iyi okumalar <33
Kageyama çok yalnız hissediyordu.
Kelimelerle tanımlayamasa da içinde bir türlü kapamatamadığı kocaman bir boşluk vardı. Bu boşluk ona ne rahat yemek yediriyor, ne film izletiyor, ne de kafasını dağıtmasına izin veriyordu.
Bu yüzden sigarasını cebinden çıkardığı çakmağıyla tutuşturdu ve derin bir nefes çelti içine. Belki sigaranın zehri o boşluğu doldururdu.
Trabzanlara yasladığı dirseklerinin arasından aşağıdaki akarsuya baktı.
Üzerinde akarsuyun çevresi boyunca yerleştirilmiş yanıp sönen sarı renkteki ışıkların yansımaları parlıyordu. Bir de yakamozlar.Bir süre yakamozları izleyip ışıldamasını sağlayanı görebilmek için başını kaldırdı. Bulunduğu taş köprünün tam karşısında parlıyordu ay. Sigarasından bir nefes daha çekerken ayın ne kadar da büyük ve net gözüktüğünü düşündü çocuk.
"Neden çizmek istemiyorum?"Öfkeyle çekti gözlerini aydan. Eskiden olsa böyle muhteşem bir manzarayı resmedebilmek için koşarak eve giderdi. Böylece unuttuğu ayrıntıları en aza indirirdi.
Ama şimdi öyle değildi.
Ona eskiden güzel gelen hiçbir şey güzel gelmiyor. Ne yakamozlar, ne ay, ne de bu köprünün üzerinde geçirdiği vakitler.Sigarasını söndürdü ve acımadan altından akıp geçen berrak suya attı. Öylece akıntıya karışıp kaybolmasını izledi. Eskiden kim olursa olsun burayı kirlettiğinde ondan bir temiz dayak yerdi. O yüzden o kadar temizdi su.
Şimdi ise umurunda değildi işte.Ağır adımlarla elleri cebinde köprüden indi genç oğlan. Evinin tam zıttı istikamette sarsak bir şekilde yürüdü sarı renkle aydınlatılmış sokaklarda.
Bir, üç, on, yirmi dört.
Tamı tamına 24 farklı sokak gezdi. Saatler saatleri kovaladı. Hava bile aydınlanmıştı biraz.En sonunda yürümekten sıkılıp kendisini bir banka attı. Biraz pisti ama şehrin bu kısmı genel olarak döküntüydü. Kageyama eskiden buraya gelmekten iğrenirdi şimdi ise hiçbir şey hissetmiyordu.
Paketindeki son sigarayı da yaktı ve eliyle yüzünü sıvazladı. Saçları karman çorman olmuş, birbirine girmişti. Bir an düzeltme dürtüsü oluştu içinde, hemen sonrasında vazgeçti.
Keşke telefonumu yanıma alsaydım diye düşündü. En azından birkaç müzik dinleyebilirdi telefonu yanında olsaydı.Yapacak bir şey, gidecek bir yer yok.
Ayak ucunda hissettiği hareketlilikle gökyüzündeki dalgın bakışlarını o tarafa indirdi.
"Hav!"
Kaşları anında çatılan çocuk sigarasını kaldırıma fırlattı ve bembeyaz köpeğe baktı. Küçüktü, Kageyama'nın ik eli kadar ya vardı ya yoktu.
'Sevimli' diye düşündü. Bunu düşündüğüne oldukça şaşırdı ve merakla köpeği inceledi. Özel bir şeyi de yoktu sanki?Bacaklarına doğru patilerini kaldırmış ciyaklayarak üzerine çıkmaya çalışan yavruyu gövdesinden kavrayıp havaya kaldırdı.
'Suratıma çiş yapar mı? Tuvalet eğitimi yoktur herhalde.' diye düşünerek olabildiğince uzağında tutmaya çalıştı.Boynunda bir tasma aradı gözleri. Bembeyaz tüyleri uzun olduğu için kapatmış olabilirdi belki demişti ama hayır. Tasması falan yoktu.
Sahibi yakınlarda mı acaba diyerek gayri ihtiyari başını önce sağına sonra da soluna çevirdi çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
inspiration ➺ kagehina
Fanfictionone shot... Kageyama yıllarca aradığı ilhamı henüz bir gündür dahi tanımadığı Hinata'da buluyor.