parya için hep günöte,

150 24 38
                                    

Issız ve karanlık yolda, sessizce yürüyordum. Paltomun ve zemine sertçe vuran ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu kulaklarımda. Bir yere yetişmeye çalışmıyordum, yalnızca ölüme gidiyordum.

Kendimi öldürmeye.

Akdeniz'in serin sularına karışmaya, yok olmaya, sonsuzluğa uzanmaya gidiyordum.

Dakikalar birbirini kovaladı, adımlarım gibi. İşte şimdi bir uçurum kenarındaydım. Yüzüme dokunan rüzgar, bedenimi ürpertirken hafifçe titremiştim. Ancak rüzgarın getirdiği tek şey bu hafif ürperti değildi. Eşsiz bir seste karışmıştı arasına.

"Sto pa kai sto ksanaleo,
Sto gialo min katebeis
Ki o gialos kanei fourtouna
Kai se parei kai diaveis."

Kulağımı okşayan hoş tını, beni ardından sürüklerken kendimi uçurumun sol tarafında kalan kayalıklarda bulmuştum. Dışarıdan bakıldığında pekte görünmeyen bir yerde oturan, genç bir kadın vardı.

Hafif çekik gözleri, simsiyah ve upuzun saçları vardı. Gözleri ufukta dolanıyor, dolgun dudakları da bir şeyler söylüyordu.

Gözlerimiz buluştuğunda ve dudakları iki yana kıvrıldığında, elini uzattı bana. "Gitme oralara, fırtına vardır alır götürür seni."

Elini tutup yanına otururken, sakince mırıldandım. "Alıp götürmesini istiyorumdur belki?"

Gözleri uzun bir süre izledi beni. Telaşsız, oldukça sessiz ve sakindi siyah hâreleri. Anlamayı çalışıyordu beni. Ancak ben bile anlayamıyordum ki kendimi. İçimde olup bitenleri, yüreğimde dinmek bilmeyen yangınları ben bile anlamıyordum.

"Yürek yangınını söndürmek zordur." diye fısıldadı yeniden masmavi Akdeniz sularına odaklanırken. "Kim alevlendirdiyse yine o söndürmeli."

Burada ne yapıyordu? Bu karanlıkta, neden yalnız başına bu kayalıkta oturuyor ve söyleniyordu?

Dudaklarım bir şeyler söylemek, bir şeyler sormak ve öğrenmek için açıldığı vakit beni susturdu.

"Adım Parya."

O gece saatlerce oturduk orada. Sessizdik ancak yüreklerimiz konuştu, anlaştı birbiri bile.

O gece bittiğinde ve gün yeniden aydığında, Parya bana veda edip gittiğinde, onu aklımdan öyle çabuk çıkaramayacağımı anlamış bulundum.

O bir günah, o bir ceza.

19 Mayıs 2021, Çarşamba.

uçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin