Nefes nefese kaldım ama beni hiç takar bir hali yoktu.Adımlarına ayak uyduramıyor,arkasından yetişmeye çalışıyordum:
-Cenk biraz yavaş olurmusun?Hiiç.Kimin umrunda neden sinirleniyor ki yani anlamıyorum ne var bunda?
-Cenk yavaşlarm..
-Ne,ne daha ne yavaşlayayım! Biz hanımefendiyi bekleyelim ama o sınıfta "Egosu tavan yapmış öküz" dediği beyimizle ne desem artık samimiyet mi uygun olur?
-Saçmalı..-Hayır asıl sen.Sen saçmalıyorsun bana diyemezsin diyecek durumda değilsin!
-Sözümü kesip durma ayrıca sanane?
Evet işte o an hayatımın hatasını yapmıştım.Birden olduğu yerde durdu ve ben de istemsizce ona çarptım.Sertti,öfkeliydi,kızgındı ve en kötüsü de haklıydı.
Gülümsedi:
-Çok haklısın, dedi ve yürümeye devam etti.Sadece o değil bende kırıldım.Tutamıyorum kendimi tutamıyorum.Kontrol edemiyorum sinirlenmiştim ama.Benim dediğim "sanane" lafı bir yana onun o gülümseyip "çok haklısın" demesi beni daha da kırdı.Biliyordu,bana karşı soğuk davranılınca bin kat söz söylemesinden daha kötü olacağımı çok iyi biliyordu -dostunla düşman olma lafı bunun içinmiş- ama ben onun sinirini bilmiyordum.Kaan'a neden uyuzdu bilmiyordum.Ve o "çok haklısın" dedikten sonrada peşinden gidemedim,gidemezdim hakkım yoktu çünkü.
-Canı cehenneme,bu soğuğunda okulunda alaycı tavırlarında canı cehenneme!
O kadar sinirlendim ki bağırdığımın farkında bile değildim içimden geçiriyorum sanmıştım ama çevrede herhangi birisi yoktu bunu fırsaf bilerek içimdekileri dökmek için bağırdım.Öyle bir bağırdım ki kendime şaşırıyordum bu ses benden mi çıktı diye.Rahatlatıyordu, iyi geliyordu bağırmak,içimdekileri döküyordum dolmuştum çünkü.Hayır bu bir kere olmamıştı sürekli gereksiz yere sinirleniyordu bana,düşündümde şimdi o da haksız.Gerçekten onane ama dışardan diyemiyordum kırılsın istemiyordum.
Ağladığımın farkına hafif bir rüzgar esipte yüzümü soğutunca vardım.Tamam belki içeriden güçsüz olabilir,kırılgan,duygusal,hassas ve her ne haltsa olabilirdim ama dışımı güçlü gösterecektim,sürekli nedenli nedensizde durduk yere gülmemin de nedeni buydu.Bu gerekirdi.Nefret ederim öyle sulugöz herkesin önünde ağlayan ve hiç çekinmeyen şu şımarık kızlardan.Sadece ilgi çekmek için yalandan ağlamalar falan gerçekten yapmacık.Ben ise kararlıydım ve güçlüydüm.Ne şımarık ne de ilgi manyağıydım.Gözyaşlarımı sildim ve burnumu çektim sonra okul yoluna devam ettim.
Uzak değildi şuanda da 1 km falan vardı okulun tabelası gözüküyordu.Geçen seneden beri bu tabeladanda hep nefret ettim zaten.Ne yani okulun adında lale geçiyor diye tabelanın çevresini lalerden yapmak zorundalarmıydı?Hep bu tabela içimi karartıyordu.Karartıyordu derken çok saçmaydı.Laleler sarı-kırmızı-mor-pembe-turuncu-mavi anaokulu gibiydi.Herneyse güvenliğe "günaydın" diyip tebessüm ettim o da başını sallayarak selam verdi.
Okula girer girmez dakika 1 gol 1 birisi sinirlenmiş bağırıyordu.Bağıranın kim olduğuna bakmak için sesin geldiği yöne doğru ilerledim.Süslü uzun koridorlardan ilerleyerek dolapların olduğu bölüme geldim.Turuncu-beyaz dolaplar arasında ilerlerken sesin kaynağına gittikçe yaklaşıyordum.Oraya vardığımda bağıranın Kaan olduğunu ve sürekli "Bu kağıt burada ne geziyor!","Kim bıraktı lan bunu?","O kadar sene neredeydi!" gibi şeylerden söz ediyordu.Elinde kare şeklinde yeşil bir kağıt tutuyor,alev alev yanan gözleriyle korkunç gözüküyordu.Herkes toplanmış birbirlerine soran gözlerle bakarken aslında bu olayı Soner ve Kaan dışında kimsenin bilmemesine emin olduklarına karşın bir umut diye düşünerek bu öfkenin sebebini anlamaya çalışıyorlardı.
Soner Kaan'ın arada sırada da olsa takıldığı tek kişiydi.Sempatik,sevecen yani bir bakıma tatlı birisiydi.Iyi arkadaşlar diye biliyorum ama dediğim gibi fazla takılmazlardı yani Kaan bu anormal çocuk.
-Takma sen kafana çözeriz.
-Neyi çözeriz Soner?Neyi?Oyun mu oynuyor lan bu benimle nerdeydi o kadar sene!
-Haklısın be kardeşim ama sakin ol bak herkes toplandı buraya.
Kaan Soner'in bu sözü üzerine çevrede toplananları yeni fark etmiş gibi bir göz gezdirdi.Birara göz göze geldik ama kısa çaplıydı sonra gözlerini Soner'e dikti ve birden o çatık kaşları Soner'in haklı olduğunu belirtircesine tekrar eski halini aldı ve boğazını temizleyip yumuşak bir ses tonuyla "Sonra konuşacağız bunu ben sana haber veririm." dedi.
Kalabalıkta zaten o esnada dağılırken bende sınıfa geçmeyi planlıyordum ki tam o sırada birisi beni kolumdan tutup çekiştirdi.Tutan Eda'ydı.Herzamanın aksine sırıtmıyor endişeli gözüküyordu.Beni kantine götürdü ve köşedeki kaloriferin dibinde boş bir masaya oturduk.
-Gene geç kaldın Su neler oldu bir bilsen.
Sesinde ki endişe beni de korkutuyordu ama kayıtsız gözükmeye çalıştım.
-Kaan'ın sinirinden mi bahsediyorsun?
-Hayır,hayır.Aslında onu da tam olarak bilmiyorum ama Cenk'in o sinirde biraz payı var olabilir.
-Niye,ne alaka?
-Ohoo sen uyuyorsun hala.Senden 20 dk kadar önce Cenk geldi.
-Onu biliyorum zaten yolda biraz tartıştık gibi.
-Oha Cenk'le yolda tartıştınız mı?
-Evette sen şimdi bunu boşver anlat ne oldu?
-Cenk'in sınıfa bir girişi var.Gerçekten onu daha önce hiç böyle görmemiştim.Çantasını girişten sırasına attı ardından kollarını sıvayıp Kaan'ın üstüne yürüdü,Kaan'da ona yürüdü altta kalmaz tabii erkeklik gururu.Zor ayırdık.Cenk zaten sonra sınıftan hışımla çıktı koridora çıkıp ama ardından seslendim nafile.Fayda etmedi.
-Niye sinirli ki anlamıyorum.Çok gereksiz sinirleniyor bu aralar.
-Kızım Cenk diyorum böyle olmamıştı hiç.Bak en iyisi ne biliyor musun, sana gerçeği anlatacağım.Aslında kaç kez dedim ama sen beni her defasında susturdun.Bu sefer konuşacağım ve sende dinleyeceksin.
Böyle konuşurken suratını ciddi bir ifade kaplamıştı ve ben gerçekten iyidrn iyiye korkuyordum.Eda yani nasıl ciddi olabilir diye gülerken önceden şimdi bu ifadesi beni şaşırtmıştı.
-Cenk.Sana.Abayı.Yakmış.
Bunu söylerken ben ifadesizce onu dinliyordum ve o bilerek kelimelerin üzerinde teker teker duruyordu.
-Su,bunu anlamak hiç zor değil! Zaten kendiside belli ediyor bunu ve bilerek yapıyor.Artık o da bıktı seni sevdiğini anlamanı istiyor ama sen ya salaksın ya da anlamamış gibi davranıyorsun ki ben seni biliyorum Su.Salaksın.
Duyduklarım üzerimde adeta soğuk su etkisi bırakırken bir yandan Eda'ya hak veriyor diğer yandan da konuşmak istiyordum ama kelimeler boğazımda düğümleniyor ve sıkıştırıyordu.
-Su,gör artık bu gerçeği.Sırf sen anlamıyorsun diye bu çocuk acı çekiyor.Evet,sırf sen anlamıyorsun diye.
Kelimeleri aklımda analiz etmeye çalışıyor,ilkokula yeni başlamış bir çocuk gibi üstünde duruyordum.Gerçekten ayrıntılı olarak bir düşündümde o tavırları,o kızması ve ani ruh değişikliği.
Evet,evet o acı çekiyordu.
Ona bu acıyı ben çektiriyordum.Sırf,ben anlamıyorum diye.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALONE
DiversosO bakışlar. O sertlik içindeki şefkat. Seven yürek. Kırılmış yürek. Ve yaşadıklarımı özetleyen bir cümle. "En büyük aşklar,nefretle başlar."