Jeongin mutfağı toparlarken kapıya yaslanmış Hyunjin'e bakar.
"Ben odama gidiyorum, biraz dinleneceğim"
"Tamam, ben de gelirim birazdan"
Jeongin mutfağı toparlayıp Hyunjin'in odasına gider. Sessizce kapıyı açıp ona bakar.
-Çok güzel gözüküyorsun, keşke sen de bunun farkında olsan...diye düşünür Jeongin
Kapıyı kapatıp Hyunjin'in yanına gelir. Elini onun alnına götürür. Sessizce konuşur.
"Biraz olsa da ateşin düşmüş gibi. Nasıl hasta oldun ki?"
Hyunjin'in üzerini çok ince battaniye ile örter.
"Oda çok dağınık"
Fısıldayarak konuşur. Etrafı toparlamaya başlar. Masanın üzerini toplarken Hyunjin'in hâlâ devam ettiği çizimi görür. Kocaman sırıtır.
-Beni çiziyormuş. Şu an o kadar mutluyum ki. Çığlık atmak istiyorum. Beni çiziyor, beni.
Kocaman gülümsemesiyle yatağın kenarına oturup uyuyan Hyunjin'i izler. Hyunijin'in yanına uzanıp ona sarılır. Yanağına tüy kadar hafif öpücük kondurur... Salondan duyduğu gürültüyle yerinde doğrulur. Kendi kendine konuşur.
"O da neydi öyle?"
Dönüp Hyunjin'e bakar, hâlâ derin uykuda olduğunu görüp gülümser. Sessizce odadan çıkıp gözlerini salonda gezdirdi. Dış kapının önünde yerde oturan adama bakakalır.
"S-siz kimsiniz?"
Adam yüzünü Jeongin'e döndürüp,
"Asıl sen kimsin? Evimde ne işin var?"
Jeongin adamın yanına gidip kalkması için yardım eder.
"Ben Jeongin, Hyunjin'in arkadaşıyım"
Adam sesini çıkarmadan bütün ağırlığını Jeongin'e verir. Jeongin onun kanepeye oturması için yardım eder. Adam Jeongine bakar ve konuşur.
"Ne zamandır tanışıyorsunuz?"
Jeongin adama tereddütle bakar.
"Bir yıldır"
Adam buruk bir şekilde gülümser.
"Sana bahsetmedi değil mi?"
"Neyden bahsetmedi, efendim?"
"Benden, annesinden ve kendinden..."
"Hayır, efendim"
Adam hüzünlü bir şekilde Jeongin'e bakar.
"Saat geç oldu, evine gitsen iyi olacak. Ailen endişelenmesin"
"Peki efendim, ben de tam gidiyordum..."
Jeongin çantasını alıp evden çıkar. Çantasından telefonunu alır. Annesinin onu defalarca aradığını görüp şaşırır ve annesini arar.
"Jeongin, saat kaç oldu sen neredesin?"
"Anne sana sesli mesaj bırakmıştım. Almadın mı?"
"Hayır, neredesin şu anda?"
"Yakın bir arkadaşım hastalandı ve ona bakacak kimse yoktu ben onun evindeydim"
"Bana söyleyebilirdin"
"Özür dilerim annecim, telefonu açmadın ben de sesli mesaj bıraktım"
"Tamam önemli değil. Bir dahakine mutlaka bana haber ver çok endişelendim"
"Tamam annecim, şu anda okulun oradayım 10 dakikaya evde olurum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anti-Romantic
Romance"Ben seni seviyorum, hem onlar ne anlar güzel olan şeylerden. Gayet güzel bir giyim tarzın var. Hem çok tatlısın sen, kim sevmez ki seni. Sen kelebekler prensisin. Benim kelebekler prensimsin"