I-II-III

371 31 122
                                    

I.

eren giydiği kıyafetlerden kurtuldu. çıplak kaldı, tamamen. bir nefes alırken ince bedenini sevdiğinin yatağına bıraktı. ne yapıyordu burada? ne için gelmişti? aldığı nefesi yavaşça bıraktı. ölmek için buradaydı, ölmek istiyordu.

gözleri yanına gitti. beni gördü orada. "hey, armin. merhaba. nasılsın? neden yapıyorsun bunu eren? ah... bir şey yaptığım yok ki. sadece yatıyordum. sadece yatmak? emin misin? bunu ben bile bilmiyorum. bugün kendimi öldürmeye karar verdim. neden? bilmem ki armin, belki de benden nefret ettiği için." susmuştum. gitmem için gözlerini kapattı eren. etraf iyice sessizleşirken gittiğimi düşündü.

eren boş ve temizdi. mesanesi, bağırsakları, burnu ve her tarafı boştu. temiz olduğu söylenemezdi, duşta neredeyse bir saat durmuştu fakat kimse zehirlenmiş kalbini ve çiğerlerini temizleyemezdi. uzuvları buruşmuştu ama yine de yumuşacıktı. soğuk bedeninde gezdi elleri. bir iç çekerken gözleri yanına bıraktığı falçataya geçti. temiz olsa da, bugün kirletecekti kendisini. bileklerini bordo kanlara bulayacak, yavaşça zevk veren taze acının kurumasını hissederken ruhu dünyadan göçecekti.

elleri usulca yastıklarda gezdi. kokusu kendisine sevdiği adamı hatırlatırken kafasını kaldırdı ve burnunu gömdü. burnundan derin bir nefes aldı, rahatlarken geri bedenini rahatlattı ve yattı. uzamış saçları sıvı gibi yayılmıştı yastığa.

acaba ölmezsem ne olur diye düşündü. beni bulursa sevdiğim adam. alır acaba kollarının arasına beni? benim gözlerim kapanmışken, tutar, gitme diye bağırır, ağlar mıydı arkamdan? bileklerimi hızlıca tutarken kanı önlemeye çalışır, elleri tir tir titrerken ambulansı aramaya çalışır mı?

hayal kuruyordu eren, aynen aylar öncesinde yaptığı gibi. artık umut bile edemiyordu, sadece hayal kuruyordu bunun hakkında. umudu kalmamıştı eren'den nefret eden gözleri görünce. iğrenerek çatılan kaşları da, yanağına çarpan yumruğu da.

içini çekerken yeniden gözleri komodine gitti. zarfları görmesi ile gözlerini kapattı. endişelenmemeleri için birkaç mektup yazmıştı ailesine, mikasa'ya, bana ve... tabii ki de jean'a. sevdiği, aşık olduğu adama. kan yanaklarına sıçrarken doğruldu ve zarfa doğru uzandı. gözleri hafifçe açılırken baş parmağı zarfın üstünde gezdi. kendisine ait el yazısı ile 'jean'a' yazıyordu.

zarfı kendisine yaklaştırırken yeniden gözlerini kapattı. dudaklarını öne çıkarırken minnacık bir öpücük kondurmuştu. gözleri dolarken yeniden komodine bıraktı zarfı. iç çekmeleri artarken parmak uçları dudağının üstünde gezdi. zarfa geri bakarken kıkırdadı. acaba nasıl şeyler saçmaladım mektupta? sonuçta her zaman bir şeyleri yazarak belirtmede kötü oldum. belki de jean bunları okurken çok kötü sinirlenecek dili kötü kullanmama.

gülümsemesi sönerken tavana baktı. elleri çıplak göğsünde buluştu, gözleri kapandı. bir nefes alırken ince bedenini yatağa iyice yasladı.

GÖZLERİNİN ÖNÜNDEKİ, FAKAT ASLA FARK EDİLMEYEN HASTALIK

eren yeniden homurdandı. parmağı yeni uzatmaya karar verdiği saçlarına dolanmıştı. bunu yapması kendisini rahatlatırken arkadaşına doğru baktı.

"bunu yapmak zorunda mıyım mikasa? kaç kere diyeceğim, anlamıyorum bir türlü!" sesini yükselterek gerilmiş kıza baktı. kalın sayılabilecek kaşlarını çatmış, yumruklarını sıkmıştı.

"biliyorsun eren, o sınavı geçmek istiyorsan çalışman gerek. ama senin anlaşılan çalışmaya hiç hevesin yok. senin için arkadaşımı ikna ettim diyorum eren! anlamıyor musun?" karşısındaki siyah saçlı kız da eren'e karşı sesini yükseltti.

the desire to die. jearen, jeankasaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin