"Oğlum çöpü atmalısın hadii."
"Changbin senden bahsediyor hadi uç bakalım çöpe."
"Yaw oğlum dedi sen oğlu değil misin saf."
"Evde küçük oğlan çöpe gider aslanım."
"Yaw başlıcam şu bir dakikaya ya!" her zamanki gibi çöp kavgası yapıyorlardı. İkisi de saçma olduğunun farkındaydı ama üşendiklerinden ve huyları gereği dalaşıp duruyorlardı.
"Yine mi tartışıyorsunuz? Ceza. Çöpün bir tarafından Jisung diğer tarafından da Changbin tutuyor ve paşa paşa gidip atıyorsunuz. Sözde 17 yaşındasınız şu halinize bak çocuk gibi!" bayan Han söylenerek mutfağa geri döndü. İkizler de üfleye püfleye dışarı çıktılar.
"Hazır dışarı çıkmışken ben mahalleyi turlarım günlük spor." Changbin fırsat kolluyormuş gibi Jisung'un omzuna dokundu.
"İyi bari ben de gidip mahalledekilere laf atıcam. Hadi sana kolay gele."
Yavaş yavaş etrafa baka baka yürüyordu Jisung. Yürümek onu rahatlatıyordu. Her ne kadar yürümeyi çok sevse de astımı yüzünden koşmayı sevmiyordu. Tempolu koşuşlarda sorun yaratmıyordu ama Changbin'in çıkardığı mahalle kavgalarından onu kurtarmak için koştuğu çok olmuştu. Derin bir nefes verdi Jisung.
Yürürken yine o beyaz güzel evin önünde durdu. Bu gözü ilk üst kattaki cama deydi. Ve oradaydı. Hemen duvarın arkasına saklandı. Yoksa genç geçenki gibi kaçardı. Gizlice onu izledi. Önünde bir tahta vardı ve sanırsam resim çiziyordu..
Yeterince baktığını düşünerek ayaklandı ve evin önünden yürümeye başladı. Başını çevirdiğinde ona baktığını gördü. Yine perdeyi kapatıp kaçmıştı genç. Bir türlü anlam veremiyordu. Sürekli kaçması onu merakta bırakıyordu. O eve yeniden gitmeliydi..
-----
"Anne. Ben bir işte çalışsam nasıl olur?"
"Derslerin var oğlum olmaz."
"Zaten notlarım düşük."
"Önemli olan notlar değil canım. Bu yüzden olmaz."
"Şu büyük beyaz evde bir çalışan olsam? Çöpçü falan?" güldü kadın.
"Bugün çöp kavgası yapan siz değil miydiniz? Hayırdır bu heves? Ailenin bir kızı vardı da biz mi görmedik?"
"Ya anne lafın gelişi dedim ben."
"Başka ne iş yapabilirsin ki? Kaslı bahçıvan mı olacaksın başımıza?" aynı anda güldüler.
"Belki. Kaslanmamı istemez misin?"
"Bebeğim kişiliğin baskın ama şu sincap tipin seni bozuyor. Doğduğundan beri tatlılık akıyor yüzünden. Hadi hayırlısı umarım kızlara sözünü dinletebilirsin. Açıkçası ben ciddiye alamazdım." Bayan Han açık sözlü ve komik bir kadındı. Söyledikleri ağır gibi gelse de aslında bunlar her zamanki konuşmalar olduğu için herkes onun bu haline alışmştı.
"Of sorma ya çok çekiyorum ondan."
"Yüzün içindeki saklı duygusal yanını yansıtıyor insanlara oğluşum." annesi her zamanki gibi haklıydı. Çene hattı olan ve yüzü sert olanlar her zaman ilgisini çekmişti. Kendisinin yüzü ise tombikti.
"Neyse ben sorarım komşumuza. Eğer çöpçüye falan ihtiyaçları varsa alırlar seni çalışırsın."
"Tamamm." diyerek odasına gitti Jisung.
-----
Önündeki taşa tekme atarak ilerletiyordu Changbin. Canı sıkılmıştı. Mahallede neredeyse kimse yoktu. Neden böyleydi ki bugün? Anlam verememişti..
"Pişt ana kuzusu! Bir bak hele."
Tek kaşını kaldırarak sesin geldiği yöne döndü Changbin..
~~~~~
Çok kısa yazıyorum farkındayım ama ilk bölümler çok da bir şey yazamıyorum üzgünüm :/
Neyse umarım beğenirsiniz zaten peşine 3. bölümü atarım.
Umarım gününüz iyi geçiyordur,
Öptüm :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Are You? {Minsung}
FanfictionHer zamanki gibi sıkıldığı için mahallede geziyordu Han Jisung. Arkadaşları onu ektiği için tek dolaşıyordu. Yürürken gördüğü ev ile durdu. Hep aynı evin önünde duruyor ve evi seyrediyordu. Çünkü ev çok büyük ve güzeldi.. Göz kamaştırıcıydı. Evi inc...