bir ayrılık ancak bu kadar heyecan verici olabilirdi

237 26 32
                                    

gezginci ruhumuz bir gün biterse
korkmadan deriz, gururluyuz.
eksilirse ağlayanlar çevremizden
ya gerçeği söyleriz
ya da nasıl istersen

MFÖ - Hep Yaşın 19

~

Tüm sınavlar bitmişti. Öğrencilerin çoğu evine gitmek için hazırlanmaya başlamıştı. Seungmin de yurttaki arkadaşlarına haber verip hazırlanmıştı bile. Karşı odasında kalan Hyunjin'le de konuşmuştu. Okullar tekrar açılana kadar kendine iyi bakmasına dair klasik bir vedalaşma yaşamışlardı.

Şimdi Seungmin bavullarının fermuarını kapatırken Hyunjin kendi odasında sadece duvarı izliyor. İçinde bir his var. Hayır Seungmin'den hoşlanması değil olay. Ondan zaten üniversiteye başladığından beri hoşlanıyordu Hyunjin. Ama açılamamıştı. Açılmayı da düşünmüyordu. Böyle mutluydu. Seungmin'le yakındı, birlikte sürekli çok güzel vakit geçiriyorlardı. Sevgili olmasalar da olurdu.

Yine de şimdi içinde olan hissi anlayamıyordu. Tam şu an itiraf etme isteğiyle dolmuştu. Gidip elini tutup, gözlerine bakıp seni seviyorum demek istiyordu. Ne olurdu kestiremiyordu. Seungmin de ona karşı bir şeyler hissetse bir şekilde belli olurdu. Ama Seungmin ona sadece arkadaşı gibi yaklaşmıştı.

Yine de, itiraf etmesine engel miydi?

Seungmin böyle bir şeyden onun elini bırakacak türden bir insan değildi. Muhtemelen gülümseyecek, oh.. üzgünüm hyunjin diyecekti. Sonrasında sarılırdı ve arkadaş kalmak istediğini söylerdi. Ve her şey eskisi gibi olurdu.

Buna rağmen, Hyunjin onun bilmesini istememişti hiçbir zaman. Şimdi istiyordu. Belki de onunla tanıştığından beri ilk defa bu kadar uzun süre görüşemeyecek olma düşüncesini sevmemişti.

Bu düşüncelerle hızlıca yatağından kalktı Hyunjin. Seungmin'in odasının kapısını çalıp 'gel' sesini duymasıyla içeri girdi. Seungmin bavullarını hazırlamış, hatta sırt çantasını bile takmıştı ve gitmeye hazırdı.

"Hyunjin? Bir şey mi oldu?" dedi Seungmin gözünün önüne gelen saçlarını çekmek için başını hafifçe sallarken.

"Mhm..." Hyunjin mırıldandı. "Çıkıyor musun şimdi?"

"Evet. Hyunjin kötü bi şey yok değil mi?" dedi Seungmin yumuşak bir sesle.

"Yok hayır." Hyunjin güldü. "Bi beş dakikan var mı gitmeden önce? Seninle bi şey konuşmak istiyorum."

"Hmm tabii ki." dedi Seungmin. Sırt çantasını yavaşça yere koydu. Yüzündeki meraklı ifade onu çok tatlı gösteriyordu.

"Seungmin... bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum aslında." Seungmin'e bir saniyelik bir bakış attıktan sonra gözlerini kaçırdı. "Çok zamanını da almak istemiyorum uçağa yetişeceksin diye." Stresle alt dudağını dişledi. "Biz zaten yakın arkadaşlarız. Direkt söyleyince garip olacak..." Hafifçe boğazını temizleyip gözlerini Seungmin'e dikti. Hala bir şey demeden onun sözlerini bitirmesini bekliyordu.

Hyunjin çekingen, küçük bir adımla biraz daha yaklaştı Seungmin'e. Terleyen avuç içlerini şortunun kenarlarına sildi.

"Yani arkadaşız ama ben aslında en başından beri seni farklı bir şekilde seviyordum. Yani.. yani sadece söylemek istedim." Son cümlesinde bir anda telaşlanmıştı Hyunjin.

hep yaşın 19Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin