Beşinci Bölüm - Alışmak

613 54 6
                                    

Yaşar, Kemal'in olduğu hücreye girdi endişeyle. Onu ziyarete geldiğinde dövüldüğü haberini almıştı. Sinirlenmeden edemiyordu en azından revire götürebilirlerdi. Bu adam için neden bu kadar endişelendiğini anlayamıyordu. Acıyor muydu? Bilmiyordu, ona niye inandığını bile bilmiyordu. Fakat hissettiği şeyler vardı.

'Bunu düşmenin zamanı değil.' diye ağzının içinde mırıldandı.

Hücerinin önüne geldiklerinde yanında ki gardiyan hücrenin kapısını açtı. Kapının demir sesiyle kapıdan içeriye geçti, gördüğü bedenle kasıldı. Seri adımlarla yerde kanlar içinde yatan bedenin yanına yürüdü. Cılız bedeni kucağına aldı ve sert yatağa yatırdı. Kemal'in saçlarına parmaklarını geçirdi geriye doğru yasladı.

Diğer eliyle Kemal'in ıslak yanaklarını sildi. Geri çekildiğinde titreyen gözleri gördüğünde içinde gezen duyguların yoğunluğuyla kasıldı. 'Zamanı değil.' mırıldanmalarla gardiyandan Kemal'in yaralarını temizlemek için bez istedi.

Gardiyan elinde bir kutuyla geldiğinde hem şaşırdı hemde mutlu oldu. İlk yardım çantasını elinden alırken minnetle baktı gardiyana. Burada çok tanınırdı ve sözü dinlenirdi. Çünkü nadir avukatlardan biriydi ve devlete çalışıyordu. Kaybetmek istmezlerdi.

Kemal'in önünde diz çöküp yaralarıyla ilgilenirken; ona ihbar eden arkadaşının evine gittiğini anlatıp anlatmamak arasında kaldı. Fakat anlatmalıydı, o adamın kim olduğunu öğrenmeliydi. Nazikçe yaralarını temizlerken dudaklarını araladı.

"Dün... Serdar'ın evine gittim." Kemal'in yüzü acıylsa kasıldı. "İnkar etti ama oldukça şüpheliydi."

"B-bana inanıyor musun?"

"Sana inanıyorum Kemal... Seni ilk gördüğüm zaman anladım bunu. Çözeceğiz, buradan çıkacaksın. Kurtulacaksın bunlardan. Seni bu hale getirenler utanacak."

Kemal yutkundu. İlk kez önemseniyordu. Alnında hissettiği dudaklarla, dudakları şaşkınlık ile aralandı.

"Ş-şey as-aslında... Ben onlara kızmıyorum. Haklılar... Her ne kadar suçsuz olsamda, onlar bunu bilmiyor. Bazen ben bile suçlu olduğumu düşünüyorum, çok ses var. Ne yapacağım Yaşar?" Yaşar elinde ki pamuğu bıraktı Kemal'in saçlarını okşadı.

"Düşünmeyeceksin Kemal... Düşünmeyeceksin." Kemal o kadar çok yıkılmıştı ki Yaşar'ın verdiği acıma duygusuna bile ihtiyaç duyuyordu. Kaybedecek bir şeyi kalmamıştı ama bir yanı toparlanmaya çalışıyordu. Kaybedeceğini bile bile mücadele etmesine gerek yoktu. Ölecekti zaten yaşamakta gereksizdi.

Yaşar Kemal'in alnına parmaklarını gezdirdi. "Düşünme, kaybolursun." Kemal gözlerini acıyla kıstı. Kaybolmuştu zaten ama umut etmeden edemiyordu. Umut insanı ayakta tutan şeydi... Kemal niye yerdeydi?

Yaşar yaralarını sarmaya devam etti. "Sana bir şey söyleyeceğim... Serdar'ın evine gittiğimde, bir adam vardı."

"Aydın mı?"

"Adını bilmiyorum ama sarhoştu. Serdar sandım ilk başta onu." Kemal telaşla yerinden kalkmaya çalıştı. "Bir şey söyledin mi?" Yaşar onu sakin tutmaya çalıştı. Kollarında debelenirken onu birden kendine çekti, sarıldı.

"Yani pek bir şey söylemedim." Kemal'in kafasını kendi omzuna bastırdı, dudağını ısırdı. "Eşcinsel olduğunu öğrendi."

"N-ne?"

"Sarhoştu, unutmuştur. Merak etme..." Kemal kafasını salladı sessizce gözyaşlarını akıttı Yaşar'ın omzunda. Yaşar "Bunlara nasıl katlanıyorsun?" dediğinde bir hıçkırık çıktı ağzından.

"Sonu ölüm, kurtulacağım Yaşar. Senin bana yardım etmene izin veriyorum çünkü... Çünkü hissedemediğim şeyleri hissetmeden ölmek istemiyorum. Beni anlıyor musun?" Yaşar Kemal'in kafasını kaldırdı, alnını alnına yasladı.

"Ölmeyeceksin... Buna izin veremem. Neden bilmiyorum ama olmaz. Artık dövülmene, bu dört duvar arasında kan dökmene izin veremem."

"Alıştığım şeyler Yaşar. Alışmak... Kötüye alışmak ne demek biliyor musun? Ölüm demek. Ben her gün, her saat, her saniye ölüyorum. Ben ölüyorum. Ruhum ölüyor. Bedenim parçalara ayrılsa ne olacak?"

"İzin veremem. Veremem..." Kemal'in elini tuttu ayağa kaldırdı. "Yaşayacaksın." Yaralı ellerini tuttu küçük bir öpücük kondurup omuzlarına yerleştirdi. "Ruhun." Beline ellerini koydu, hafifçe yukarıya kaldırdı ve onun ayaklarını şık ayakkabısının üzerine yerleştirdi. "Ruhumla birleşerek iyileşecek."

Kollarını Kemal'in beline sardı, ona destek oldu. Ağlayarak ona bakan Kemal'in kafasını boynuna yerleştirdi. Yavaş bir ritimle sallanmaya başladı. Ruhları dans etti, tek beden oldu.

"Ruhum senin yanında iyi."

"Hep yanında olacağım, o zaman."

Kollarını daha sıkı sardı.

MÜCRİM (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin