8

1.6K 189 113
                                    

Lisa bir elinde telefonu, diğer elinde ise cüzdanıyla Jungkook'a süt almak için markete doğru ilerliyordu. Kapıdan içeri girip direkt içeceklerin olduğu tarafa ilerleyince muzlu sütleri arıyordu. Gözlerini kırparak koca reyonda sütü bulmaya çalışırken işaret parmağını da onların üzerinde gezdiriyordu. Sonunda aradığını bulunca Jungkook'un nasıl mutlu olacağını düşünüp heyecanla el çırptı.

Hemen altı tane sütü eline alarak kasaya yaklaşıp parasını ödedi ve marketten çıktı. Yolun kenarı ile aynı şekilde yürürken yüzünde bir tebessüm vardı. Jungkook onunla barışmıştı ve birazdan birer bira gibi sütleri kafaya dikecektiler. Genellikle huzurlu ve mutlu zamanları Jungkook yanındayken oluyordu. Onunla küfürlü ve sert bir ilişkileri olsa bile Lisa'nın hoşuna gidiyordu.

Düşüncelerinden ayrılarak çoktan eve doğru hareket ettiğini anlamıştı. Elindeki poşeti sallayarak hafif zıplar bir şekilde evin dış kapısını açtı ve bahçeye girdi. Jungkook'un arkadaşının bu evi genellikle onun uğradığı bir yerdi ve mutlaka Lisa'yı ortada olan küçük masanın etrafındaki sandalyelerde beklerdi. Fakat bu defa orda yoktu. Anlaşılan araması gerekiyordu.

Yüzündeki kaybolmayan gülüşle evin arka tarafına geçtiğinde duvara yaslanmış Jungkook ve ona dayanarak öpüşen bir kızı görmüştü. İlk önce gülüşü kaybolmuş ardından ise elindeki poşet yere düşerek ses çıkarmıştı. Sesler yüzünden onun tarafa dönüp bakan iki kafa afallamasını sağlamıştı. Dudakları kendisinden izinsiz bir şekilde aralanırken elleri pantolonunun kenarlarını bulmuştu.

Boğazından sert bir yutkunma geçerken gözleri dolmuş ve taşmaya hazır hâle gelmişti. Kendinin bile anlamayacağı şekilde bir şeyler kekeleyerek arka arkaya gitmeye başlamıştı. Ayağı taşa değince dengesini zar zor korumuştu. Aniden gelen bir hisle arka arkaya hızlıca yürümüş, ardından ise önüne dönerek koşmaya başlamıştı.

Kapıyı da es geçerek ordan hızlı bir şekilde ve gözlerinden akan yaşlarla birlikte kaçmayı başarmıştı. Deli gibi koşuyordu ve kendisi bile nereye gittiğini bilmiyordu. Ayakları artık halsizleşince titremeye başlamıştı. Sonunda durmuş ve ellerini ayaklarına yerleştirerek iki büklüm olmuştu. Kendisi dururken gözyaşları durmamış aksine sesli bir hâl almıştı. Saçları terlediği için yüzüne yapışırken vücudu artık dayanamamış ve yere çökmüştü. Lalisa Manoban âdeta koca bir bina gibi yıkılmıştı.

Olacağından korktuğu şey sonunda başına gelmişti ve düşündüğünden daha çok acıtıyordu. Kalbinin verdiği acı ile orada 2 saat oturarak ağlamıştı. Ama az bile geliyordu. Daha çok ağlamak istiyordu. Daha çok mahvolmak istiyordu. Ama aniden gelen telefon bildirimiyle onu eline almış ve gelen mesaja tıklamıştı.

❦❦❦

jungkook:
lisa
nerdesin
lisa
cevap ver bana
yapma güzelim
hadi nerde olduğunu söyle
sabahtan beri arıyorum seni
ama kaybolmuşsun
hadi
yerini söyle
gelip sana her şeyi anlatacağım
söz güzelim

lalisa:
siktir et her şeyi
seni seviyorum hâlâ

görüldü

düz yazı denedim, umarım güzel olmuştur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

düz yazı denedim, umarım güzel olmuştur. neyse güle güle bebişlerim💖

polar opposites ❦ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin