Onu ilk gördüğümde, gitarını en önemli parçasıymış gibi tutuyor, güçlü duyguları olan hafif bir melodi yaratıyordu. Parmakları tellerin üstünde gezinirken, gerçek olamayacak kadar büyüleyici görünüyordu. Başını hafifçe sağa ve öne doğru eğmiş, dudakları ne kadar mutlu olduğunu belirten küçük bir gülümseme ile kıvrılmıştı. Sıradan bir gitarist değildi, bunu anlamak için ona bir kere bakmanız yeterdi. Para kazanmak, hava atmak ya da sadece çalmak gibi nedenlerden çalmıyordu. Kim bilir, belki de Luke Hemmings'e âşık olmamın en önemli nedenlerinden biri buydu. O müziğe aşıktı, ben müziğe aşıktım. Ben ona aşıktım, o bana değildi.
*****
Onu tanıdığım gün, bana şarkı sözleri mırıldanmıştı. Ses tonunun yumuşak fakat güçlü olduğunu duyunca, birçok erkeğin yapacağı gibi hayranlıkla yüzüne bakakalmıştım. Güneş ışığında parlayan, ona daha da tatlı bir görünüm veren kahverengi saçlarını yavaşça geriye atıp dünyanın en sıcak, en masum gözleriyle bana bakarak gülümsediğinde, öleceğimi düşünmüştüm. Belki de çoktan ölmüştüm çünkü bir meleğin güzelliği vardı karşımda. Güzeldi. Siktir, o çok güzeldi ve tapılası dudaklarından çıkan şarkı sözleriyle beni tutsağı altına almıştı. Konuşurdu, herkes gibi konuşurdu fakat sözlerinin yüzde yetmişi şarkılardan oluşuyordu. İnanılamayacak kadar mükemmeldi. Bayılıyordum. Birlikte olamayacağımızı biliyordum. Umurumda değildi.
Ona deli gibi âşıktım.
Bunu söylemeyecek kadar ise korkaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talking in Song || Luke Hemmings
FanfictionHayatım müziksiz aynı olmazdı, ben aynı olmazdım. Sevgilim, sen benim melodimsin, sen benim müziğimsin. Müzik sonsuzdur. Sen benim sonsuzluğumsun.