III

1K 155 83
                                    

- alone with ur absence.

Rahat koltuğundan kalkıp ofisinin bir duvarını kaplayan camın önüne geçti. Tüm şehri görebiliyor olmasına rağmen yıllardır aradığını bulamamıştı. Camın içinden geçip en kısa yoldan aşağı inmeyi planlıyordu çoğu zaman.

On yıl öncesinin aksine çok parası vardı. İstemediği kadar çok şeye sahipti. Ancak istediği şeye sahip değildi. Hâlâ saatlerce kütüphanede takılıyordu, tek fark artık kendine ait bir kütüphane olmasıydı. Yıllar boyu sarışının elinde görüp adını ezberlediği kitabın her baskısını almış, hepsini okumuştu. Şimdi içindekileri de ezbere biliyordu.

Her gün yaptığı mezar ziyaretini bırakalı dokuz yıl oluyordu. Kendini kandırdığını fark etmesi bir yılını almıştı. Ondan sonra da şehrin o kısmını terk etmiş, diğer uçta yaşama tutunmaya çalışmıştı. Aklını kurcalayan şeyler o kadar fazlaydı ki, durmadan ağlayası geliyordu. Fazla ağlayan biri değildi.

"Efendim, saat on bir için randevusu ayarlanan müşteriniz geldi." İçine çektiği sigaranın dumanını serbest bıraktığında asistanı odaya girdi.

"İçeri al."

Sigarasını söndürüp izmariti çöpe attı. Yeniden koltuğuna yerleşip girecek kişiyi aradı gözleri. Kapı aralanıp içeri uzun boylu, siyah saçlı biri girdiğinde dikkatini çeken ilk şey şakağındaki ejder dövmesi oldu.

"Uzun zaman oldu, Ryuguji Ken."

Sırıtarak masasının önündeki karşılıklı iki koltuktan sağdakine oturan adama baktı.

"Öldün sanıyorduk Kokonoi."

Siz? diye düşündü. Toman hâlâ dağılmamış mıydı, yoksa dağılsa da görüşmeye devam mı etmişlerdi?

"Sanıyorduk?"

"Ortağım ve ben. Diğerleri hakkında pek konuşmaz."

Gelişigüzel mırıldanarak onu geçiştirip çekmecesinden iki gün önce tamamlanan anlaşma metnini çıkardı. Tahminince Ken, parasını daha rahat idare etmek için borsa şirketine başvurmuştu. Ya da çok fazla parası vardı.

"Sadece sen gelmişsin, ortağım var diyordun. Paraya ortak değil mi bu adam?"

"Bilmem. Inui parayla çok ilgilenmez. Gelmek istemedi."

Ken'in dudaklarından dökülen kelime zihninde yankılanırken aceleyle anlaşmayı önündeki masaya uzattı.

"Inui mi?"

Genç adam çoktan metni okumaya başlamıştı. "Evet, Shinichiro'nun yerini yeniden çalıştırmaya başladık. İşletme okuduğu için çok yardımcı oldu ilk zamandan beri."

On yıl önceki gece, Inui'nin söylediklerini düşündü. Gerçekten düşündüğü her şeyi yapmış mıydı? Görünüşe bakılırsa mutluydu. Hâlâ iyi arkadaşlara sahipti.

"Sizin adınıza sevindim."

"İmzalıyorum direkt." Elindeki kalemle adını içeren yerlerin altına imzalarını bıraktıktan sonra kağıtları Kokonoi'ye uzattı.

"Yüzük takıyorsun. Yoksa buz adam Draken evlendi mi" Her zamanki patavatsızlığıyla konuştuktan sonra sırıtarak dilini dışarı çıkarmayı da ihmal etmemişti.

"Söz gibi bir şey bu, bir adamla evlenebilmek için ülkeyi terk etmeyi yeğlemiyorum."

İmzaladığı kağıtların birer nüshasını yeniden Ken'in önüne koyarken son üç dakikadır içini kemiren soruyu bıraktı ortaya. "Inui ile mi? Yani söz."

"Özel hayatımı konuşmaya geldiğimi bilmiyordum."

"Ah, evet."

Ken iğneleyici, küçük bir kahkaha attıktan sonra ayağa kalkıp elini diğerine uzattı.

"Görüşürüz."

"Aynen."

Yavaş adımlarla odayı terk ettiğinde Kokonoi yine kendisiyle yalnız kalmıştı.

Bir süre Ken'in dediklerini düşündü. Inui'nin adını duyunca neden gerildiğini bilmiyordu. İhanete uğramış gibi hissettiğinden kafasına taktığını düşünüyordu bunca yıldır. Ancak aşk hayatına dair söyledikleri neden sinirlenmesine sebep olmuştu bilmiyordu. Kıskanmış mıydı, üzülmüş müydü? Emin değildi.

Koltuğunda bir o tarafa bir bu tarafa dönerken tek yapmak istediği son dokuz yıldır bir kere bile uğramadığı şehrin diğer tarafına gitmekti.

* * *
⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀ ⠀⠀

definition of home | kokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin