4. Bölüm.

68 13 14
                                    

Selam, görüşmek üzere.

.

"bana bakacak ve sadece hayal kırıklığını gösterecek. Benim acımın üzerinde yürüyecek, ayaklarına batacak tek tek göz yaşlarım. Çığlığına dönüşecek her bir anım. Ve o şiddetli bir ıstırap çekerken, bitmeyecek bir kabusa dalmışken, ben her zaman bana yaptığı gibi sırtımı döneceğim ona. Bir kere daha yüzümü göstermemek üzere hatta."

İnsanlar hep kırılan şeylerin düzelmeyeceği hakkında konuşur. "Sen benim kalbimi kırdın ve tamir edemezsin" olur hep. Ancak, herkesin dünya üzerinde "kalbimi kırdın"diyemeyecek kadar kırgın olduğu biri vardır. "Sen benim kalbimi kırdın ve ben üzgünüm"değil, "sen beni yok ettin" deriz kimilerine.

Bazı insanlar bazı insanlara küstür. Öyle değil, ruhları küstür, bedenleri küstür, zihinleri küstür belki ama kalpleri barışıktır. Bazı insanlar bazı insanlara kalandır, bazı kalpler bazı kalplere sığınaktır.

Bir hikaye okumuştum. Sonu kötü bitmişti. Bir daha kitap okumamıştım aylarca. Korkmuştum, unutamamıştım. Bazı insanlar bazı insanların okumaya korktuğu kitabıdır işte.

Yolda yürürken ayağımla yerdeki taşları ittiriyordum. Bu lanet taşları buraya kim koymuştu ki? Gözümden düşen, yanağımdan süzülen bir damla yaş ayakkabımın üzerine düştüğünde ellerimi hızlıca gözlerime götürdüm. Olması gerektiğinden daha sert bir şekilde gözlerimi ve yanaklarımı silip saçlarımı çekiştircesine düzelttim.

Telefonum çaldığında cevap verecek halimin olmadığını farkettim ve ilerideki bir kaldırıma oturdum. Sen kokuyor kaldırımlar.

Bugün benim doğum günümdü. 364 gün mutlu ve sorunsuz geçerdi, ancak geri kalan o bir gün geçmezdi. Nefes alamazdım, hastaneye yatırılırdım. Kolumdaki serumları düşünmeden çıkartıp hastane elbiselerimle mezarına gittiğim günleri hatırlardım her seferinde.

Ben çok küçüktüm.

Kaldırıma birinin, küçük birinin gölgesi düştüğünde kafamı çevirdim ve yanıma oturan kişiye baktım. 6-7 yaşlarında, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü bir erkek çocuğuydu bu.

"Neden ağlıyorsun?"diye sordu kaşlarını çatarak küçük çocuk. Beni çok dikkatli izliyordu.

"Ağlamıyorum ki ben, bu akan benim göz yaşlarım değil"bu akan onun ruhunun kanı.

"Ama gözlerin ve yanakların ıslak"dedi çocuk bana doğru yaklaşırken. Parmaklarını yanağıma bastırdı, oradan da gözlerimi sildi. "Bak, böyle ne kadarda güzel oldun."dedi küçük çocuk gülümserken.

"Güzel oldum mu?"kırmızı parti elbisemi giyeceğim

"Elbette"

Belki o gün ilk defa gülümsedim küçük çocuğa. Geri geri gitmeye başladığında bana el salladı. Bende ona el salladım ve arkasını dönüp gitmesini izledim.

Cebimden telefonumu çıkardığımda ekranda arden'den gelen bir sürü cevapsız arama olduğunu gördüm. Onu merakta bırakmaya hakkım yoktu. Bunu yapmamalıydım, bu doğru değildi. Düşünmeden arama tuşuna bastım ve telefonu açmasını bekledim.

"Amaya?"dediğini duydum. Sesi ağlamaklı gibiydi.

"Efendim"dedim aynı tonda.

Bir ölüme bin umutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin