3. BÖLÜM YILDIZLARIN ALTINDA

115 2 0
                                    

~CUMARTESİ   Sabahın Körü~

Kampa giderken ben, Ateş, Rüzgar, Göksel ve Emir benim arabada; Oğuz, Sevil, Damla, Emre ve Ada gidiyordu. Bizim arabayı Ateş, onların arabasını Oğuz kullanıyordu.

Ben Ateşe dönüp sanki ona cevap verirmiş gibisinden şarkıya eşlik ederek " Sen beni boşuna hiç kalbinin oralara koymaa, kalamam oralarda, sende gül eğlen böyle acıklı konuşma,  hayat ne ki sonuçta anlık bir buluşma " diye bağırıyordum.

O sadece bana bakıp ara sıra sırıtıyordu,  ara sıra da özür dileyen gözlerle bakıyordu bana. Kamp alanına vardığımızda Rüzgar arabadan atlayıp havayı içine çekti. Damla " Aaayyy kızlar ben iki gün alışverişsiz napcaaam! " ben ve Ada ona bakıp ofluyorduk. Oğuz elini Sevilin omzuna attı. Hepimiz açık kahverengi bir şapka takmış ve yemyeşil bir şort ve ceket giymiş bir adam ( Kamp danışmanı ) görene kadar yürüyoruz.

Adam bizi gördüğünde birden üstümüze atlıyor ve "çadırınız burası" diyor. 5 çadır kiralıyoruz ve kurayla hangi iki kişinin hangi çadırda kalacağını belirliyoruz.

Kura sonucunda ben ve Ateş,  Emre ve Ada, Rüzgar ve Göksel,  Oğuz ve Sevil,  Emir ve Damla aynı çadırda kalıyordu. Her ne kadar bu eşleşmeyi sevmesemde oyunbozankık yapmamak için kabul ettim.

10 tane bisiklet kiralayıp ormanda geziye çıktık. Geri dönerken sağ yola döndük. O kadar yol gittik ki artık bacağım ağrımıştı. Durunca arkamda kimsenin olmadığını fark ettim. Ateş hariç hiç kimse!

"Neredeyiz" diyorum korkmuş ve tiz bir sesle. " Bilmiyorum, ama seni koruyacağım" dedi Ateş. " Senin beni korumana ihtiyacım yok." dedim asi bir sesle. Ve bisikleti sürüyerek ondan uzaklaşmaya başladım.

Arkamdan koşturuyo. "Diğerlerinden nasıl ayrıldık inanamıyom ki!!" diyorum. "Ben de ama kurtulabiliriz." diyor şu salak. Burdan nasıl kurtulacağımızı düşünürken bir yandan da mırıldanıyordum.

Elini belime koydu. Ben de kolunu tutup çevirdim. O kolunu bir yandan tutarken bir yandan da arkamdan geliyordu. " Benden 3 metre uzakta yürü. " diyorum. Başını sallıyor ve benden uzaklaşıyor.

Çalıların arasında bir şey kıpırdadı. Ateş beni korumak amacıyla önüme geçip çalıya doğru yaklaştı. Ve çalının içinden kanadı kırık küçük bir yavru kuş çıktı. Ateş onu bana doğru getirdi. Kuşu okşayacaktım ki Ateş dedi ki " Dokunma yarası çok ciddi o yüzden bence dokunma " dedi.

Bu sefer onu dinlemek zorundaydım çünkü onların amnesi veterinerdi. Onlara da birkaç şey öğretmişti. Kuş onun elinde, bende bisikletimin üstünde yolda gidiyorduk.

Hava kararınca Ateş " Bence durmalıyız"  dedi. Neden dercesine ona bakarken bana " Onlarsa mutlaka bizi arıyordur, belki onlardan daha çok uzaklaşabiliriz. " dedi.

Başımı salladım ve yere oturdum. Oda uyuyan kuşu çimlerin üzerine koydu. Yanıma oturdu ve " Fazla aceleci ve salak gibi davrandım özür dilerim. " Bu yıldızların altında özürden sonra onu affetim ona sarılarak uykuya daldım.

Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı unutmayın  :-)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Komik HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin