twenty.

137 8 0
                                    

Telefonu bıraktığım gibi masanın üstündeki mis gibi kokan yemeklere bakmıştım. Çok da güzel duruyorlardı. Mutfağın o halde olduğunu görmesem inanmazdım da zaten. Ne bilecekti sonuçta yemek yapmayı. Dediği her şeyi olup biten her şeyi düşünüp duruyordum. İçim daralıyordu resmen. Bu yüzden de Joon hyungun evine gitmeyip sahilde ağlamıştım. Gözlerim hala şişmiş gibi hissediyordum. Ama çok da önemli değildi. Tae gelene kadar geçerlerdi zaten. Karnımın gurultusu açlığını belli edince telefondaki saate bakıp yemeklerden yemeye başladım. Ne zaman gelirdi. Aklımı hep onunla meşgul etmek bir yandan iyi hissettirirken bir yandan da tereddüte sokuyordu beni. Bu işe başında hayır diyecektim fakat gaza geliyordum işte. Ağzıma yaptığı her bir yemekten tıkmış midemi iyice doldurmuştum. Yarım saat geçmişti fakat hala ses seda yoktu. Kafamı dış kapıya çevirerek umutsuzca bakındım. Sanırım geç gelecekti, belki de gelmeyecekti. Ama koca bir kucaklamaya ihtiyacım vardı. Gözlerim dolmaya meyilliyken onları engelleyip ayağa kalktım ve masayı toplamaya başladım. Böylece vakit geçirirdim. Evde hiç ses olmadığından bıkkınlıkla nefes vererek içeriye yönelmiş, müzik çalardan kafamı patlatmayacak aksine daha da dinlendirecek bir şarkı seçmiştim. Bulaşıkları yıkarken karışık bir şekilde çalardı. Mozartın bestesinden bir parça çalarken ona bulaşıkları yıkayarak eşlik etmiştim. Şu son olaylar beni o kadar yıpratmıştı ki bir türlü dengede duramıyordum. Titrek nefesimi ağlamayayım diye habire içime çekip duruyordum. Fakat arkadan gelen şarkı ile kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Yorulmuştum, çok fazla yorulmuştum. Tek başına sorumluluk alıp her şekilde bu hayata direnmek o kadar zordu ki. Elim köpük olduğundan parmağımı kestiğimi bile anlamamıştım. Su açık bulaşıklar köpük içinde kalmışken umursamayıp olduğum yerde bedenimi çevirerek çöktüm. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bitsin hiç istmeiyordum, içim daralıyor nefesim kesiliyor ama ben deli gibi ağlıyordum. Tae'nin bir an önce gelmesini istiyordum. O karşıma çıktığında hissettiğim gereksiz güven hissini yine yaşamak istiyordum. Her şeyi unutup kolları arasında sabaha kadar uyumaya o kadar ihtiyacım vardı ki.. dizlerimi iyice kendime çekmiş kollarım arasına başımı gömerek kesik kesik hıçkırıklar veriyordum. Bedenime değen yabancı ten ile yerimden sıçramış avazım çıktığı kadar bağırmıştım.

"Kokrma, sakin ol Jungkook. Benim, Taehyung"

Onca dakika ağlamanın etkisinden ses bile çıkarmayıp sadece bakmıştım yüzüne. Şaşkındı, üzülmüş gibiydi.. o görüntüsüne dudak büzerken gözlerim yine dolmuş yerimden kalkarak boynuna sarılmıştım. Hıçkıra hıçkıra söyleniyordum kollarım arasındaki adama.

"Niye bu kadar geç geldin ki, görmüyor musun kötüyüm ben"

Yazar gözüyle,

Tae kollarını küçüğüme sarmalamış kendine iyice çekerek kaldırmıştı yerden. O kadar mesaj atsa da zili çalsada ses seda çıkmamasından korku sarmıştı etrafını. Jungkook'a başlarda fazlasıyla kızgınken şimdi kılına bile zarar gelsin istemiyordu. Derin bir nefes verdi büyük. Kucağıma Kook'u alarak saçlarından öptü.

"Tamam ağlama artık, buradayım geciktiğim için üzgünüm güzelim. Ama geldim, ağlama."

Kook ilk duyduğundan beri bağlımlısı olacağı sesle ağlamayı bırakmış küçük burun çekişleriyle kucağında olduğu adama daha da sıkı sarılmıştı. Taehyung bu hareketine tebessüm ederken odaya gelmiş, küçüğünü güzelce yatağına koyup saçlarını geriye atarak okşamıştı. Çok güzeldi o. Kıyılamayacak güzellikteydi. Neden ağladığını merak ediyordu büyük olan. Sahilde delicesine ağlayıp evde tekrar böyle ağlama krizlerine girme sebebi neydi merak ediyordu. Güzelinin üzülmesi en son isteyeceği şeydi. Derin bir nefes verip dikleşti yerinde. Son kez Jungkookun yüzünü izleyerek arkaya dönmeye yeltendi. Fakat sadece yeltendi ama dönemedi bileğine savrukça kavranan parmaklar yüzünden. Jungkook bu gece onunla sarılarak uyumak istediğinden gitsin istemiyordu. Sesi ağladığından çatallı çıksa da konuştu.

"Gitme, bu gece benimle uyu."

Uzun zaman oldu, selamlar millet. Devamı gelecek ficin ama belirli zamanlarda atacağım bazı sebeplerden ötürü. Sağlıcakla kalın seviliyor ve öpülüyorsunuz.

Game Over ||tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin