-3-

259 24 3
                                    

"Hadi eşyalarını yerleştirelim. Sabah erken kalkmalıyız."

**************

Bu yer hakkında tek bir şey öğrenebilmiştim. Kamp, gerçekten erken saatte güne başlıyordu ve bunu öğrenişim hiç de kolay olmamıştı.

Aslına bakarsanız pek de güzel bir uyku değildi. Kabus görüyordum ve maalesef ki beni sarsarak uyandırmaya çalışan Annabeth'in üstüne atlamıştım. Bunun refleksten olduğunu söylemeyi çok isterdim ama korktuğum için üstüne atlamıştım. Bu konuyu kapatsak iyi olur.

Annabeth'ten binlerce kez özür dilememden ve Percy'yi uyandırma çabalarına girişmiştik. Annabeth'in son çare olarak Percy'nin üstünde tepinmesi ve Percy hala tepkisiz kalınca vazgeçip kulübeden çıkma kararı aldık. Sonunda Büyük Ev'e varabilmiştik. Kherion bizi kapıda karşıladı.

"Ah, ben de sizi bekliyordum. Kahvaltıdan sonra kampta bir yürüyüşe ne dersiniz?"

Annabeth'le senkronize bir şekilde kafamızı salladık. Kherion önde olmak üzere yemek gazinosuna gidiyorduk ki Percy'nin kulübesinden zombi gibi çıkışını izlemek daha eğlenceli gelmişti.

Esneyerek ve dağılmuş saçlarını toplamaya çalışarak kulübeden çıktı. Tabii bunları yaparken gözlerini zor açabildiği için sendeleyerek yürüyordu. Eğer her sabah böyle manzaralar göreceksem, buraya alışmak kolay olacaktı.

Annabeth 'Ah, gerçekten mi?' temalı kafa sallama hareketini yapıp Percy'nin koluna girdi ve onu yönlendirmeye başladı. Bu hareketi nasıl anladığımı sormayın. Belki ikiz içgüdüsüdür.

Hava gazinosuna girdiğimizde Annabeth beni çekiştirdi ve bir masaya oturttu. Dün akşam kulübede gördüğüm birkaç yüzü tanıyabildim ki onların isimlerini dahi bilmiyordum. Ah, yeni melez olmak gerçekten zordu. Bana elini uzatan çocuğa baktım.

''Hey, ben Malcolm. Kardeşlerinden biriyim. Kulübeye hoşgeldin. Of, Annabeth bir iken iki oldu."

Annabeth buna kahkaha atarken bense sadece gülümseyerek elini sıktım. Galiba buraya alışabilirim.

Acıktığımın göstergesini karnımdan gelen gurultular verdi. Önümde ki boş tabağa baktım. Sonra da boş masaya. Acaba Kherion birazdan çıkıp 'Ziyafet başlasın' diyecek ve Hogwarts'taki gibi masalar yemekle mi dolacaktı?

Açken iyi düşünemiyorum.

Birkaç saniye sonra herkesin tabağında sıra sıra yemekler belirmeye başladı. Percy'nin tabağındaki mavi şeyler de neydi öyle?

Ama en önemlisi benim tabağım hala dolmamıştım.

"Sadece içinden yiyecek bir şeyler iste. Tabağında belirir" dedi Annabeth tabağıma baktıktan sonra bana dönerek. Ona gülümsedim ve bir şeyler istemeye çalıştım.

Normalde olsa istediğim, saysam bitiremiyeceğim yemekler şimdi aklımın neresindeydiler? Bir şeye karar vermeliydim.

Kahvaltı..gibi bir şey.

Ve önümde eksiksiz bir kahvaltı tabağı belirdi. Ama ben bunu yemeğe kıyamazdım ki.

Ne yazık ki öyle olmadı. O kadar hızlı yedim ki bir ara Annabeth bana dönerek "Yavaş ol. Tüm yiyeceklerini bitirirsen Tanrılara adak adayamazsın" dedi. Hadi canım! Yemeğimi onlara mı verecektim? Ama ben daha doymamıştım.

Üzgün bir ifadeyle diğerleri ile birlikte masadan kalktım. Sıra bana geldiğinde diğerlerinden gördüklerimi uyguladım. Tabağımdaki son yemekleri ızgaraya attım.

Anne, Athena. Lütfen kamptaki hayatımın kolay geçmesini sağla.

Daha sonra ızgaranın başından çekilerek yemekhaneden ayrıldım.

*******************

Kulübeleri dolaşırken biraz sorun yaşamış olabilirim. Biraz kelimesi hafif kalacak galiba.

İlk olarak Demeter kulübesine izinsiz girişi engelleyen dikenli bitkilerden kaçmaya çalıştım. Tabii kaçarken Ares melezlerinin radarına takıldım ve bir de onların Yeni-Melezle-Uğraşma geleneğinin kurbanı olmamak için oradan oraya koşturdum. O halimle Athena kabini sanarak Hermes kabinine, ki bunu nasıl becerdiğimi hala aklım almıyor, daldım ve içerideki su savaşının yeni hedefi oldum.Sonunda Athena kabinine girerken tam bir harabeydim.

Beni gören Annabeth önce beni süzdü, sonra dudaklarını dişledi ama kendine engel olamayarak kahkahasını patlattı. Ona kızmayı planlıyordum ancak aynadaki halimi görünce ben de bir kahkaha patlattım ve beraber deliler gibi gülmeye başladık.

Tabii bunu içeri giren Percy sonlandırdı. Çok garip görünüyordu. Sevinçli, ama bir o kadar da tedirgin.

"Hemen gelmeniz lazım. Thalia ve Avcılar buradalar".

Biliyorum, çok geciktirdim bu yüzden üzgünüm. Bu bölümde kısa olmuş olabilir çünkü 5-10 dakika içnde kurgulayıp yazdım. Bu son sınavlarımı atlattıktan sonra size güzel ve uzun bölümlerle döneceğim. Ne kadar uzun süredir yeni bölüm koymasam da hikayemi okuduğunuz için teşekkürler.

Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin. ^-^

2020 edit: gerçekten çok hatam varmış dayanabildiğiniz için teşekkür ederim şsmsşamslaö

İkiz (Percy Jackson Fan-Fic)-Slow Update-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin