1

908 73 79
                                    

Bir yere takılmamaya dikkat ederken başına geçirilmiş olan başlığı kontrol etti yürümekte olan beden. Üzerindeki elbisenin korsesi belini sıkarken, uzun etekler de yürümesini zorlaştırıyordu. Taşıyabileceği küçüklükte, el çabukluğu ile hazırlanmış çantasındaki matarayı çıkartarak küçük bir yudum aldı.

Etrafında bir su kaynağı bulana kadar az miktardaki suyunu idareli kullanması gerekiyordu. Matarayı sallayarak içinde ne kadar kalmış olduğunu anlamaya çalıştı. Hafiflik ve sıvının kolay çalkalanabilirliği yüzünden oldukça az suyu kalmış olduğunu anlayarak bıkkın bir serzeniş bıraktı.

Kaçsa da kaçmasa da bir şekilde ölecekti. Annesinin onu gizlemek için giydirmiş olduğu kadın kıyafetleriyle birlikte ormana yollamasıyla hayatı kurtulmuş değildi. Burada dikkatini çekebileceği insanlar olmasa da susuzluktan, açlıktan veya vahşi bir hayvan yüzünden ölme ihtimali vardı.

''Ne fark edecek ki?''

Bıkkınlıkla gözlerinin dolduğunu hissettiğinde bütün bunların gözünün altındaki küçük lekeden kaynaklanıyor olmasından dolayı lanet etti. İnsanlar yüzdeki bir benin, bir doğum lekesinin veya çillerin cadılıkla bağlantılı olduğuna inanmaya başlamıştı ve benzer izlere sahip herkesi yakıyorlardı. 

Daha çok kadınların cadılıkla bağdaştırılmasına rağmen gözünün altındaki belirgin ben herkesin dikkatini çekiyordu ve bu izlerin cadılıkla bağdaştırılması yakın zamana tekabül ettiği için annesi acil şekilde yaşadıkları kasabadan uzaklaşması için şafak vaktinde kendisini tanınmaması için verdiği ablasının kıyafetleriyle ormana yollamıştı. Kaç, demişti yalnızca. Kaçabildiğin kadar uzağa kaç.

Orta yaşlarını biraz geçmiş kadının adeta can havliyle ağzından dökülen bu kelimeler ile yola koyulan beden bunun ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark ediyordu. Annesi belki onun cadı mahkemelerine çıkartılıp ardından yakılmasını istemediği için göndermiş olabilirdi ancak bu şekilde de nereye giderse gitsin bir topluluk içine dahil olamayacaktı. 

Elbette kadının elinden gelen tek şey de buydu, oğlunun gözleri önünde sırf yüzünde bulunan bir ben yüzünden yakılmasındansa kaçıp bir şekilde hayatta kalacağı umuduna tutunmuştu.

Genç çocuk eğimli bir yol geldiğinde başını yere eğip elbisesinin eteklerini avuçlarında tutarak topladı ve küçük adımlar ile aşağıdaki düzlük araziye inmeye başladı. Bu sıcak havada üzerindeki başlık ve pelerin kendisini oldukça bunaltıyordu. Ormanın bu kadar içinde en azından başlığı çıkarmasının sorun olmayacağını düşündü düzlük araziye inmeyi başardığında. 

Eteğini bırakarak tekrar uzun kumaşın yeri süpürmesine izin vermesinin ardından uzun parmakları başındaki başlığı geriye doğru itti ve pelerini biraz gevşetebilmek için boynundaki kuşağın ipleriyle oynamaya başladı. Bu tabi ki yanlış bir hareketti fakat bunu tahmin etmesi de imkansızdı.

Başlığın geriye kaymasıyla hızlı adım seslerine tepki veremeden birinin üzerine atlaması sonucu gözlerini sıkıca kaparken yere devrildi, üzerine atlayan ağır beden ile birlikte. Sırtı hızlıca yere çarparken çimenliklerin olduğu bir zemine düşmeleri hasarı azaltmıştı ancak yine de fazlasıyla acı verici olduğunu söyleyebilirdi. 

Üzerindeki beden bacaklarını iki yanında tutacak şekilde onu kafesler gibi karnına oturduğunda korseye yapılan baskıyla nefes alamadığını hissetti. Gözlerini açtığında ise burnunun ucunda duran hançer ile göz göze gelmişti. Bakışları hançerin ucundan hançerin kabzasını sıkı bir tutuşla kavrayan, damarları çıkmış ele, oradan da gerilmiş kasları takip ederek üzerindeki bedenin yüzüne çıkardı.

Witch Hunter | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin