Hayat aldığını geri verseydi , kader ölümü yazmazdı....
||||||FLASHBACK ( GERİYE DÖNÜŞ )!||||||
İçeriyi sadece ay ışığının yansıttığı, karanlık bir odada adını bile bilmediği bir genç ile baş başaydı genç kız. Yüz hatlarını karanlıkta seçemediği genç çocuğa çevirdi bakışlarını .Baştan aşağı süzdü önce. Ailesi neden sahip çıkmamıştı ona? Kafasında onlarca soru vardı ama cevapları bu çocukta değildi. Elleriyle ensesini ovuşturup derin bir nefes verdi. Bir an ne yapıyorum diye düşündü sahi nasıl bu hale gelmişti? Bu olay açığa çıkarsa görevi bile askıya alınabilirdi.Elinden ne geliyordu peki? Koca bir hiç...
" Kaldır kafanı bak son kez soruyorum dosyaları nereye götürdün?" dedi hiç umudu yoktu gerçi söyleyeceğinden
" Bakın beni biriyle karıştırdınız galiba , daha kaç kez söyleyeceğim BİL Mİ YO RUM." dedi heceleyerek .
Eylül oturduğu yerden kalkarak çocuğun oturduğu sandalyeye tekme attı ve sandalyeyle birlikte yere yığıldı çocuk. Eylül bir kaç adımda çocuğun yanına gelip yavaşça eğildi kulağının dibine.
" ERBEY Holding , Beşiktaş da ."dedi çocuk korkmuştu çünkü zaten onun için bir şey değişmiyordu . Her türlü başı beladaydı kurtuluşu yoktu ki.
"İnceldiği yerden kopsun diyorsun demek ." sonra çocuğun çenesinden tutup kendine çevirdi .
"Eğer yalan söylüyorsan olacakları biliyorsun dimi?" dedi.
" Doğru söylüyorum." dedi çaresiz bir ses tonuyla.
Kaybedecek vakti yoktu hemen görevini yerine getirip kurtulacaktı bu mafya bozuntularından. Sandalyede ki ceketini bir çırpıda alıp koşarak terk etti o korkunç odayı.Hiç ona göre yerler değildi ki zaten.
"Alp burası sana emanet . Ben bilginin doğruluğunu tespit edip geleceğim ." dedi o sırada telefonundan haber vermesi gereken kişiyi aradı. Çok sıkılmıştı bu bataklıktan, kurtulmak için bu saçma teklifi kabul etmek zorunda kaldı . Aslında sıradan 25 yaşında olan bir doktordu EYLÜL ÇETİNKAYA . Ta ki 4 temmuz gecesine kadar . Herkes gibi onun da bir ailesi vardı Mardin de ama aile demeye bin şahit tabi . Sahi ne zor şeyler yaşamıştı küçük yaşlarında annesi onu 6 aylıkken terk etmişti. Annesiz büyümenin ne demek olduğu zor da olsa öğrenmişti. Ne zaman anne kelimesini duysa bir köşede oturur ağlardı , öyle ağlardı geceleri ama kimse duymazdı herkes yatınca yorganı kafasına kadar çekip sabahlara kadar ağlardı ; aradan aylar, yıllar koca bir yirmi beş sene geçse de hala o boşluğu kapatamamıştı , nasıl kapatılabilirdi ki ? ANNE kelimesi belki dört harf, iki hece olabilir ama o kelimeye yüklenen anlamı hiçbir şey anlatamazdı.
Fabrika dan hemen çıkıp arabasına doğru yol aldı genç kız , gideceği Erbey holdingle ilgili tüm bilgileri almıştı. Yanına yardım olarak 2 kişi verilmişti . Tedirgindi ama mutluydu da aynı zamanda ne ilginç değil mi .Genç kız dosyayı getirecekti ve anlaşma bitecekti adını bile bilmediği 'Büyük bey' lakaplı mafya bozuntusundan kurtulacaktı . Bitecekti bu ajan rolü .
Arabayı çalıştırıp gelen iki kişiyi beklemeye durdu . O sırada radyoda çalan müzik ile beraber düşüncelere daldı genç kız . O sırada abisini düşündü koşulsuz şartsız her zaman yanında olan kendisini okutan abisi Kenan, kendisi için hiç düşünmeden canını bile verecek olan kardeşi Berke , ve babası Mehmet Bey . En son 16 yaşında iken görüştüğü babası , annesinin ölümünden hep kendisini suçlayan babası , eylüle bir kere bile sahip çıkmayan babası , kokusunu bile bilmeyen babası...Ne baba ama!
Arabanın kapısı serçe çarpılınca birden sıçradı Eylül.
" Korkuttuysam özür dilerim güzelim."dedi daha adını bile bilmediği çocuklardan birisi , diğer çocuk da arkaya oturup Eylül'e elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「 BERDEL」
Teen FictionKafasını yana doğru çevirip içeri kontrol ettikten sonra hızlıca karısını kolundan tutup dışardaki duvara yasladı sertçe genç adam . Bu hamleyi beklemeyen Eylülün canı acımıştı ama belli etmedi .Keşke acıyan sadece canı olsaydı . Hesap sormadığı...