special 2 💌

108 6 0
                                    

Taeyong bulundukları ortama bir duygu atayacak olsaydı bu muhtemelen gerginlik olurdu. Ağlamayı bir türlü bırakmayan minik kızı, kızını sakinleştirmeye çalışan eşi, takımının gömleğini evde unuttuğu için telaşla etrafta dolanan Ten, Sicheng'a trip atan Minhyung... Hepsi de büyük bir kaosun tetikleyici etkeniydiler. Eğer Taeyong olaya el atmazsa kaos kaçınılmaz olacaktı ve kimse, özellikle de Ten, Kun ve Ten'in düğününün mahvolmasını istemezdi. Evet, Kun ile Ten Mark ve Taeyong'un kızı Eun doğduktan birkaç ay sonra evlenmişlerdi. Sonradan bu haberi ailelerine verdiklerinde ise ikisi de azarlanmış ve aceleyle ailelerin tanışması ardından usullere uygun bir düğün tertip edilmişti. Her ne kadar Kun geleneklerine bağlı ailesinin ona ceza olarak düğüne kadar Ten'le ayrı yaşamalarını söylemesinden hoşnut olmasa da zaten gizli saklı evlenmelerine canı sıkılmış olan Ten'in düğün olacağı için bu kadar mutlu olması onu sessiz kalmaya itmişti. Şimdi ise planlandığı gibi iki tarafın da ailesi ve arkadaşları Kun'un ailesine ait olan kır evinde toplanmışlar düğünü bekliyorlardı.

"Hayatım Eun'u dışarı çıkar istersen. Sen de nefes almış olursun hem." Mark endişeli gözlerini pışpışladığı kızından çekip eşine çevirdi.

"Sen?" Taeyong gülümseyip eşinin belini sardı ve kendine çekip dudaklarına küçük ama tutkulu bir öpücük bıraktı. 

"Burayı halledip geleceğim hayatım, siz geçin." Ağlarken kendisine uzanan kızının tombul ellerine öpücük kondurup onları gönderdikten sonra yarı çıplak dolanan Ten'e yaklaşıp omzundan tuttu.

"Ten, tamam sakin! Kun beş dakikaya burada olacağını söyledi. Böyle dolanmanın sana hiçbir faydası olmayacak." Ten gergince alnını ovdu.

"Ama Taeyong ya düğün mahvolursa! Hepsi benim yüzümden, aptal kafam!" Taeyong gözlerini devirip arkadaşını odadaki yatağa yönlendirdi ve oturttu. 

"Hiçbir şeyin mahvolacağı yok Ten. Her düğünde böyle şeyler olur. Asıl sakin olmazsan düğününü mahvedeceksin." Ten dudaklarını büzüp kendini yatağa bıraktı.

"Tamam, Kun gelene kadar burada sakince yatacağım!" 

"Tamamdır, şunlara bakıp geliyorum." Taeyong diğerine işaret ettiği Minhyung ve Sicheng'a doğru yürüdü ve hararetli tartışmalarını bölerek konuştu.

"Evet beyler, sorun nedir?" Minhyung anında kollarını bağlayıp konuştu.

"Sorun yok." Sicheng göz devirdi.

"Sorun Minhyung'un yersiz tripleri!" Taeyong bir şey söylemek için ağzını açtıysa da Minhyung ona izin vermeyip konuştu.

"Yersiz triplerim? Yersiz, öyle mi?"

"Aynen öyle! Hava, karada, suda hiç zaman mekan ayırt etmeksizin trip atıyorsun!"

"Çünkü sen de havada, karada, suda ve her siktiğimin saatinde beni kıracak şeyler yapıyorsun!"

"Benim sana bir şey yaptığım yok tamam mı? Bu ilişkide zarar gören benim!"

"Ya? Demek zarar görüyorsun?"

"Evet, yalan mı?"

"Madem öyle niye bunu sürdürüyoruz ki? Bitirelim gitsin." Taeyong ve Ten şaşkınca Minhyung'a baktı.

"Hey, saçmalamayı-"

"Sorun yok Tae, madem bitirmek istiyor o zaman biter." Ten gergin ortamdan nasibini almış bir şekilde tekrar doğrulurken Sicheng gözleri dolu Minhyung'a bir kez bile bakmadan kapıya yöneldi.

"Sicheng, bekle!" Sicheng Taeyong'un seslenişine aldırmazken hızla kapıyı açtı. Tam o sırada içeri girecek olan Doyoung karşısında sinirle soluyan Sicheng'ı ve peşinden koşturan Taeyong'u görünce şaşırdı. Onlar yanından geçip gittikten sonra içeri girip kapıyı kapattı ve aynı şaşkınlıkla sordu.

yaoi 'markyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin