You're my moon.

88 12 23
                                    

İyi okumalar dilerim efenim.


"Sesini duymak istiyorum Mikaela, fakat eski çocukluk videolarımızda değil. Seni görmek istiyorum Mikaela, fakat eskimiş minik resimlerde değil. Sana sarılmak istiyorum Mikaela, fakat rüyalarımda değil. Vücudunun her güzel yerini ezberlemek istiyorum Mikaela, fakat o gördüğüm küçük çaplı kabuslarda değil. Buna katlanamıyorum artık. Lütfen geri döneceğine dair bir haber gönder. En azından bizim için, ölmediğini göster."


Yu artık yaşamanın bir anlamı olmadığına inanıyordu. Sevgilisi Shinoa onu terk etmişti fakat bu onun umurunda değildi. Nasıl olsa Shinoa onu ilgisizliği yüzünden terk etmişti.


Öyleydi de. Yu hayatındaki çoğu şeyi unutmuştu. Aklında Mikaela dolaşıyordu. Dayanmak, direnmek istemiyordu bu hayata. Çok yorulmuştu. Hatta intihar etmeyi bile aklından geçirmişti.


"Belki Mikaela'nın yanına giderim" diyerek birkaç kez intihara kalkışmıştı bile. Artık güneşi izlemek ona eğlenceli veya çekici gelmiyordu. O sadece Ay ile kafayı bozmuştu. Ay hakkında her şeyi ezberlemek istiyordu. Bu en azından onu tatmin ediyordu, ne kadar garip ve ürkütücü dursa da.


Yu onu geri istiyordu.


【⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻】


Mikaela ise şu an insanlar ve vampirlerin birleşimiyle oluşan tarikata benzeyen birkaç kişi tarafından esir tutuluyordu. Her gün vücudundaki yaralar artıyordu. Artık konuşmak bile onun için çok zor hale gelmişti. Yürüyemiyordu, kollarını hareket ettiremiyordu, bacaklarını hissetmiyordu adeta.


Ama Yu için yaşamaya çalışıyordu. Güneşi için. Ona güç veren kişi için.


Buradan çıkma planları yapmaktan çok yorulmuştu, hiçbiri işe yaramıyordu. Her şekilde onu yakalıyorlardı ve vampirler tarafından kanı emilerek daha çok işkence uygulanıyordu.


İşkence çekmekten gerçekten bıkmıştı. Ölmek, ona tek çare gibi geliyordu. Dayanmalıydı, fakat bu onun için büyük bir çileydi. Şu an tek isteği Yu'nun onun yanında olmasıydı aslında. Acı çekmesine rağmen tek istediği onu son bir kez olsa bile görmekti.


İkisinin de birbirini yanlış anlaması tamamen bir karmaşa yaratmıştı.


Kafaları gerçekten çok karışmıştı. Yu artık yaşamak istemiyordu, Mikaela ise ölmekten korkuyordu. Her gece soğuktu onlar için. Soğuk ve karanlık. Ne işe yarardı ki bu?


Mikaela bir odada tutuluyor ve bazen canlı canlı yakılıyordu. Fakat onun için hala soğuktu geceleri. Güneşi izlemek bile onu tir tir titretiyordu. Hiçbir şey içini ısıtmıyordu. Elinden bir şey gelememesinden nefret ediyordu.


Bir gün başaracağına dair düşünceleri gittikçe solmaya başlamıştı. Ölüm onun için yakın değildi belki de. Ölmeyecekti, yaşadığını da hissetmiyordu. Hani şu herkesin yaşadığı bilinmezlik duygusu vardır ya, bu duyguyu her gün yaşamaya başlamıştı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐶𝑜𝑚𝑒, 𝑎𝑠 𝑦𝑜𝑢 𝑎𝑟𝑒.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin