Giriş.

293 54 295
                                    

İnsan'ın yaratılış gereği 1 kalp'e ihtiyacı vardır. Bir kalp bazen yuvası olur insanların, bazen çökmüş bir enkazın kalıntıları. Hepsinin tek bir ortak noktası vardır. Kalp, kalptir işte. Herkesinki gibi kusursuz bir organ. Aşk'ı koyar insanlar kalplerine, bense lanetimi koymuştum içine

Kalp, kusursuz organ. Hayranlık uyandırıcı, işleyişi mükemmel bir yapı. Herkes için böyleydi. Oysa benim kalbim benim intiharımdı. Benim kalbim benim sınavımdı. Benim kalbim benim lanetimdi. Benim kalbim çok hastaydı.

Çocukluğumu hatırlıyordum,yaşıtlarımın kollarında bilezikler varken benim kollarımda serumlar dans ediyordu.

Çocukluğumu hatırlıyordum, yaşıtlarım salıncakta sallanırken ben ameliyat masasında sallandırıyordum ayaklarımı. Ölüme inat ediyordum, ölümü intihar etmeye zorluyordum.

Çocukluğumu hatırlıyordum, yaşıtlarım annelerinin elini tutuyordu güle oynaya. Bense doktorların ellerini tutuyordum beni ayakta tutmaları için.

Çocukları hep çok kıskanmıştım. Bende çamurla oynamak isterdim mesela. İzin vermezdi kalbim, bende koşu yarışlarına katılmak isterdim, müsade etmezdi göğüs kafesimin içerisindeki organ. Bende çocuk olmak istemiştim. Oysa ben çocuk olmak için yeterli hiçbir şeye sahip değildim.

Her şeye rağmen, ölümün peşimi asla bırakmamasına rağmen öyle bir tutunmuştum ki yaşama, ölüm bile intihar etmişti.

Her şeye rağmen öyle bir sevmiştim ki yaşamı, insanları,kitapları, anları, gökyüzünü... Her şeyi öyle bir sevmiştim ki, ölümün bile bana acıdığını düşünürdüm bazen. Ölmüyordum çünkü ölüm tarafından bile acınası gözüküyordum.

Ve ben lanetli bir organa, kirli bir geçmişe rağmen hala buradayım. Ölüme inat, hastalığıma inat, o lanet organa inat ben hala buradayım. Ve ölüm benim kapımı çalmak yerine tekmelediği zaman, herkesin hayatına yeterince dokunduğuma emin olduğum zaman açmak için çocukluğumu ve yıllarımı harcadığım bu gözleri kapatacaktım sonsuzluğa.

Kusurlu bir organın ölümü öldürdüğü bir hikaye. Küçük ve elleri titrek, vücudu morarmış, nefesi tükenmiş bir kızın hikayesi.

Kız köşe bucak saklanıyordu ölümden, sakınıyordu kendisini. Oysa, göğüs kafesinin içinde saklıyordu ölümü. Sol tarafında taşıyordu.

Kız ölüme kafa tutacak kadar cesur, adam birinin gözüne 26 saniye bakamayacak kadar korkak. Adam bir katil olabilecek kadar soğuk kanlı, kız kendi çocukluğunun katili. Kız bütün insanlığı kurtarabilecek bir inanca sahip, adam bütün insanlığı yok edecek bir umutsuzluğa.

Adam soluğunu tutuyor, kız ölümden geriye sayıyor.

Bir, iki, üç. Hastalığının tedavisi yok.

Dört, beş, altı. Ölmek istemiyorum.

Yedi, sekiz, dokuz, On. Sadece gözlerime 26 saniye bak.
.
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alabilirim sanırım, giriş bölümü böyle bir şey olsun istedim...sizi seviyorum.

Bir ölüme bin umutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin