Medya ile beraber okuyabilirsiniz. Ben onunla yazdım çünkü😔Kulağıma ilişen yağmur damlalarının camıma uyguladığı şiddet doluşmuş ve Forks'ta sıradan bir güne merhaba demiştim.
''Günaydın.'' Mor yatağımın yanındaki küçük minder koltuktan ulaşan ses kafamı oraya çevirmemi sağladığında o da gözlerimle seçemeyeceğim bir hızla yatağa oturmuştu.
''Günaydın. Ne zaman geldin? Beni uyandırabilirdin.'' Yeni kalktığımdan ötürü çatlayan sesim gülmesini tetiklemiş ve kolunu belime sarıp beni kendine çekmişti. Şu an mor yatağımda Hwang Hyunjin'in kolları arasında kehribar gözlerine dalıp gidiyordum.
''Hiç gitmedim ki. Uyurken o kadar huzurlu gözüküyorsun ki seni uykunda öpmemek için kendimi çok zor tuttum.''
''O zaman şimdi öpmelisin. Bak onlarda senin dudakların için sızlanıyorlar.'' Kıkırdayıp başını geriye atmış ve dilini yanağının içinde gezdirmişti. ''Öyle mi? O zaman onları geri çeviremem.'' Hızlı reflekleriyle dudaklarıma kapandığında kollarını koltuk altlarıma yerleştirip bir çırpıda beni kucağına almış ve sırtını yatağa vermişti. Şu an üstüne eğilmiş bir şekilde onu öperken bol pijamamın açıkta bıraktığı çıplak belimde geziniyordu uzun ince parmakları.
''Hyunjin,'' Okula geç kalmamak için kendimi ondan uzaklaştıracağım sırada konuşmama izin vermeyerek beni kendi altına almış ve dudaklarını çeneme indirmişti. Gözlerim kapanıyor ve titrek nefeslerimi havaya bırakıyordum. Biraz önceki öpüşmemiz yüzünden kızarıp hafifçe şiştiğine emin olduğum dudaklarım tekrar aynı tadı alabilmek için yanıyordu. Ama okulumun olduğu acı gerçek yüzüme tekrar tekrar vuruyordu.
Boynumda oyalanan Hyunjin'in omuzlarından ittirip doğrulduğumda bana izin verdiğini anlamıştım. Başka türlü zaten ittiremezdim.
"Okula gitmem lazım. İlk dersim fizik ve o deli kadınla uğraşmak istemiyorum." Yataktan kalkmadan önce yanağına küçük bir buse kondurup hızlıca banyoya ilerlemiş ve günlük işlerimi yapıp odama geri dönmüştüm. Odaya girdiğim gibi üstümdeki pijamamı yere atıp dolabıma ilerlediğimde pencerenin önünden bana bakıyordu.
Şu an ona dönersem büyük ihtimalle sonumuz yatakta bitecekti. O yüzden kendimi zorlayıp dolabımdan birkaç kıyafet çıkardım. Okulumun en sevdiğim yanı serbest kıyafetti. Bu müdürün aldığı en mükemmel karar falandı herhalde.
Altıma siyah bacaklarımı saran bir kot, üstüme bol siyah bir tişört ve dışarıda esen hırçın rüzgarlar yüzünden hemen diğer kıyafetlerim gibi siyah bir sweat geçirmiştim. Dolabımın altındaki ayakkabı bölmesine eğilip ağır siyah botlarımı aldığımda yatağıma oturup hemencecik ayaklarıma geçirip takılarımın olduğu masadan gri yüzüklerimi parmaklarıma takmıştım. Ve hazırdım!
Sarı saçlarımın arasına geçirdiğim parmaklarımla yerdeki çantamı alıp hala pencerenin önünden beni izleyen sevgilime gülümsemiştim. O da gülümsediğinde yavaşça yanıma yaklaşıp kollarını belime dolayıp alnıma küçük bir öpücük bırakmıştı.
Bunu seviyordum. Küçük dokunuşları, ağır bakışları beni kendine düşürüyordu. Büyük bir okyanusta boğulmuşum ve tek kurtarıcım oymuş gibi hissettiriyordu. Sanırım o gün derste yanına oturmam ya da kütüphanede çıkan küçük savaş bizi buraya getirmişti. O yüzden-ne kadar korksamda-pişman değildim. Eğer bir sonraki hayatımda tekrar Forks'a gelicek olursam ve eğer yine o derste tek bir boş yer olursa yine onun yanına otururdum.
Ne zaman bu kadar aşık oldum...Ah bir bilsem. Bunun cevabını bilsem herhalde onu iksire falan dönüştürebilir ve satardım. Çünkü aramızdaki garip ilişkiye rağmen aşık olmuştum. Bana 'Sevgilim olur musun?' derken de, rüyamda onunla öpüştüğümü görürken de ona aşık olmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood Sun {Hyunlix}
FanfictionKehribar rengi gözler çekmişti onun ilgisini. Twilight film dizisinden uyarlanmıştır!