"DUYGUSUZ"

162 5 5
                                    

O sabah erkenden kalmıştım. Hangi sabah mı? Olacaklardan en habersiz olduğum sabah. Aklımda hiçbir şey yoktu. Hatırladığım tek ayrıntı vardı ki o da Duygusuz. Elimde duygusuz vardı. Babamın bana 3,5 yaşımdayken aldığı ayıcık. Tamam susuyorum; çünkü biliyorum Duygusuz bundan hoşlanmıyor. Hoşlanmıyor; çünkü o bir oyuncak değil. O sadece Duygusuz. Ona sahip olduğumda çok sinirlendiriyordu beni. Onunla konuşuyorum, bana cevap vermiyor. Yüzü hep gülüyor ama bu olamaz ki. Anlamsız gülüyor, hep aynı noktaya bakıyor. Tabi şunu da biliyorum. O benim mutlu olmam için hep gülüyor, hep aynı noktaya bakıyor çünkü düşünüyor ama yine de Duygusuz.

İşte elimde Duygusuz 'la, biraz da çekinerek isteksizce aşağı inmeye başladım merdivenlerden çünkü bunu Duygusuz istemişti çünkü içimdeki ses de Duygusuzdu. Ben bunu da biliyordum ve hissediyordum.

Alt katta ses yoktu, sadece musluktan damlayan su dışında. Bir de ne göreyim? Yerde biri yatıyordu sanki. Evet eminim ama korkuyordum. Oraya gidemem. Ben küsüm annemle babama. Götürmediler ki beni arkadaşlarımla lunaparka. Gitmeyecektim yanlarına. Duygusuz tutturdu yine, hani benim hiç üzülmemi istemiyor, bunun için tepki vermiyor ya, onun için içimdeki ses oldu yine. Yine ordan seslendi bana. Gitsene, dedi. Git ve bak. Bir şey olmaz ki. İstersen bakarsın ve kaçarsın. Haklıydı, herzamanki gibi yine haklıydı. Denedim, onun sesini dinleyince haklı çıkıyor. Cici kız görünüyorum hatta bazen. Aslında cici kız o. O söylettiriyor bana bunları. Yine de demiyor haksızlık ediyorsun, diye. Biliyorum o da mutlu oluyor ben mutlu olunca. Onun sayesinde içimde bir şeyler dans ediyor.

Gittim sonra oraya. Oraya, hani şu biri yatıyor sanki dediğim yer var ya. İşte mutfağa. Annemdi sanki o yatan. Evet, tabi ki oydu. Çekinerek yaklaştım. Neydi bileğindeki kırmızı şey? Meyve suyu mu? Öyle demişti çünkü annem bana. Dizilerde yaralı insanların üzerine meyve suyu, boya falan dönüyorlar. Tadına baksa mıydım şöyle köşesinden? Hani meyve suyu mu diye. Yoksa o parmağımı kestiğimde, düşüp bacağımı gerçekten yara yapınca çıkan o kırmızı şey, en sevmediğim şey, kan mı diye.

Gerçi ben anlayamazdım ki. Ben daha 6 yaşındaydım. Yanına oturdum. Anne, dedim. Ses yok. Anne, oyun mu oynuyorsun benimle dedim. Cevap yok. Tamam, dedim. Sıkıldım oynamayalım artık oyun, cevap ver yeter. Yine cevap vermedi. Anladım amacını. Peki barışalım, küs değilim artık. Duygusuz da yanımda, o da uyanmanı istiyor. Bak yine içime girdi ama bu sefer bana korku hissi veriyor annecim uyan, dedim. Uyanmıyor.

Yanına oturdum ve yattım ama duygusuzu aramıza almadım. Diğer yanıma yatırdım çünkü istemiyordum annemle aramıza girmesini, girmemeliydi . Sonrasında uyumuşum sanırım. Gece annemin sözünü dinlememiştim, uyumamıştım geç saate kadar. Yine inatçılığım tutmuştu. Ben kötü bir kız mıyım? Dedeme sormuştum bunu. Hayır, demişti. Sen sadece çocuksun.

Uyandığımda bembeyaz bir koridorda babacığımın kucağındaydım. Beni sarmış kollarına karşı duvara bakıyordu. Sadece bakıyordu ama ve bence benim hala uyuduğumu sanıyordu. Bir damla düştü burnuma. Ağlıyordu çünkü. Sonra bir damla daha düştü ve bir damla daha. Olamazdı ki, o babaydı, ağlamazdı o. Babamı hiç ağlarken görmemiştim ki ben. Annem neredeydi? En son bana oyun oynuyordu, buna emindim. Duygusuz geldi aklıma, yoktu. Etrafımda göremiyordum onu. Yine fark ettim. İçimdeki ses oldu çünkü. Sorsana babana, annen nerde acaba, dedi.

Babam uyandığımı fark etti. İçimdeki ses susmuyordu. Sorsana sor, hadi sor! Babacım, annem nerde? Burası neresi? Çok garip kokuyor. Evimize gidelim. Hem barıştım ben sizinle. Annem? Beni nedensizce sıkı sıkı sardı ve bir of çekti. Canım benim annen derin bir uykuya yattı. Artık yanımızda olmayacak, dedi. Olamazdı ki bu. Yoksa benim saçımı kim toplardı, kim giydirirdi beni?

Hayır, dedim babama. En son oyun oynuyordu benimle. Sorularıma cevap vermedi. İnanmıyorum. Peki nerede uyuyor? Evimizde uyusun lütfen. Ben onun yatağını da yaparım. Çünkü o bana öğretti yapmayı. Duydu mu ona en son söylediklerimi peki? Barıştığımızı biliyor mu? Ben ona kötü davrandım baba lütfen bul onu bana, özür diliyeyim anneciğimden.

Susturdu beni. Oysaki bıraksa daha hiç Susmayacaktım. Daha çok sorum vardı benim. Duygusuz ilk defa haksız çıkmıştı. Bana aşağı indiğimde annemin yanına gitmemi söylemişti. Bence gitmemeliydim

, gelmediğimi görünce oyundan vazgeçip kalkacaktı. Oysa...

Evimizde her zamanki gibi ama farklı bir duygu yoğunluğu içinde babam ile vakit geçiriyordum. Yine bir misafir geldi. Önce beni kocaman öptü ve elime bir hediye bıraktı. Teşekkür ettim ama görevim diye. Köşeye koydum ve odama çıktım. Duygusuzu yanıma yatırdım. Annemin derin bir uykuya yattığı sol tarafım değil de sağ tarafıma. Sonra soluma döndüm. Annem yatıyordu. Evet farkındaydım. Annemdi o. Ama bana bakmıyordu. Ayağa kalkıp baktığı yere doğru ilerlemeye başladı. Pencereye gidiyordu ve sesini çıkarmıyordu. Daha sonra kaybolduğunu hatırlıyorum. Ben de aceleyle odamdan çıktım. Bulutlu bir hava vardı. Yağmur yeni bitmişti sanırım. Bahçede gezdim çıplak ayaklarımla. Annem niye buraya bakmıştı? Bana anlatmak istediği bir şey olmalıydı. Sonra annemi tekrar gördüm. Kendi çevresinde döndü, döndü , döndü... Sonra bir noktada durdu. Birlikte diktiğimiz ağacın olduğu noktaydı orası. Koştum oraya, koştum ama bir türlü ulaşamadım. Sonra durdum yerimde, yaşlar geldi gözümden. Yere damladığı anda havanın açmaya başladığını, gökkuşağının en tepede en sevdiğim yedi renk ile belirdiğini fark ettim. Her zaman kendi kendine sallandığını düşündüğüm salıncaklardan ilk defa korkmadığımı, kuşların evimizin üzerinde bir yörüngeyi takip ettiğini fark ettim. Bu sefer ayağa kalktım. Cebimden annemin fularını çıkardım. Yavaş ama sert, kendinden emin ama kararsız

adımlarla oraya, gidemediğim ağacımızın yanına gittim. Evet, başarmıştım. Ağaca yaklaşabiliyordum. Yanına geldiğimde annemin kokusunu hissettim. Bu paha biçilmezdi. Annem varken bu sadece bir kokuydu. Şimdi ise Annem' in kokusu.

Görüntü kaybolsa da senin orada olduğunu hissettim. Oraya o fuları bağladım... Çok korkmuştum annecim. İyi ki beni uyandırdın. Böyle bir rüya daha önce görmemiştim. Seni çok sevdiğimi bir kez daha anladım. Zaten biliyordum. Bir de salıncaklar kendi kendine nasıl sallanır annecim?

Sizce nasıl olmuş lütfen vote ekleyin
MaviRenkliPanda bu arad sanada çok teşekkür ederim sen yardım etmeseydin hikâyemi yayınlayamiycaktım birde kapak için

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin