Zaman... Acı... Üzüntü... Pişmanlık... Kader... Sakura kafasının içindeki bu kelimeleri bir türlü atamıyordu. Ne yaparsa yapsın kendisini kontrol edemiyordu. O karşında öylece yatarken bu mümkün değildi.
-------------------2 AY ÖNCE-----------------
"Bunca zamandır söylemedin, şimdi mi söyleyeceksin? Bahse varım daha ağzını açamadan öyle donup kalacaksın."
"Kapasana çeneni!!! Sana söyleyeceğim diyorsam söyleyeceğim."
"O zaman iddiasına girelim. Eğer yarın buluşup da söylersen ilk randevunuzda garson olarak size hizmet edeceğim. Ama olurda söyleyemezsen, sen de bana Juvia ya açılmam da yardım edeceksin."
"Kabul. Dur biraz... İyi de Juvia zaten seni sevdiğini sınıfta defalarca söyledi. Neden ona direk söylemiyorsun? SEN JUVIA'DAN MI HOŞLANIYORSUN?"
Adı Gray olan lacivert saçlı çocuk biraz kızardı. Ama bunu bozuntuya vermedi. Omzunu silkerek sakura kafalı olan Natsu'nun sorusunu cevapladı.
"Her neyse. Kabul ettiğine göre anlaştık. Şimdi git Lucy'yle yarın cadde kenarındaki kafede buluşmak için sözleş. Tabii diyebilirsen."
Bunu dedikten sonra Natsu'ya göz kırpıp sınıf kapısından dışarı çıktı. Onu gören Juvia da her zamanki gibi 'Grayyyy-samaaaaa' diye peşinde gitti. Natsu ise sinirden gözü seğiriyordu. Ama o donsuz laleye yenilmeyecekti. Bu yüzden kendisini biraz sakinleştirdi ve yerine oturdu. Çantasından hiç ayırmadığı defterini çıkardı ve karalamaya başladı. Bu onun tek başına eğlencelerinden biriydi. Asla diğer gençler gibi telefon bağımlısı olmayacaktı. Çünkü bunun mantıksız olduğunu düşünüyordu. Oyunları kaybettiğinden değildi yani.
O bu düşünceler arasında yanına sarı saçlı bir kız geldi. O şirin gülümsemesiyle konuşmaya başladı.
"Gray yine seni sinirlendirecek ne yaptı?"
Natsu yaptığı karamalarını kesti ve kafasını yukarı kaldırdı.
"O donmuş beyin mi? Tabii ki de hiçbir şey."
"Hadi ama burada kimse yok. Bana anlatabilirsin."
Natsu bunu duyunca etrafına bakındı. Gerçektende kimse yoktu. İşte fırsat bu diye düşündü ama böyle bir ortamda da bir şey demek istemiyordu. Gray'in aklına uyup onu yarın kafeye çağıracaktı.
"Hey Lucy. Yarın şu caddenin oradaki kafeye gidelim mi? Hem sana Gray'e neden sinirlendiğimi de anlatırım."
Lucy başını salladı.
"Hai hai. Zaten bende yapacak bir şey bulamıyordum. Ama sanırım Gray ve Juvia gelmeyecek. Sonuçta Gray ile ilgili konuşacağız."
"E-evet. Böylesi daha iyi."
"O zaman yarın görüşürüz."
"Bekle nereye gidiyorsun? Daha okul bitmedi."
Bunun üzerine başını iki yana salladı.
"Gerçekten çok safsın. Zil çalalı yarım saat oldu. Ben bugün klubün çalışmalarında kalmıştım. Eşyalarımı almaya geldim."
Natsu bunları duyar duymaz aceleyle kalktı ve sırasının üstündekileri çantasına atarak sınıftan koşarak çıktı. Lucy arkasından öylece bakakalmıştı. Titreyerek kendine geldi ve o da eşyalarını alarak sınıftan çıktı. Ancak yarın başına gelecekten habersizdi.
--------------------------------------------
"Sence bu nasıl? Beğenir mi?"
"Ben nereden bileyim, baka."