Arabanın içi boğucuydu. Yaz mevsiminin en sıcak zamanlarıydı. Kliması bozuk arabanın yolcu koltuğunda otururken Gulf'ın kıyafetleri terden üstüne yapışmıştı. Gözleri yandan kayıp giden manzaraya odaklanmıştı.
Olabildiğince uzanan geniş tarlalar, yel değirmenleri ve buğday ambarları gözlerinin önünden hızla akıyordu. Tarlalarda otlayan birkaç inek, yoldan geçen arabaya dikkat kesildi.
Gulf kafasını çevirip şoförle göz göze gelmek istemiyordu. Ne kadar sıkılsa da gözlerini basit manzaradan ayırmamak için direniyordu. Şoförün sesi küçük arabayı doldurduğunda tüm çabalarının boşa gitmesine üzüldü.
"Adele'in yanında güvende olacaksın. O emekli bir polis memuru. Ayrıca burası geldiğin yerden çok uzakta. Seni kimse bulamaz, yani korkmana gerek yok. Benim numaram Adele'de var. Eğer bir sıkıntın olursa ondan beni aramasını isteyebilirsin."
Gulf, yola odaklanmış bir şekilde arabayı süren dedektife baktı. Adamın gözlerinde gerçekten samimi bir şeyler görmek istemişti ama o sadece işini yapıyordu. Sesi ne kadar üzgün gibi çıkmış olsa da bu duygu gözlerine ulaşmamıştı. Yorgun olduğu her halinden belliydi ve bir an önce evine dönmek için can atıyor gibi görünüyordu. Gulf yine birileri için fazlalıkmış gibi hissetmekten kendini alıkoyamadı.
Uçak, tren, araba gibi çeşitli ulaşım araçlarını kullanıp saatlerdir yolda olmanın verdiği yorgunlukla artık hiçbir şeye üzülecek ya da sinirlenecek hali kalmamıştı. Sadece başını sallayıp arabayı süren adamı onayladı.
Köyün girişine yaklaştıklarında her şeyin çok eski olduğu dikkatinden kaçmadı. Evler eski tip tahta ve taş yapılıydı. Küçük çarşıdan geçtikleri sırada dükkanların paslanmış isim tabelalarını gördü. Her şey soluk renkliydi. Sanki tüm köy ağır bir toz tabakasının altında kalmış gibiydi. Gulf sıkıntıyla iç çekerken insanların neden Tanrı'nın bile unuttuğu bu yerde yaşamaya devam ettiğini merak ediyordu.
Çarşıdan uzakta, evlerin daha sık olduğu bir bölgede, çitleri canlı renklerle boyalı ve kapının önü saksı çiçekleri ile süslenmiş bir evin önünde durdular. Sanki tüm köydeki tek canlılık belirtisi gösteren yer burasıydı.
Dedektif arabadan indi ve Gulf'ın arka koltuktaki çantasına uzandı. Gulf koltuğa yapışmış gibi birkaç saniye daha içeride kaldı ve sonunda kaderine razı gelip yavaş adımlarla arabadan çıktı.
Yabancı bir arabanın evinin önünde durduğunu gören, saçları şakaklarından beyazlamaya başlamış bir kadın dış kapıda belirdi. Gülümseyerek misafirlerine doğru ilerledi.
"Hoşgeldiniz! Uzun süredir sizi bekliyordum. Ah, merhaba sen Gulf olmalısın. Ben Adele, tanıştığıma memnun oldum genç adam."
Yaşlı kadın gülümseyerek ona elini uzattığında Gulf'ın yüzünde mimik bile oynamadı. Dümdüz suratıyla kadına bakmaktan başka bir şey yapmadı. Yaşlı kadın bozulduğunu belli etmemeye çalışarak havada asılı kalan elini geri çekti. Dedektif gergin havayı dağıtmak için araya girmesi gerektiğini hissetti.
"Uzun ve yorucu bir yolculuk oldu. Gulf biraz dinlenirse kendini daha iyi hissedecektir. Benim artık gitme vaktim geldi. Bundan sonrasında Gulf sana emanet."
Adele kafasını sallayıp dedektifi onayladı. Dedektif, çantasını Gulf'a uzatıp son kez ikisine de veda ederek arabasıyla köyden uzaklaşmak için yola koyuldu.
Gulf yaşlı kadınla göz göze gelmemek için bakışlarını bahçede dolaştırıyordu. Adele onu sırtından hafifçe itekleyip eve doğru yönlendirdiğinde itiraz etmedi. Onun için ayrılmış bir odaya geldiler. Yaşlı kadın misafirini dinlenmesi için yalnız bırakmaya karar verdi. Çocuğun henüz iletişime hazır olmadığını fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret /MewGulf
FanfictionKasabadan bozma, az nüfuslu küçük bir köyde herkes birbirini tanırdı. Mew, köydeki birkaç gençten biriydi. Yardımsever, sıcakkanlı, sosyal kişiliği ile tanınırdı. Ailesinden kalma bahçeli evinde kendi halinde bir hayat geçirmekteydi. Yan komşusu tek...