"Peki, ilk gülen kaybeder. Hile yapmak yok tamam mı?"
Önünüzde oturan sevimli çocuğa bir gülümsemeyle sordunuz.
"Bekle, önce gülmeme izin ver."
Önce biraz kahkaha attı.
Gecenin bir yarısında ikinizde açtınız. Tavuk sipariş etmeye karar verdiniz, fakat ikinizde sonrasında ortalığı temizlemek için fazla tembeldiniz. Böyle, bütün işi kaybedenin yapmasına karar verdiniz.
" Tamam hazırım. "
Dedikten sonra yüzü gülümsemeden arınmış bir ifade aldı.
"Tamam o zaman, dişlerin gözükmeyecek ve bahane üretmek yok."
"Hey neden bana oyun bozanmışım gibi davranıyorsun?!"
"Ne zaman ben kazansam bir bahanen var çünkü?"
"Tamam başlıyorum. İkimizinde 30 saniyesi var."
Zamanlayıcının düğmesine bastı.
Bir süre birbirinize baktınız. Bir anda dilini çıkardı, burnunu buruşturdu ve tuhaf haraketler yapmaya başladı.
Komik olmaktan çok sevimliydi ama kural gülümsememekti, bu yüzden tepki vermemen gerekiyordu.
30 saniye bitmiyordu ama artık sıra sendeydi. Onun zayıflığını biliyordun; aegyo.
Her şeye dayanabilirdi ama konu aegyoya gelince dayanamazdı.
Sevimli şeylerin büyük bir hayranı değil hatta biraz ürkütücü buluyor ama siz yaptığınızda, en parlak gözlerle size bakıyor. Kalbi eriyor ve yüzünü en aptal gülümseme ele geçiriyor.
Böylece dudaklarına tatlı bir somurtmayı takındın ve köpek yavrusu gözlerinle ona yaklaştın.
"Acaba Hee'ye sarılamama izin verir misin? "
Yumuşakça mırıldanmaya başladın.
Dudağını ısırdı, gülümsememeye çalışırken alt dudağı titriyordu. Bakışlarını senden uzaklaştırırken, ellerini yumruk yaptı.
"Başka yere bakmak yok."
Çenesini nazikçe tutup ona mırıldandın. O anda orada patladı. Gülümsemesini tutamadı ve elleriyle yüzünü gizledi.
"Senden nefret ediyorum."
Kahkahasını tutmaya çalışırken seninle alaycı bir şekilde konuşmaya başladım. Karşılık olarak ona gülümseyip sarıldın.
Kafasını omzuna koydun ve ipeksi saçlarını okşamaya başladın.
"Bu senin fikrindi bebeğim."
Saçlarını öptükten sonra kulağına fısıldadın. Dokunuşların onu eritiyordu.
"Aegyo yapmak zorunda değildin, bu haksızlık."
"Bu kadar mızmız bir bebek olma."
Saçlarınla oynamaya başlarken mızmızlandı. Boynuna yaklaştın. Nefeslerin onu gıdıklıyordu ama bunu çok seviyordu. Gülümsediğini hissedebiliyordu. Biraz daha yaklaştın ve boynuna bir öpücük kondurdun.
Yumuşak kıkırdamalarını duyabiliyordun. Gözlerine baktığında en ışıltılı bakışıyla sana bakıyordu. Seni kucağına çekerken alnını öptü.
"Tamam bu kadar mızmız kanma sana yardım ederim."
Karnını gıdıklayıp, saçlarını karıştırırken onunla kıkırdamaların arasında alay ettin.
Biliyorsunuz böyle üyelere tek tek yazmıyorum ama bunu okuduğumda karnında kelebekleri hissettim ve burada olması, sizin de okumanız gerektiğini düşündüm.