Selaam. Hem yeni bir şeyler denemek adına hem de sevdiğim bir şeyi yapmak adına bu fic yazma işini gerçekleştireyim dedim. Kafamda oturmayan şeyler var hâlâ ama eminim ki halledebilirim.
Çok tutacağını düşünmüyorum. Sevdiğim işi yapayım yeter modundayım şu an için. Ben yazarken birçok duygudan duyguya atlıyorum. Bu hoşuma gidiyor.
Umarım sizin hoşunuza da gider, şimdiden iyi okumalar.
Okuduğum şeylerin kaç kelime olduğunu, kaç sayfaya tekabül ettiğini merak ettiğim için benim gibi olanlar varsa diye şuraya kaç kelime olduğunu da bırakayım.
2.1k.
''Hey! Sehun. Sehun aramıza dönmek ister misin?'' kulaklarıma dolan kalın sesler ve şiddetle sarsılan omzum sayesinde kendime gelirken kuruduğunu hissettiğim boğazımı temizledim. Ne zamandır yutkunmuyordum bilmiyordum lakin yutağım öylesine bi' kurumuştu ki, sanki o kor alevler kalbimde değil de boğazımda yer edinmişti. İfadesizlik ise yüzümde çoktandır yer edindiği için mimiklerimi kıpırdatmaya gerek dahi duymayıp usulca, kendimi zorlamadan beni çağıran Baekhyun'a döndüm.
''Buradayım, Baek. Sadece dalmışım, kusura bakmayın. Ne diyordunuz en son?'' Masadakilerin umutsuz vaka bakışlarına bal gibi de maruz kaldığımı biliyordum ama umursayacak takatim bile yoktu. Sesim bile konuşurken can çekişir gibi çıkıyordu, nasıl derman bulacaktım ki?
''Son bir yıldır daldığın gibi mi, Sehun? Sence de... Sence de artık kendini toparlama zamanın gelmedi mi? Tüm hayatın onun ellerindeymiş gibi kendini kesip atamazsın. Sen bu dünyaya onunla gelmedin, onsuz da yaşayabilirsin.'' Chanyeol'ün kalın sesi masayı donatırken bakışlarım onunkilerle kesişti ve o keskin, haklı olduğunu bas bas bağıran her bir cümlesinin altında ruhum ezildikçe ezildi huysuzca.
'' Haklısın, Chan. Her cümlende haklısın. Bunu son bir yıldır her aranızdan uzaklaştığımda, geceleri aranızdan sıyrılıp odama çekilmek istediğimde arkamdan fısıldadığınızda da, bazen adım atamayacak kadar dermanım kalmadığında dahi hasta olduğumu düşünmek yerine aşk acısı çektiğim için naz yapıyor zannedip söylenip duruyorken de, her daim aynı sözleri bin defa dile getirdiğinde de haklıydın.'' Herkes susmuş uzun zaman sonra bu denli hızlı ve soluksuz uzun cümleler kurmama şaşırmış bir ifade ile bana bakıyordu. Kahveye çalan irislerim hepsinin tek tek yüzünde gezinirken en son yine Chan'a baktım ve tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken elimi dur dercesine kaldırmış, ciğerlerime bayram sevinci yaşatırcasına derin bir nefes aldım başımı aşağı eğerken.
Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatmış ve bir kez daha derin bir nefes alıp tekrardan görüş alanıma dönerken fısıldadım usulca.
'' Tüm hayatım onun ellerinde değildi belki; ama tüm yaralarım dudaklarının arasındaydı.'' Ruhumun sızısını bu defa gizlememiş, gözlerimdeki ve içimdeki kırgınlığı görmelerini istemiştim çehremde. Son bir kez hepsinin yüzüne bakarken o tanıdık bakışlar altında bir kez daha ezildim. Acıma duygusunu çok güzel yansıtıyorlardı. Neyse dercesine başımı sallayıp yavaşça ayağa kalktım ve sipariş ettiğim kahvenin parasını masaya bırakıp oradan ayrılmadan önce mırıldandım.
''İzninizle, eve gidip halletmem gereken projeler var.'' kimse sesini çıkarmadan öylece ellerindeki bardaklarına bakıyordu. Dudaklarımda o an biliyordum dercesine yan bir gülüş peydah oldu. Bu kadardı işte. Ben cafeden çıktıktan sonra hemen bu halini eleştirecek, belki de Chanyeol bir anda öyle konuştuğu için onu ufaktan azarlayacaklardı. Sadece bu kadar ile kalacaktı, sorun da buydu.
Eskiden olsa her anıma eşlik edip yanımda olmak isteyen dostlarım gitmiş, yerine beni olduğum yerde yapayalnız bırakıp ufak tefek çabalıyormuş gibi gözüken insanlar gelmişti. Zoruma gidiyordu yaşanan her şey. Aynı evin içinde yaşadığım insanların, ailem bildiğim insanların bir anda bu hale gelmeleri zoruma gidiyordu. Nasıl bu hale geldik, ne zaman bu denli yıprandık anımsayamıyordum bile. Siyah tutamlarımı kapüşonlumun içine yerleştirirken cebimden çıkardığım kulaklığı takmış, kendimi müziğin ritmine kaptırırken kaldırım taşlarının hızla ayaklarımın arasından kayıp gitmesine izin veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusurlu
FanfictionJongin.. Öpsene yine beni. Sarsan yaralarımı, dudakların gezinse incindiğim her yerimde. Neden böyle oldu, Jongin? Neden.. Neden gittin benden? Sana açtığım yaralarımı neden öpmeden gittin? Biliyordun, sevdam. O yaraları sadece sana gösterdiğimi...