2

67 11 2
                                    

Chaeyoung:
Lalisa
Kararımı verdim

Lalisa:
Ah sana da merhaba Chae

Chaeyoung:
Üzgünüm biraz heyecanlıyım da

Lalisa:
Acaba neyden kaynaklanıyor bu heyecanın...|
Korkmalı mıyım?

Chaeyoung:
Deniz fobin yoksa hayır

Lalisa:
Yok
Da
Ne alaka?

Chaeyoung:
Denize gidelim

Lalisa:
Pekâlâ...
Tuhafsın|

Chaeyoung:
Dersimiz kaçta olacak
Ve ne getirmeliyim
Ne giymeliyim
ÇOK UĞRAŞTIRICI

Lalisa:
Babanın dolabından bir raket alırsın
Şort ve tişört giymen daha rahat olacaktır
Ders 16.00'da

Chaeyoung:
Tamamdırr
Görüşürüz

.

"Merhaba Lalisa!"

Koçum Bay Park'ın sesini duymamla raketimi elimden bırakıp kafamı kaldırdım.

Koçum geliyordu ve yanında kızı Park Chaeyoung vardı anladığım kadarıyla.

Chaeyoung sürekli ona "Bu gerçekten gerekli mi?" diye soruyor, adamın sabrını sınıyordu.

"Chaeyoung evde ot gibi yaşıyorsun! Hiç arkadaşlarınla dışarı falan da çıkmıyorsun! Seni sosyalleştirmeye çalışıyorum işte. Sadece sözümü dinle biraz."

Aralarında ufak tartışma sonrası Chaeyoung oflayarak raketiyle yerdeki topa vurmuştu.

Top da kulağımın yanından sıyırmıştı. Bu kızla birlikteyken ölmezsem iyi olur diye düşünmüştüm.

"Chaeyoung! Dikkatli davranmalısın."

"Evet evet..."

Bay Park ve Chaeyoung sonunda önümde durduklarında Bay Park eliyle kızını göstererek bana tanıttı. Zaten onu hepimiz tanıyorduk. Mükemmel tembelliğiyle Bay Park onu aramızda ünlü yapmıştı.

"Kızım Chaeyoung. Bundan sonra seninle olacak. Hangi günler uygunsan o günlerde istediğin saatlerde çağırabilirsin. Zaten Chaeyoung'un işi gücü yok. Sabahın 7'sinde de çağırsan gece 12'de de çağırsan gelebilir."

Sessizce kıkırdamaya başladığımda Chaeyoung yine söylendi. "Ya baba!"

"Tamam, her neyse. Sizi yalnız bırakacağım."

Bay Park saati kontrol edip korttan çıktığında ona el sallamıştım. Chaeyoung arkasını bile dönmemişti.

"Babanla ilişkin iyi, ha?" Dedim alayla.

"Aynen, çok iyidir."

"Isınma hareketleriyle başlayacağız. Önce seni bir ısıtalım bakalım."

...

"Yoruldum ben."

Yarım saat süren ısınmamızı bitirdik. Gerçekten yorulmuş gözüküyordu. Hadi ama, bu daha başlangıç!

Raketi eline verdiğimde iki eliyle de kürek tutar gibi tuttuğu için önce ellerini uygun konumlandırmaya çalıştım.

"Raketi böyle tutman gerekiyor. Benim yaptığıma bak."

Ellerini yerleştirdikten sonra kontrol edip el temasımızı kesmiştim.

"Öncelikle forhand alıştırması yapacağız. Forhand el içi demek oluyor. Yani raketin iç tarafıyla topa vuracaksın."

Başını sallamakla yetinip benim ritmime uyarak bana eşlik etti.

"Bir...ki...üç...dört."

"Bu dersimizde ve önümüzdeki iki ders sadece bu hareketi tekrarlayacağız. İyi bir forhand tenisin başlangıcıdır!"

...

"Lalisa, ben yoruldum. Daha ne kadar devam edeceğim?"

Bir saattir aralıksız devam ediyordu. Ben onu ilk yarım saatten sonra yalnız bırakmıştım. Tek başına da ritme devam edebilmesi önemliydi sonuçta.

Kendime hamburger alıp onun hareketlerini izlerken karnımı doyuruyordum. İşte mükemmel bir koç!

Ağzım dolu olduğu için anlamsız kelimelerle konuştum ama o anlamış gibiydi.

"Yarım saat daha kaldı. İstersen su molası verebilirsin."

"Hey, ben burada açlıktan ölürken sen hamburgeri gömüyorsun!"

"İlahi adalet."

Yanımdan aldığı su şişesini tek dikişte bitirip kendini yere attı.

"Ah... Şu an evde yumuşacık yatağımda yatıyor olabilirdim..."

Hâlâ hamburgerimi yerken ona laf attım.

"Ne buluyorsun bu kadar yatmakta?"

"Dostum, dalga geçiyor olmalısın!" Diyerek yattığı yerden anlatmaya başladı.

Dostum? Pekala.

"Bir bulutun üzerindeymişim gibi. Hem serin hem de rahat...bembeyaz, temiz ve göz alıcı-"

"Şu an yatağından mı bahsediyorsun?"

"Sen ona yatak diyor olabilirsin ama o benim hayatımın merkezi!"

"Anlıyorum anlıyorum..."

"Neyse bugünlük dersimizi bitirelim. Canın çıkmış gözüküyor." Dediğimde heyecanla yerden kalktı.

"Yani denize mi gideceğiz?"

Bir anda tüm enerjisi gelmişti. Çok istiyordu herhalde denize gitmeyi.

"Evet, gideceğiz."

"İşte bu!" Diyerek kollarını kaldırıp etrafımda dönmeye başladı.

Bu hâline gülüyordum ama gerçekten tuhaf bir kızdı.

tennis club Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin