Bugün tuğrayla buluşucaz, onu o kadar çok seviyorum ki anlat deseler anlatamam.Havada kapalı zaten içimde bi sıkıntı var kötü hissediyorum kendimi.Saat 12 civarı tuğrayı aradım ''günaydın sevgilim'' diye söze başladım, o sadece ''günaydın'' demekle yetindi, napıyosun gibisinden sorular sorduktan sonra ''2 gibi sizin kapının önünde buluşalım zaten hava yağmurlu sana önemli bişey söyliyip gidicem ırmak.'' dedi ve telefonu kapattı.
Ben aslında böyle kötü davranıp sonra evlenme teklifi edicek sanmıştım, onunla kötüyü düşünemiyodum. Saat 2'ye geldiğinde paltomu giydim ve şemsiyemi alarak heyecanla dışarı çıktım.
bi 10 dakika kadar bekledim onu, soğuk kanlılıkla bana doğru yaklaştı yüzünde hiç bir samimiyet ve mimik yoktu. Sarılmaya kalkıştım ilk ama engel oldu ''ırmak ciddi bişey konuşucaz dedim sana sırnaşma.'' dedi sırnaşma? o ne demek öyle? benim sevgilim değilmiydi o ?
sinirleri bozuktur diye üstüne gitmedim tamam dedim, ilk başta lafı ağzında geveledi sonra,''ben yapamıyorum seni sevemiyorum ırmak, ben seni hep arkadaş olarak sevdim, ben özür dilerim. kendine iyi bak'' dedi ve gitti.
Nasıl olur ya? ben evlenme teklifi edicek sanarken, bütün hayallerimi onunla süslerken onun yaptığına ne denir böyle?
İnsan karşısındakine seni çok seviyorum dedikten bi hafta sonra, ben seni hiç sevmedim, sadece arkadaş olarak sevdim diyip gidermi?
Eve gelir gelmez odama çıkıp kapıyı kilitledim, yatağa yüz üstü kendimi atar atmaz ağlamaya başladım, ağlarken uyuya kalmışım.
Akşam saat 7 gibi uyandığımda başım çatlıyodu resmen. Mutfağa gidip dolaptan ağrı kesici ağzıma attım, bardağa su doldurmakla uğraşamıycaktım direk masanın üstünde duran surahiyi kafama diktim sonra salona gidip telefonumun başına geçtim,tuğrayla olan konuşmalarımızı okudum daha bi üzüldüm, çok güzeldi herşey. Madem beni sevmiyodun neden bu kadar zaman bekledin söylemek için ?
Gece daha yeni başlıyordu, şimdi asıl düşüncem gururumu hiçe sayıp Tuğray'a mesaj atmalımıyım yoksa atmamalımıyım?
Kendimi çok kötü ve çaresiz hissediyorum. Sanki ondan başka kimsem yok gibi, herşeyimi kaybetmiş gibiyim.
Evin içinde daralıyo gibi oldum dışarı çıkmaya karar verdim, bi hırka giydim ve boyunluğumu taktıkdan sonra dışarı çıktım. Kafam öyle dalgındı ki, apartman merdivenlerinden aşağı inerken komşumuz Hatice teyze '' ırmak, kızım, nasılsın ?'' gibisinden sorular sormuştu ama cevap veremiycek kadar kötüydüm. Ben yoluma devam ettim sahile gitmeye karar verdim, deniz havası belkide açardı biraz. Sokak lambasının tek bi noktayı ışıklandırdığı,karanlık bir yolda tek başıma yürüyüyordum, arkadan karmaşık sesler geliyordu.
'' lan şşt banada ver bende çekicem az '' gibi haşırtılı sesler geliyordu.
Birden kolumdan birisi tuttu, daha sonra eliyle ağzımı kapattı ve arkaya doğru çekmeye başladı.
Elini ısırdım ve ayağımı arkaya doğru kaldırarak tekme attım, arkama bile bakmadan hıphızlı bir şekilde koşmaya başladım.
Arkamdan '' dur! sana diyorum, öldürürüm seni bekle lan ! '' diye bağırıyolardı. Asıl kaçmayıp orda beni yakalamalarını beklersem benimle işlerini hallettikten sonra beni öldürüp bi çöp konteynırına atabilirlerdi.
Aklımda binlerce düşünce oluşmuştu, tek bildiğim ordan hemen uzaklaşmam gerektiğiydi. Ne kadar saçma bi durumdaydım ben böyle? korku filmlerinden kaçmış gibi bi görüntü olsa gerek.
Off bi süre sonra ayaklarım ağrımaya başlamıştı artık, koşarken kalbim sıkışıyo gibi oluyordu, saat ne kadar geç olmuş olabilirdiki tek bi Allah'ın kulu bile geçmiyordu. Karşıma çift yol çıkmıştı hangisinden gitmeliydim?
biraz duraksadım,sersemlemiştim daha önce bukadar uzun süre hiç koşmamıştım, ve böyle bir olay başıma gelmemişti. Olamaz arkamdaki seslere bakılırsa bana yaklaşmışlardı aklımdan tek geçirdiğim şey '' koş kızım ırmak kooşş !! ''
soldaki sapaktan koşmaya devam ettim, bu girdiğim sokaktaki ışıkların çoğu yanıyordu yani en azından önümü görebileceğim kadar aydınlıktı.
Yanlış görmüyosam ilerden bir araba bana doğru geliyordu,olduğumdan daha hızlı bir şekilde koşmaya başladım arabanın iyice yaklaştığından emin olduktan sonra yolun ortasına atladım, araba frene basmasına rağmen 5m kadar önümde anca durabildi, daha hızlı olsa orda bana çarpabilirdi adam arabadan çıktı ve bana bağırmaya başladı;
''sen kafayımı yedin! sana çarpabilirdim! ''
''be- be-- ''
arkadan beni kovalayan adamlar koşmaya devam ediyolardı, önceden bişeyler çektikleri için kafaları biraz gidik olduğu belliydi birisi arkada yol kenarına kusarken diğeri sala sola gidip gelerek bana doğru koşmaya çalışıyordu, ismini bile henüz bilmediğim çocuğa '' çabuk bin, nolur yardım et bana herşeyi anlatıcam arabada sööz'' dediğim gibi gecenin karanlığının içinde kaybolan siyah renkteki Rance Rover ' a bindim, çocuk şaşkınlıklar içersinde bana bakarken oda arabanın kapısını açtığı gibi deri kumaşlı olan koltuğun üzerine oturdu,kapıyı kapattı.
''anlat bakalım.''
''ilk önce burdan uzaklaş, lütfen.''
Anahtarı çevirdi, el frenini yavaşça aşağı indirdi ve gaza bastı, o bana tecavür etmeye çalışanlar artık geride kalmışlardı.
''anlatmanın zamanı geldimi? '' dedi ve meraklı gözlerle bana bir bakış attı.
''öncelikle, ben ırmak. 18 yaşındayım, şimdi niye anlattın diye sakın sorma başlıyorum, benim 2 yıllık bi ilişkim vardı tuğra diye birisiyle, sonra bu tuğrayla biz bugün buluşucaktık günler önceden haberleşmiştik, aramız çok iyiydi, beni sevdiğini söylüyordu, bikere bile soğuk davrandığı olmamıştı.
Herneyse bugün 12 gibi onu aradım, 2'de bizim evin önünde konuşmak istediğini söyledi, saat 2'ye geldiğinde hazırlanıp yanına gittim ve beni hiç sevmediğini bana sadece arkadaş olarak değer verdiğini söyledi '' bunları anlatırken gözyaşlarıma hakim olamamıştım ve ağlamaya başlamıştım.
Bu ismini bile bilmediğim genç arabayı durdurdu torpido gözünden kurumendil çıkardı ve gözyaşlarımı sildi,
''hiç bir kıza ağlamak yakışmıyor, özelliklede böyle büyük,eşşek gözlere sahip olan sana?? '' diye hafifçe gülümsedi, aman tanrım o nasıl bi gülümsemedir öyle?
o gülerken sanki gözlerinin içi parlıyo gibiydi,dişleri inci tanesinden farksızdı.
''Şimdi söyle bakalım, bu iki genç onlar kim? seni neden kovalıyolardı?''
''ben, sahile gidicektim,kafamı dağıtmak için. Sonra, sonraaa, girdiğim sokaktaki hiç bir lamba yanmıyordu, bende yürüyodum kii, arkadan kolumu tuttu, daha sonra ağzımı kapattı bende ısırdım ve tekme atıp koşmaya başladımç '' daha fazla anlatabilceğini sanmıyordum, ve sustum ağlamaya başladım.
''sen, adın ne ? '' diye meraklı gözlerle iç geçirirken ona sordum,
''ben celil. ''
''hmm, güzelmiş, camı biraz açarmısın hava almak istiyorum.'' dedim ve celil düğmeye basarak camı aşağıya indirdi, dışarıyı seyrederken birden celile döndüm, ona soru sorucaktım ki, celil bana doğru yaklaşmıştı, bende ani hareketle ona doğru dönüncee, dudaklarımız tamamen birbirine değiyordu.
Hemen geri çekildim.
''naptığını sanıyosun sen!?? ''
''been, sadece yanağından öpücektim, sana güven vermek içindi.. ''
''bu yaptığınla güven vericeğinimi sanıyordun? Ahh. ben gidiyorum. '' dedim ve arabadan aşağıya indim.
Celil'de arabadan indi,
''bu saatte nereye gitmeyi planlıyosun? bin şuraya hadi, özür dilerim yanlış bi hareketti.''
bana bir jest yaparak kapımı açtı ve,
''buyrunuz hanfendiii'' dedi ve elinide karnına koyarak eğilmişti
''bu davranışınla lüks bir lokantada görevli olan garsonlara benzediğini bil ve ayrıcaa, benimde ellerim var kendi kapımı kendim açabilirim.''
''aman be sanada iyilik yapanda kabahat.''
''oha be! odunlukta mastır yapmış baş kereste.''
''ahaha mastır yapmış baş kereste öylemi ahahha '' gülerken bile çok tatlıydı, bu ne ya böyle? daha tanışalı 1 saat bile olmamışken ondan neden bu kadar çok etkilendim?
masmavi gözleri elmacık kemiklerinin çıkık olduğu için gülerken kısılıyordu, yanakları ön plana çıkıyordu ama çok tatlı gözüküyordu.
''radyodan müzik açabilirmisin,mümkünse 97.5 'inci kanal olsun.''
''emriniz olur hanımefendiii'' dedi, gülümseyerek radyoyu açtı.
Başımı cama yasladım, buğulu camdan dışarıya bakarken renkler birbirine girmiş mükemmel bir ahenk içinde dans edermiş gibiydi, tam bir sanat eseri.
Camdan dışarıya bakarken uyuya kalmışım sanırım, en son celil arabanın kapısını açmış ve omzumu ittirerek beni uyandırmaya çalışıyordu.
''Anahtar cebimdee'' diye mırıldandığımı hatırlıyordum ama gözlerimi açamıyordum, çok yorgundum.
Kucağına almıştı beni, kapının önüne geldiğimizde soğuktan galiba birden titreme geldi, sonra uyandım birden
''hey, hey ! noluyo burda? aa bıraksana beni, indirsene yere be adam! ''
''been.. sadece uyumuştun uyandırmak istemedim, anahtarınla kapıyı açıp kanepenin üzerine yatırcaktım sonraysa gidicektim, ''
'' iyi, iyi. bırak beni artık yere hadi amaa.''
boyu öyle uzundu ki kollarını itmeyi düşündüm, ama kollarını itsem birden beni bırakıcaktı, bende aniden yere çakılıcaktım.
''sen ne cadı bişeysin böyle ya amaan in hadii.''
''aaa bide cadı diyo ya şuna bak.''
kucağından indirmişti, bi hırçınla cebimdeki anahtarı çıkardım kapıya sokmaya çalıştım ama anahtarı bir sağa bir sola oynatıyordum, elimde olan bişey değildi cadı dedi ya. Ona çok sinirlenmiştim. Anahtarı kapıya sokar sokmaz kilidi açtım ve içeriye girdim, kapıyı oldukça sert bir şekilde yüzüne çarparak kapattım.
İçeri girdiğimde hemen pencerenin önüne gittim, perdeyi aralıyarak dışarıya celilin naptığına baktım. Ohooo dışarda kimse yoktu, çoktan gitmiş tabi yani bende ne bekliyodum ki 'özür dilerim ırmak nolur kapatma bekle afedersin ' demesinimi ?
çok hayal perestim sanırım. Odama geçtim, tuğraya mesaj atıp, atmamak arasında kaldım.10 dakika boyunca telefon elimde mesaj yazıyo sonra yok yok olmadı bu diyip silip tekrar yazıyordum.
En sonunda tüm duygularımı döktüğüm bi mesaj yazdım;
"Kaçtıkça sana geri dönüyorum.
Kahretsin yapamıyorum diyor ya şarkıda , haklı bee sevdiğim, seni sevmeyi ağır ödüyorum. Ömür boyu borçlu kalmaya da razıyım bu sevgiye. Bile bile ölüme yürümek bir bakıma. Alınma sevdiğim güzel yanları da var elbette. Hayallerim senle daha güzel. Her ne kadar gerçekleşemeyecegini bilsem de. Seni düşündükçe de daha sık gülümser oldum. Öldürürken yaşatıyorsun da sevgilim. Bana hiç gelmeyecek olsan da her güne gelecekmişsin gibi uyanıyorum. O cennet gözlerini unutmamak için odamın her köşesine fotoğraflarımızı astım. Bakmaya doyamadığım yüzünün her karesi hala aklımda. Ben seni sevmeyi çok seviyorum sevdiğim. Beraberken çektiğimiz videoları her gün tekrardan izliyorum. Herkes gitti diyor ya biliyorum ama vazgeçemiyorum senden sevdiğim.''
mesajı yazıp göndermişim bile, oha ben naptım böylee??
gururumu hiçe saydım? aşkta gurur olmaz lafı doğruymuş demek ki, bunu duyduğumda hep dalga geçerdim ama doğru çıktı. Aşkta gurur olmazmış.
Cevap vermiyodu işte, tek yapabildiği şey mesajı okumak ama cevap vermemekti. Ağlamaya başladım, onu çok seviyordum, saat iyice geç olmuştu yaklaşık 01:29 gibi bişeydi en son mesaj atarken baktığımda
gözlerim şişmişti ve kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan.
Sonra bi süre duraksadım, neden ağlıyordum?
Bazen hayat anlayamayacağımız şekilde konuşur bizimle. Ve der ki;
''istediğin şey için nelerden fedakarlık edebilirsin? ''
Ne kadar ürkütücü bir soru değil mi?? İnsanı korkutur..
Korkutmalı da.Ama korkmayız o anlarda çünkü bunu bize böyle sormaz.Tam bitti derken sorar.Tüm acılara değdi diyeceğimiz o en son anda sorar..
Yılmadan umutlarımızı biriktirdiğimiz,vazgeçmediğimiz o minicik anda hepsini yerlebir etmek için sorar..Ve fedakarlığın tanımını bize yaptırtır.
Yaşayarak öğrenmemizi ister,
Acı çekerken..
Kararsızlık içinde boğulurken..
Sığınacak bir liman ararken..
Korkarken..
Üşürken..
Çaresizlikten..
ağlarken..
Yapayalnızken..
Öğrenmek zorunda olduğumuzu öğreniriz.
Tam o sırada yağmur aradı, tuğrayla ayrıldığımızı öğrenmiş nede çabuk yayılmış haber böyle?
bana tek dediği şey şuydu '' gece gece arıyıp uyandırdıysam kusura bakma ırmakcım, sende üzülme canım olurmu. biri gider biri gelir sıkma canını ben şimdi kapatıyorum iyi geceler''
arkadaşlarımla gurur duysam azdır herhalde.
o öyle dedikçe benim aklıma daha çok şey geliyordu.
Bazı hayal kırıklıkları öyle yaralar ki insanı nefes almanın,
bakmanın,duymanın,dokunmanın,konuşmanın yavaş yavaş can yakışına şahitlik edersiniz.Uykulara daldığınız,geleceği inşa edeceğiniz hayallerinizin yok olması,soyutluktan somutluğa dönüşmemesi gözyaşlarınızın geçit bulması için iyi bir bahanedir. Dışarıdan bakan gözler bir sürü yargıda , tahminde bulunabilir sizin hakkınızda . Ama kimse içinizi,içinizi ilmek ilmek katleden düşünceleri bilemez. Ne istediğinizi bilemez ama siz bilirsiniz her şeyi herkesi ne düşündüklerini ve siz de sadece gözlerinizi her şeye kapatıp tekrar açmamayı dilersiniz.
Böyle kötü zamanlarımda hep içimi çok rahat bir şekilde dökebileceğim tek şey günlüğümdü, odama gidip günlüğümü yatağımın altından, sakladığım yerden çıkardım.
yeni bir sayfa açtım ve yazmaya başladım,
Başta heyecanlanırsın,hayatında tatmadığın duyguları yaşadığını düşünürsün.Herkese büyük bi hevesle anlatırsın.Bazı hayaller kurarsın,evet hayaller ama onlar hayal olarak kalırlar.Küçücük ayrıntılar ümit etmene yeter.Neler neler getirirsin aklına,olur olmadık şeyler düşünürsün.Ama elinde değildir.Küçücük bir umut ışığı yeter sana.Çevrendekiler konuşur,konuşur aman işte sadece konuşur.Dinlersin onları ama anlamazsın.Çünkü başka yerlerdesindir.Başka bir dünyada,başka bir alemde .
Ama sonra birden her şey yıkılır,tepetaklak oluverir.Kurduğun hayaller,yaşadığın tüm ümitler bir bir üzerine yıkılır ve onların altında kalırsın.Öyle canını yakarlar ki nefes alamadığını hissedersin ...Bir yardım eli istersin.Seni kurtaracak,seni çekip çıkaracak.Herkes elini uzatır ama kimse tutamaz seni.Bir başına yalnızlığınla kalırsın işte o anda eline alıp kalemi yazarsın ,yazarsın.O küçücük kağıt senin mabedin olur,Kağıt da önemli değil nereye yazarsan yaz seni ONDAN kurtarsın önemi yok.
Ama şunu da unutma her şey bir anda olmaz.Sabredeceksin,kendini kurtarmayı isteyeceksin.Evet hep aklında kalacak ama onu en kuytu köşeye atmayı önce sen isteyeceksin,önce sen.
yazdıklarım bittiğinde bende bitmiştim. Kendimi ağlamaktan ayı kolamıyordum. Çok kötüyüm, başım daha felaket ağrımaya başlamıştı.
Annem ve babam bu hafta evlilik yıl dönümlerini kutlamak için bodrumdaki evlendikleri otele kalmaya gitmişlerdi, yanımda destek olucak kimsem yoktu.
Bi kara kaplı defterim vardı, birde şarkılar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTA
أدب المراهقينBugün tuğrayla buluşucaz, onu o kadar çok seviyorum ki anlat deseler anlatamam.Havada kapalı zaten içimde bi sıkıntı var kötü hissediyorum kendimi.Saat 12 civarı tuğrayı aradım '' günaydın sevgilim'' diye söze başladım, o sadece '' günaydın '' demek...