Armin gözyaşları içinde telefonu kapattı. Yatağından yavaşça kalkıp, masasına doğru ilerledi. Bir kaç hap kutusu vardı. Bunlardan ağzına iki üç tane atıp hayatına son verebilirdi. Zorbalardan kurtulabilirdi. Her gün sevdiği çocuk tarafından dövülüp hakaretlere maruz kalmaktan kurtulabilirdi. Bu kötü dünyadan kurtulabilirdi.
Her gün anne ve babasindan duyduğu hakaretlerden, öğretmenlerinden duyduğu aşağılayici laflardan kurtulabilirdi. Kendinden kurtulabilirdi. İğrenç yüzünden, çelimsiz bedeninden, her yerindeki morluklardan, çürüklerden kurtulabilirdi. Hem belki orada daha iyi insanlar vardır diye düşündü Armin.
Yavaşça kapağı açtı arkadan gelen bildirim seslerini görmezden gelmeye çalışırken. Kutudan iki tane hap çıkardı.
"Seni sevmem için ne yapmam gerektiğini söylediğimde kendimi asmam gerektiğini söylemiştin. İp bulamadım yani umarım bu yöntemi geçerli sayarsın."Hapları ağzına götürürken şu sözleri fısıldamayi unutmadı.
"Seni seviyorum Eren."1 ay sonra
Eren her gün Armin'in mezarina geliyordu. Ona nefes alırken söyleyemediklerini gözyaşları içinde söylüyordu. Armin öldüğünden beri o kadar ağlamıştı ki ağlayacak gücü kalmamıştı. Güçlükle Armin'in mezarından ayrılırken gökyüzüne baktı ona Armin'in gözlerini hatırlatmıştı.
"Umarım cennete mutlusundur, meleğim."Kendimden nefret ediyorum 😆😆