bir

772 75 78
                                    



Kahverengi yaprakların yere döküldüğü bir bahar günüydü. Gece yağmur yağdığı için ıslanan toprağın kokusu havaya karışıyordu. Changbin derin bir nefes aldı ve yavaşça bıraktı.

Oturduğu yerde biraz dikleşerek biraz uzağında gitar çalarak şarkı söyleyen çocuğa baktı. Yaşlı insanlar şarkıya eşlik ettikçe gülümsüyor ve sesini azaltarak onların söylemesine izin veriyordu. Kibar parmakları, tellerin üzerinde alışık bir şekilde kayıyordu.

Onu burada ilk kez görüyordu. Biraz daha inceledi, hafif bir şekilde esen rüzgar saçlarını uçurdu. Tatlı diye geçirdi içinden. Yüzündeki gülücük yerini kaybetmiyordu. Gitarı tamamen aşkla çalıyordu, bunu sevdi. Tutkulu görünüyordu.

"Ahh, bu çocuk çok güzel çalıyor. İki haftadır geldiği günleri kaçırıyorum. Keşke hep gelse."

Yanında konuşan dedesine döndü. Elindeki mandalinayı soyarken gülümsedi ve bölerek ona uzattı. "Öyle mi? Ne zamandır geliyor sevgili çocuk?"

Yaşlı adam mandalinayı ağzına attı ve torununa dönerek konuşmaya başladı. "Neredeyse bir ay olacak. Kasabaya yeni taşınmışlar ailesiyle. Annesi bir araştırmacıymış. Haftada birkaç gün geliyor ama tek başıma aşağı inemediğim için kaçırıyorum hep."

Changbin başını salladı ve başka bir mandalina alıp soymaya başladı. Çocuk hâlâ gitar çalıyordu, bu defa yavaş bir şarkıydı. Changbin soyduğu mandalinayı dedesine uzattı, dizlerinden aşağı kaymak üzere olan pikeyi düzeltti.

"Sen de şarkı söylüyorsun, arkadaş olsana o çocukla. Zaten kasabada pek genç yok." Changbin gülümsedi ve başını eğdi.

"Asıl nedeni neymiş bakalım? Yoksa onun şarkı söylemesini benden çok mu sevdin?" Sesinde yalancı huysuzluk vardı. Dedesi güldü ve elini omzuna koydu. "Hayır tabii ki, birlikte şarkı söyleseniz güzel olurdu." Dede neşeyle konuştu, Changbin asıl nedenini biliyordu. Dedesi o çocuğun daha çok şarkı söylemesini istiyordu.

Changbin başını salladı. "Tamam, o giderken onunla konuşacağım. Ve ona onu sevdiğinden bahsedeceğim. Nasıl fikir?" Dede neşeyle gülümsedi ve elini omzunda gezdirerek torununu sevdi.

***

Changbin dedesini yukarı çıkarmış ve güzel bir şekilde uyuduğundan emin olmuştu. Babası öldüğünden beri dedesine o bakıyordu. Annesi ise o kadar da önemsememişti yaşlı adamı. Sadece Changbin'e güzel bir hayat vermek istiyordu.

Changbin ise küçüklüğünden beri beraber olduğu dedesini öylece bir huzur evinde bırakmak istememişti. Fakat annesi yine buna karşı gelmişti. O da son çareyi hafta birkaç kez dedesinin yanına gelmekte bulmuştu. Ama dedesi gerçekten hastaydı. İlgiye ve sevgiye ihtiyacı vardı.

Pankreas kanseriydi ve durumu gerçekten iyi değildi. Tek çaresi buydu, yanına gelir ve onunla birkaç saat geçirirdi.

Derin bir nefes aldı ve çıkışa yöneldi. Danışmadaki kadınla bir şeyler konuşan gitar çantalı çocuğa baktı bir süre bekledi.

Ondan biraz uzundu ve saçları mükemmel bir şekilde yana ayrılmıştı. Üzerindeki toprak rengi kazak ve altına giydiği sıradan bir kot pantolonla bile iyi görünüyordu. Gülümsedi ve kadının uzattığı paraya bakarak başını iki yana salladı ve aynı gülücükle bir şeyler söyleyerek kadının önünde eğildi.

Kadın parayı alması için ısrar ederken yeninden gülümsedi ve elini hayır anlamında sallayarak yeninden kadının önünde eğildi. Kadın ısrar etmekten vaz geçip başını salladı. Sonra arkasını dönerek kapıdan çıktı.

Changbin derin bir nefes aldı. Ellerini cebinden çıkardı ve çıkışa doğru yürüdü. Biraz uzağından yürüdü. Derin bir nefes aldı ve yanına kadar ilerledi. Çocuk adımlarını yavaşlattı ve sakin bir şekilde durarak kaşlarını çattı.

"Selam," Changbin elini kaldırdı ve havada tuttu. Karşısındaki çocuk biraz şaşırmış bir şekilde gülümsedi ve karşılık verdi ona.

"Merhaba." Changbin gülümsedi. Havada tuttuğu elini ona doğru uzattı. "Ben Changbin, sanırım burada yenisin?"

Çocuk elini uzatarak ellerini birleştirdi ve gülümsedi. "Evet, Seungmin." Gülümseyerek cevap verdi. Changbin ellerini ayırdı ve başını salladı.

"Huzur evinde, gitar çalarken gördüm seni." Changbin söylediğinde Seungmin başını salladı. "Evet, gönüllü olarak bir şeyler yapmayı severim."

"Bu çok güzel, açıkçası..." Changbin biraz durdu ve devam etti. "Sanırım biraz kaba bir giriş yaptım. Ama dedem seni gerçekten çok sevmiş. Seninle birlikte şarkı söylememi istedi. Eğer sen de kabul edersen sadece bir kereliğine seninle şarkı söylemek isterim."

Seungmin şaşkınlıkla gülümsedi ve başını salladı. "Elbette, bu beni çok mutlu eder. Kasaba da çok genç göremedim. Bence arkadaş olsak güzel olur. Ne dersin?"

Changbin başını salladı. Gülümsedi, onunla birlikte diğer çocukta gülümsedi. "Güzel, birlikte yürüyelim mi?"

Seungmin yeniden gülümseyerek başını salladı. "Sevinirim."


***

heyoooo!!! çok çok heyecanlıyımm!! bir süredir aklımdaydı, seungbin yazmasam rahat edemezdim...

umarım hoşumuza gitmiştirr💙

yorumlarınız ve oylarınızı hep bekliyorum!!

sonraki bölümde görüşelimm🤧💘

sonraki bölümde görüşelimm🤧💘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bebişler

ay ışığı sonatı | seungbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin