-Yalnızlığın ironisi, hepimizin aynı anda hissedebilmesidir.
⚓️🔒⚓️
"Geçen hafta neden gelmedin?"
İlk konuşanın o olmasıyla gerginliğimden biraz olsun sıyrılıp, her an kalkmaya hazır oturduğum koltukta arkama yaslandım.
Hep böyle olurdu.
Söyleyecek çok şeyim olmasına rağmen konuşacak bir konu bulamazdım. Karşısına oturur yalnızca susardım. İlk birkaç dakika gürültülü sessizliğime eşlik eder bana biraz olsun zaman tanırdı. Sonra da yavaş yavaş beni konuşturmaya çalışırdı.
Umursamazca omuz silkip kısaca "Gelmek istemedim." dedim. Nedenini öğrenmek istediğini bilsem de ısrarla sorup beni bunaltmak yerine "Pekala," diye mırıldandı. Sanırım onun en sevdiğim yanı buydu.
İçinde su olduğunu tahmin ettiğim mavi kupa bardağını bakımlı parmaklarıyla hafifçe geriye itip, öne doğru eğilerek masaya kollarını yasladı. Bu onun dilinde 'seni dinlemeye hazırım' demekti. Ama ben konuşmaya hazır mıydım? Emin değildim.
Masanın hemen önüne dizilmiş karşılıklı iki koltuktan birinde oturuyordum. Dizimin tam dibinde ahşap bir orta sehpa ve onun da üstünde birkaç dergi vardı. Bakışlarımı ona çevirdiğimde konuşmama gerek kalmadan ne demek istediğimi anlayarak "Keyfine bak." dedi. Her gelişimde yaptığım gibi durmadan salladığım bacaklarımı kaldırıp ayakkabımın tabanını ahşap sehpanın kenarına yasladım. Böylelikle dizlerimi hafif bir açıyla büküp karnıma doğru çekebilmiştim. Koltukta biraz kayıp boynumu geriye doğru iterek bakışlarımı tavana diktim. Ona baktığım taktirde konuşamayacağımı iyi biliyordum.
"Bu aralar her zamankinden daha karmaşık hissediyorum." dedim bir çırpıda. Gözlerimi sıkıca yumup kendimi karanlığa hapsederek, sonunun nereye bağlanacağını benim bile bilmediğim sözlerime devam ettim. "Her zamankinden daha çok gülüyor, her zamankinden daha çok ağlıyorum. Nasıl anlatsam... Herhangi bir duyguyu hissetmek için kendimle savaşıyor gibiyim. Bir şeyler hissetmeliyim çünkü bu hissizlik... Öldürüyor."
Derin bir nefes almaya çalıştım.
''Aynanın karşısında saatlerce kendimle göz göze duruyorum. Bakışlarımda bir şeyler arıyorum sanki. Mutlu değilim o kesin ama mutsuz da değilim. Canım eskisi gibi yanmıyor ama rahat da değilim. İstesem şimdi her şeyi bırakıp gidebilirim ama özgür değilim. İçimde bir boşluk var desem, hissettiğim şeye boşluk demek hakaretmiş gibi geliyor. Ben eksiğim... Hayatım eksik."
"Bazen birine ihtiyaç duyuyorum mesela. Ama hayatıma kimseyi almıyorum. Sevildiğimi hissetmek istiyorum ama beni sevdiğini söyleyen kimseye inanmıyorum... Kendimi çözmek istiyorum, bunun için kendi kendime sorular soruyorum ama ben, bana bile dürüst değilim. ''