gönüllü bir insanın elinde öyle biri
kömürden elmasa dönüşebilirdi. Timit her gece mahalleye inip mahalledeki tüccarlardan bir kaç
materyal alıp odasında karıştırıp büyü bulmaya çalışırdı, Timit büyü dünyasında bilinen ünlü biriydi,
hatta kendi eşi Sianor onun yazdığı bir büyüyle öldürülmüştü, Timit bu hatayı telafi etmek için
nerdeyse 50 yıldır şifa büyüsü veya kendi büyülerini çarpıtacak büyüler bulmaya çalışıyordu, elinden
geleni yapsada kendini yenemiyor, kendi büyülerine karşı büyü bulamıyordu, başarısız olmasına
rağmen küçük Narvin onu güldürecek bir şey bulup moralini düzeltiyordu, bir süre sonra bir tüccar
köye dükkan açtı, en ücra köşesine, bu açtığı dükkanda büyülü eşyalar satıyordu, Narvin aşırı meraklı
bir çocuktu hemen gidip konuşmak istiyordu, ama Timit o tüccarın konusu açılınca sertleşip
gitmemesi için sertçe uyarıyordu. Bir yaz sabahı Narvin atları besleyip eşyalarını toplayıp ustası
Timit'in evine gitmeye hazırlanıyordu, ama arkadaşları yeni büyücünün yanına gittiklerini, gelmesini
istediklerini söylüyordu, Narvin'de zaten aşırı istekli bir çocuktu ve sorgulamadan eşyaları kapısına
bırakıp yeni tüccarın kulübesine gittiler, kulübe kapısına tıklatmak için elini uzatan Narvin daha kapıya
dokunmadan içeriden biri kapıyı açtı, Narvin camdan görüp açtığını tahmin etti ve içeriye girdi,
arkadaşları da girmeye hazırlanırken Tüccar "sadece 1 kişi dükkanıma girebilir" dedi ve çocukları
bahçenin yakınındaki bankı gösterip beklemelerini istedi, Narvin içeriye göz atar iken omzuna ağır bir
elin değidiğini hisseder ve arkasını döner, bu o tüccardı, tüccar Narvin'i şömine karşısına oturtup
konuşmak istediğini söyler, Narvin sıcak yaz gününde olmasından dolayı şömine sönüktü ama yinede
sabah olduğundan camdan sızan güneş ışıkları ortama loş bir hava katıyordu, tüccar Narvin'in
karşısına oturup bir kutu gösterir ve "Narvin, adını söylemedin biliyorum, ama sana uzak diyarlardan
gelen bir hediyem var." Der, Narvin de küçük bir çocuk olduğu için hediyeleri sever ve hemen başını
sallayıp kabul eder, tüccar "peki evlat, ama dikkat et, bu hediyeyi arayan çok insan var ve bunun
sende ne olursa olsun kalması gerekiyor, gerekirse sevdiklerin senin bunu bırakmaman için ölecek."
Narvin tüccarın son cümlesinde şok olmuştu, ne kadar istemese de hediyeyi kabul etmişti bile çoktan,
tüccar kutuyu açar ve içinde parıltılı değerli taşlar ile işlenmiş bir kolye vardır, Narvin ağzını tutamayıp
konuşur, " a-ama efendim, bu kolye bütün köyden daha değerli, bunu niye benim gibi bir köylü ailesi
olan basit bir çocuğa veriyorsunuz." Dedi, ve tüccar gülüp "merak etme, seni seçme nedenimi ilerde
anlıycaksın" der, Narvin kolyeyi alıp kulübeden çıkar ve koşarak evinin önündeki çantasını alıp ustası
Timit'in yanına döner ve bu olaylar yaşanmamış gibi davranır. Narvin Timit'in evine girip eşyaları bırakıp kolyeyi alıp atölyeye gitmiştir, tam kapıyı açıp içeriye
girecek iken çelişkiye girip kolyeyi saklamanın en iyisi olduğunu düşünüp çantasına koyup eşyasız
atölyeye girer. 5 saat çalışma sonrası eve gitmeye hazırlanırken çantasından sesler geldiğini fark eder
hatta bu yaşlı Timit'in bile kulağına gider, Timit sorsa da Narvin bunun dışardan geldiğini söyler ve
hemen ayrılır ve eve gider, ertesi sabah sıcak bir yaza uyanıp arkadaşlarıyla oynamaya çıkar çünkü
bugün Timit'in dinlenme günüdür, Narvin arkadaşları Finnit, Rannir, Savon ve Bavo ile oynamaya
başlar, akşama kadar birlikte ebelemece oynadıktan sonra Narvin köşede oturan beyaz saçlı bir elf
çocuğu fark eder, arkadaşlarına niye moralinin bozuk olduğunu sorar ve cevap olarak "O elf ucube,
görmüyor musun? Küçük olmasına rağmen saçı beyaz" diye cevap alır, Narvin bunu saçmalık olarak
görüp arkadaşlarına devam etmelerini söyleyip çocuğun yanına oturur ve konuşmaya başlarlar "niye
bir ucubenin yanına oturuyorsun? Arkadaşlarınla oynasana, bir ucubeyle konuşmaya zamanını
harcama" der, Narvin yaşıtı olan beyaz elfin omzuna elini koyup konuşur "ben seni ucube olarak
görmüyorum" uzun bir sessizlik yaşanır, beyaz elf Narvin'e Narvin de beyaz elfe bakar, Beyaz elf
konuşmaya başlar "b-beni sevmen için neden yok iken niye beni seviyorsun? Büyük şehre gitsem beni
yakalayıp asarlar koca dağların arkasındaki herkes ben ve benim ırkımdan nefret eder, özellikle benim
beyaz olmamdan" Narvin beyaz elfin dediğinden hala mantıklı bir şey çıkaramamıştı, Narvin
arkadaşlarının beyaz elf ile olan sohbetini izlediğini fark etti, Narvin onların seyrine karşılık beyaz elfe
"ben ne senin ırkından... N-Nede senin renginden nefret ediyor-" beyaz elf daha sözünü bitirmeden
Narvin'e sarılmıştı bile, Narvin de karşılık olarak ona sarıldı, Narvin tanışmanın tam zamanı olduğunu
düşündü ve sarılmayı bırakıp elini uzatıp "adın ne senin? Benim Narvin" dedi, beyaz elf de elini sıkıp
cevap verdi "Randolin". Konuşma bitince birbirlerine veda edip Randolin'in yanından ayrılıp
arkadaşlarına döndü, arkadaşları artık onu da dışlamaya başlamıştı, bunu fark edince Narvin
ağlamaya başlayıp hemen uzaklaşıp tepesinde 1 ağaç bulunan bir küçük tepeye çıktı, ağaca yaslanıp
gün batımına doğru ağlamaya başlar, Rannir tepeye gelip yanına oturup gün batımına doğru Narvin
ağlarken ona eşlik eder. Narvin ağlamayı yavaşça bırakınca Rannir'in yanından uzaklaşıp evine doğru
gider, ve evinin önünde Timit'i görür, Timit Narvin'i görünce konuşmaya başlar "Narvin! Bana neden
bundan bahsetmedin!" Narvin şaşırmıştı, yaşlı Timit niye sinirliydi ki? Narvin ne olduğunu soramadan
Timit kolyeyi çıkartır ve korktuğunun başına geldiğini anlar, Timit sert bir şekilde azarlamaya başlar
"kalemimi kaybetmeyip senin çantanı karıştırmasaydım ne halt yediğini anlamıcaktım bile, Niye
benden bunu sakladın, O tüccara ne ara gittin!" Narvin şaşkın şekilde "t-tüccardan aldığımı nerde-"
derken sözünü Timit yine kesip "Sus! Başımıza iş açtın çocuk, şimdi bu kolyeyi Jehane bölgesine
götürmemiz lazım." Jehane! Jehane doğudaki Narogdar altında bir dağ! Narogdar karanlık lordun
diyarı, bu diyara gitmek ölümdür, Narvin ne amaçla olduğunu sorar ve Timit "orda bir dağ var ve dağ
tepesinde bir haar'nurt var bu kolyeyi haar'nurttan geçirip ölümsüz diyarındaki en büyük kule
tepesinde bir ritüel ile yok etmeliyiz, çünkü bu kolye aşırı güç barındırıyor ve bu güç kötü ellere
düşerse yıkım yaşanır ve Meloth bizzat bu yıkımı üstlenmeye hazır bir pislik! " Narvin hiçbir şey
anlamamıştı, Haar'nurt ne? Ölümsüzler diyarı ne? Ne ritüeli? Narvin Timit'e sorar" efendim, bu kolye
hakkında bukadar şeyi nerden biliyorsunuz" Timit yutkunup ağlamaya başlayıp söyler, "bu büyüyü
ben yaptım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tetran: Aydınlık Savaşı
FantasyTetran'da her şey normal iken bir anda Narvin ve Randolin ikilisinin doğuya gitmesi gerekiyor ve bu yolculukta edinen deneyimler ve artan dostluk bağları tolu hem keyiflendiriyor hem zorlaştırıyor.