Yaza girdiğimiz için kendini şanslı hissedenlerdenim ya da böyle düşünen sadece benim bilmiyorum. Her neyse ben kendime “ hormonlu fide ’’ diye adlandıran bir tür canlıyım. Kendimi insanlardan saydığım pek söylenemez. Bu yıl lise 3’e geçiyorum ve mutsuzum lisen bitiyor olmasına sevinemeden ondan sonraki yılın sınav olmasına üzülecek kadar umutsuz. Kendime neden “hormonlu fide ’’ dediğime gelecek olursak “şişmanım!’’ “şişmanım!” “şişmanım!” tabi dostum kardeşim diyebileceğim Eylem’e göreyse birkaç diyet programıyla zayıflayacak kadar etliyim. Tabi ona göre demesi kolay kızın incecik bedeni mavi gözleri ve sarı uzun dümdüz saçları var. Ne yazık ki bunların hiçbiri bende yok olmasını tabii ki isterdim ama yok bir tanecik bile yok. Koyu kızıl saçlarım koyu yeşil gözlerim ve şekli belli olmayan saçlarım bir metre öteden gelen popom ve daha ne kadar büyüyeceğini bilmediğim belim var. Neyse düşünmeyi bırakıp harekete geçme zamanı. Fakat şuan çok üşendim yerimden kalkmak bile zor geliyor alarmın sesi bile sinek vızıltısı gibi gelirken yan odadan gelen abim bora’nın sesiyle alarmı kapatmam bir oldu. Salak sığır gibi böğürüyordu. Tabi beyfendiyi güzellik uykusundan uyandırdık. Bazen onunla gerçekten kardeş miyiz diye düşünmüyo değilim. Çünkü bara oranla kahverengi gözleri kahverengi saçları kızların hasta olduğu kol ve karın kasları tam olarak mükemmel bir dış görünüşe sahip resmen yanında boktan bir görünüme sahibim.
Abimin kasları kadar benim göbeğim var amk. Arkamdan biri itse yuvarlanacakmışım gibi geliyor. Boşuna abim bana varil demiyor. İncecik çıtı pıtı kızlardan nefret ediyorum ya niye hepimiz zayıf değiliz yada hepimiz şişman değiliz adalet nerde! Şişman olmaktan bu iri bedeni üzerimde taşımaktan nefret ediyorum. Neden benimde incecik bir bedenim yok neden yok ya nasıl kilo aldım nerde çok yedim bilmiyorum. Okulda etek giyen kızların yanında pantolon giymekten nefret ediyorum. Siyaha sığınmaktan karanlıkta kaybolmaktan bıktım. Ben bu şişmanlığı hak edecek naptım? Şişmanlıktan bahsederken bile yemek yiyesim geliyor. Şuan midemin sesini bırakıp hala ne kadar şişman bir insan evladı olduğumu düşünüyorum. Gerçekten insan evladı mıyım acaba! İnsan gibi görünüyor muyum bilemiyorum. Resmen oksijen bile kilo yapıyor bende. Bazen aldığım oksijenin kaçını karbondioksit olarak veriyorum diye düşünüyorum. Abimin sesi sağolsun beni bu düşüncelerden çekip aldı. “varilciğim aşağı gelir misin? ” diye nazikçe seslendi. Önce duyduklarıma inanamadım. Ama gelen gülüşme seslerinden yanında bir cıbır getirdiğini fark ettim. Aşağıya hiç acele etmeden inmeye başladım. Ne kadarda parmak uçlarımda inmeye çalışsamda çıkan tahta gıcırtılarını duymamak elde değildi. Baktı olmuyo komşunun köpeği kovalıyormuş gibi haldur huldur indim aşağı. Ama hızımı alamayıp duvara çarptım. Öçapmamla ayak serçe parmağım sızlamaya başladı. Bu acıyla nasıl böğürdüysem abimin bile dikkatini çekmiştim yanındaki cıbır ise pis pis sırıtıyordu. İçimden gelen sese kulak verdim.
Boranın sevgililerini gödükçe kendime küfrediyorum. En çirkin olanı bile benden güzel.öyle olunca tabii kendimi bok gibi hissederim acaba annemler beni yaparken neyi unuttular yada neyi fazla koydular mı demeliyim? Hiç biriyle tanışmadım ama orayada hak veriyorum. Götüme benzeyen bir kardeşim var tanışmak istersiniz mi desino güzelim kzlara.. Bunları düşündükçe kwndimi yemeğe veriyorum. Git gide varile benziyorum. Bir ara diyet yapmaya karar vermiştim ama açlığa sadece iki saat dayanabilmiştim. Bende bıraktım gitti. Zaten öyle diyet mi olur diyetim bile saçma. Sanki diyet yapınca evrim geçiricem. Hem zayıflayıp kime beğendircem kendimi kim sever la beni. En son birini sevmiştim o da yüzüme bile bakmadı. O günden sonra kimseye güvenimde kalmadı zaten. Sevmek için karşındakinin güzel ve zayıf olması mı gerekir. Seni anlaması onunla vakit geçirip eğlenmen yetmez mi? Tabi bacakları sütun gibi dudakları kocaman olunca dikkat çekmesi lazım. Yoksa ne işe yarar ki. Koluna takıp gezdircen ora bura göstericen isteğince şapur şupur öpücen. Ne la bu. Bu aşk mı yoksa arzularımızı bastırcak bir sebep mi sevmek…
Boranın “gözlerini kızmış ne bakıyorsun’’ demesiyle kendime geldim. Söyleyebildiğim sadece “hiççç” oldu. “iyi o zaman gelde kahvaltı yapalım.” Tabi Fide biraz daha kilo alsın dimi ağabeycim. Zorla diyemicem tıka basa yediğim kahvaltıdan sonra yavaş yavaş üst kata çıktım. Banyoya girdim hemen dişlemi fırçalayıp odama koşarark girdim. Abim evde koşmama sinir oluyordu. Ama ben yinede bundan zevk alıyorum tek spor kaynağım resmen. Bu duyan abimin odaya bir girişi var uff. Bu mal bu kadar havalı bir giriş yapmayı nerden öğrendi.
Ben evden çıkmak istemezken beyefendi gelmiş ev bana lazım sen dışarı çık diyor.bora bey evde kızla yiyişçek! Ben gitmem dediğim zaman abimin kahverengi gözleri birden büyüdü. “kızım şansını fazla zorlama al şu parayı defol dedi” 100 lirayı görmemle birden kendimi dışarı atma isteği duydum. Hemen eşofmalarımı ve kırmızı ayakkabılarımı giyip kendimi dışarıda bıuldum. Yavaş yavaş sokakta yürümeye başladım nereye gittiğimi bilmiyorum ama pekte önemi yok reklam panolarına bakıp bakıp kendimle dalga geçiyordum. Tam o sırada kafamı elektrik direğine çarpmam bir oldu. Ne kadar çok acımıştı ben kendime söverken karşıdan biri bana sırıtıyordu bu da kimdi böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR MUCİZE YETER
Teen FictionYaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur…mutluluğun peşinden gitme...