Hayat Işığım

228 6 3
                                    

Sevgili Günlük

Bugün Ilgaz öleli tam 6 ay 4 gün oldu. İlk başlarda herkes nasıl olduğunu, neden olduğunu bulmaya çabalarken şimdilerde unutmuş gibiler. Ben hayat ışığımı hiçbir zaman unutamam.

İkimiz de ailelerimizden uzakta, yurtdışında okumuştuk. Sırf sorumluluklarını üstlenmekten aciz bir çift ebebeyin yüzünden küçük yaşlarda yanlız yaşamaya zorlandık. Ne kadar zor olursa olsun insan alışıyor işte.

Gelelim Ilgaz'la tanışmamıza. Bir Kasım gününün sabahında ben yine müdürün kapısının önünde ki rahatsız koltuklarda oturup müdürün yine beni ne bahane ile çağırdığını düşünürken birden burnuma beni cezbeden müthiş bir koku geldi. Kafamı kokunun geldiği yöne çevirdiğimde onu gördüm. Muhteşem daha önce eşi benzeri olmayan bir çift yeşil göz ve beni kendine kenetleyen o muhteşen yüzünü gördüm, dudakları ne çok ince ne de çok kalındı tam karardı. Derin kendine gel,senin bir sevgilin var dedim kendi kendime.

O müthiş dudakların arasından bir çift söz çıktı:

-Selam ben Ilgaz

Bir süre yüzüne öküzün trene baktığı gibi baktım sonra.

-Selam bende Derin

Ardından gülümsedi tam bir şey söyleyeceği sırada müdürün sekreteri :

-Derin müdür seni bekliyor.

Bir şey söylemeden müdürün odasına girdim. Müdür dün akşam yatakhanede verdiğim parti hakkında bir şeyler geveledi. Aslında çok büyütülecek bir şey yoktu alt tarafı çok içmiş ve hayal meyal hatırladığıma göre okulun yangın alarmını çalıştırmıştık. Müdürle konuştuktan sonra odadan çıktım ve etrafa bakındım gözüm Ilgaz'ı aradı tam o sırada biri arkadan gelip beni kucağına aldı. Tabi ki bu James'ti kim olmasını bekliyordum ki? Beni boynumdan öpüp yere indirdi.

-Yine ne olmuş güzellik? Seni niye çağırmış?

-Dün akşamki parti ile ilgili bir şeyler.

Güldü ve sonra beni belimden kavradı ve koridora çıktık.

James'i uzun boyluydu, sarı saçlı, kahverengi gözlü, kaslıydı vede basket takımının kaptanıydı. Sınıfa doğru ilerlerken ikimizde sessizdik. Bu sessizliği ilk o bozdu.

-Ne düşünüyorsun?

Seni diye hiç beklemeden cevap verdim.

-Sen ne düşünüyorsun?

James de:

"Seni bu akşam götüreceğim mekanı." dedi.

Şaşırdım. Birden bugünün özel bir gün olup olmadığı hakkında düşündüm. Ahhh tabi bugün bizim yıldönümüzdü. Unuttuğum için kendimi tebrik ettim. Dolapların önünde durduk beni belimden daha iyi kavradı ve kendine doğru iyice çekti.

"Bu akşam için hazır ol güzellik seni sekizde otoparkta belkiyor olucam." dedi ve sonra beni öptü. Hiçbir şey söylemedim sadece başımla onay verdim.

Sınıfa girdiğimde en yakın arkadaşım Carrie'ye baktım canım arkadaşım benim kafasını sıraya koymuş uyuyordu. Yanına gittim ve tikiyle oynadım. Normalde kimsenin oynamasına izin vermezdi ama bana bişey demiyordu. Kafasını kaldırdı ve :

-James'le konuştun mu? Sana bişeyler söyleyecekti.

-Evet canım konuştum ama ben bugünü tamamen unutmuştum. Hiçbir şey hazırlamadım ne yapıcağımı bilmiyorum.

Hayat IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin