bir kalıba uyamadık

387 27 37
                                    

''Jeongguk,'' demişti. ''Tutunamadık.''

Ve böylece, üç senelik birlikteliğimize anlaşmalı olarak nokta koymuştuk. Son zamanlarda artan kavgalarımız, yersiz kıskançlıklarımız, birbirimizde bıraktığımız hasarlar ve daha nicesi bu firkat kararına neden olmuştu. Haklıydı, Taehyung hiçbir zaman aldığı veya alacağı kararları benimle paylaşmaktan geri durmamıştı. Ancak o adım atmasaydı, eminim ki ben konuşacaktım ayrılmamız gerektiği ile alakalı.

''Fakat son bir gece, son bir gece birlikte olalım.'' diye eklemişti.

Üç seneyi olduğunu gibi atacak bir adam değildi. Taehyung en ufak şeye bile oldukça saygılı davranır, detayları atlamazdı. Beni ona çeken bir sürü özellikten yalnızca bir tanesiydi. Fakat ben, Taehyung'un özelliklerine değil, varlığına aşıktım. İnsanın alışkanlıkları geçicidir, davranışları değişir fakat varlığı asla. Ben onu yaratana aşıktım. İnsanın yarattığı dünya değişebilir fakat onu yaratan asla.

Bizim aşkımız muğlaktı.

Ancak bu karışıklık bizi bir sona sürüklemiş, kendimizi ayrılırken bulmuştuk.

Bu teklifi kabul etmiştim ve şimdi, sanki ertesi gün de birlikte uyanacakmışız gibi kıyafetlerimizi giyiniyorduk. Ben koyu lacivert bir takım giymiştim, o ise seçtiğim siyah gömleğini ütülüyordu. Kravatlarımızı koyduğumuz uzun çekmeceyi açarak ona kravat seçmeye koyuldum. Basit, gri kravatı ellerim arasına alarak daire halinden kurtardım ve kolayca alması için beyaz çarşafın üzerine koydum. Halbuki kravatını ben takacaktım.

Sıkı bacaklarına ve kalçasına tam oturan koyu gri kumaş pantolonunu giymişti, hemen önce ütülemeyi bitirdiği gömleği üzerine hızlıca geçirip düğmelerini iliklemeye başlarken biraz gerisinden onu aynaya bakarak izliyordum. Uzayan küllü kahve saçları, alnını örtmüyordu ve en sevdiğim saç şeklinin bu olduğunu bilerek bunu yaptığının farkındaydım. Bununla gülmeden edememiştim.

Gömleğinin son düğmesine geldiğinde hazır ettiğim kravatı alarak yanına doğru yürüdüm, bana uyarak göğsünü sola döndürdü. Gözlerinin içine bakarak kravatı boynundan geçirdiğim sırada adem elması oynadı.

Taehyung, vücudunun bana gösterdiği tepkileri hiçbir zaman saklamazdı. Hatta, bazen bu tepkileri sırf ben utanayım diye yapardı. Özellikle flört ettiğimiz zamanlarda çok yapmış, utandırdığı için özür dilemişti çok kere. Her ne kadar özür dilese de yine utandırmaktan geri durmamıştı tabii, ben ise göstermesem bile çok severdim bu şen şakrak hallerini.

Dalıp gitmekten ne zaman bitirdiğimi bilmediğim kravatla ilişkimi Taehyung hafif nefes vererek bana bir gülümseme sunduğunda kestim. Sağ elini yanağıma koyarak baş parmağını hafifçe oynattı, yüzümü parmağına iterek ona karşılık verdim.

''Geç kalacağız.''

Onu gülümseyerek onayladım ve elini yanağımdan çekip dolaba yürümesini izledim. Askıdan kumaş pantolonuyla aynı renk olan ceketi almış, ardından giymişti. Diğer eşyalarımızı da alıp bir daha bizim diye sıfatlandıramayacağımız bu evden çıktık.

Taehyung, abisiyle kurduğu büroda avukattı ve ben de bir catering şirketinde insan kaynakları müdürüydüm. Şirketin ilk davasına Taehyung baktığı sırada tanışmıştık. O sıralar çok toy olmasına rağmen abisi Namjoon'un yönlendirmesiyle çok güzel tecrübeler edinmiş, aldığı çoğu davayı kolaylıkla kazanmıştı.

Şimdi ise her ne kadar abisini aratmasa bile arada tökezlediği oluyordu. Fakat bu işin ehli oldukça alınan sorumlulukların getirdiği bir tökezlemeydi. İşi hakkında hiç endişe duymamıştım, hep hırslı olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ahtapotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin