Telefonumun çalan sesiyle gözlerimi açtım. Arayan tabii ki Kaan'dı.
''Başımın belası?''
''Evet, tatlı belan. Uyanıp uyanmadığını kontrol etmek istedim. Biliyorsun bugün ilk gün. Tamam belki 10. sınıfız ama yine de 10. sınıfta ilk günümüz yani Yağmur yatağından bir an önce kalk.''
''Ve sende kapının önündesin.''
''Aynen seni zeki.''
''Evet, tamam.''
Odamdan çıktım ve kapıyı açmak için aşağı kata indim. Kaan her zaman ki gibi erkenden kalkıp hazırlanmıştı. Aslında bunu nasıl becerdiği hakkında bir fikrim yoktu çünkü asla erken kalkmayı sevmezdim.
''Acele et, bir an önce çıkalım.''
''Tamam deniyorum.'' Bu sırada pantolonumu çekiştiriyordum. Okul forması kadar sıkıcı bir şey yok. Bıraksalar da rahat şeyler çeksek üzerlerimize.
O sırada masamda gördüğüm resim beni geçen seneye götürdü. Lisenin ilk günü tam bir felaket olacağını düşündüm hep. Gözümde büyüttüm fazlasıyla. Ama tam o gün Kaan ile tanıştım. Okulda ki tek arkadaşım. Zaten çevremde fazla insanın olmasını istemem ve sevmem de. Tanıştığımızda sanki o da benim gibi düşünyor gibi gelmişti ve gayet bana yakın bir giyim tarzı vardı, bayılmıştım ve onun da bana attığı gülümseme ona selam vermem gerektirdiğini düşündürdü ve iyi ki de öyle olmuştu. Şu an tam bir best omuştuk.Okulda öğretmenler bizim beraber harika bir iş çıkardığımızı, arkadaşlarımızda mükemmel uyumlu olduğumuzu düşüüyorlardı. Geçen sene kazandığımız ün bizi ciddi anlamda bir popüleriteye ulaştırmıştı. Biz de memnunduk bu durumdan. O sırada Kaan'ın sesi beni düşüncelerimden uzaklaştırdı ve çantamı sırtıma alıp kapıya yöneldim. Evdeki herkes işe gitmişti. Son olarak anahtarlarımı da aldım ve kapıyı açtım. Dışarısı Eylül aylarının verdiği hafif sıcakla birlikte çok güzeldi. Tüm yol boyunca konuştuk ve bu seneki karnemizin daha iyi olacağını umuyorduk.
*
Okula girdiğimizde bizi tanıyan herkes ki neredeyse tüm okul selam verip tatilimizin nasıl geçtiğini sordular. Muhabbet ettik falan derken sınıfa girdik. O sırada sınıfa yeni gelen çocuğu gördüm. haavalı bir tip değildi belli ki ama bakışlarından anladığım kadarıyla benden ve piercinglerimden hiç hoşlanmamış gibiydi ama pekte umrumda degildi. Kaan ile birlikte en arka sırada oturan ve geçen seneden kavga ettiğimiz iki kızın yanına gittik.
"Evet bayanlar ön sıra sizi bekler." dedi Kaan.
"Neden biz gidiyormuşuz?" dedi küçük boylu, uzun burunlu.
"Çünkü orası ahmaklar için ayrılmışta ondan seni salak." dedim. Bu söz üzerine diyecek bir şey bulamayınca kalktılar. Aslında bulsalar bile bir şey söyleyeceklerini sanmıyorum çünkü geçen sene fena dayak yemişlerdi. Bu olaylar gerçekleşirken yeni gelen çocuk bizi izleyip sırıtıyordu bunu farkettiğim an dönüp kötü bir bakış atınca sırıtması aniden bozuldu ve hemen önüne döndü, başını önüne eğip saçlarıyla oynadı. Bu sırada üzerinde ki askeriye tarzı ceket dikkatimi çekti tam bir "good boy" diye düşündüm. O sırada içeri gelen rehber öğretmenimiz Aysel;
"Baran?" dedi.
Tabii ki bizim yeni çocuktan bahsediyordu.
"Efendim öğretmenim?" dediği an istemsizce gülen Kaan'la göz göze geldik. Öğretmenimiz de biraz şaşırarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Mevsimi
Fanfiction''Hissedebiliyor musun?'' ''Neyi?'' ''Aşkı. İşte aşk bu.'' Hiç beklemediğiniz bir anda asla sizle ilgisi olmayan birine aşık olsanız siz ne yapardınız? Peki, hiç beklemediğiniz bir anda asla sizle ilgisi olmayan birisi size aşık olsaydı ne yapardını...