13

2.9K 205 229
                                    

yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayınnn.👩🏻‍❤️‍💋‍👩🏻

Kırmızı ruju dudaklarıma iyice yedirdim, ve son kez aynadan yansımama baktım. Üzerimdeki siyah dar crop ve yırtık kot şortumla gayet iyi görünüyordum.

Beni bu şekilde beğenir miydi ki? Saçlarımı maşalayıp, makyajımı daha çekici mi yapmalıydım? Nasıl daha güzel olabilirdim?

Dudaklarımı beni beğenmeme ihtimaliyle istemsizce ısırdım. İçten içe kendisini her zaman fazlasıyla yetersiz, yeterince ilgi çekici olmayan birisi olarak görüyordum. Her defasında kendimi değiştiriyordum. Gerekli değişiklikler her ilişki için gerekliydi.

Tekrardan makyaj kutularımı karıştırıp, değişik bir şey bulmaya çalıştım. Hala karıştırırken çalan kapı ziliyle önce duraksayıp, daha sonra karıştırmaya devam ettim. Makyajım kapıdan önemliydi.

Hala kutuyu karıştırırken aklıma Taehyung'un geldiği dank etmesiyle kapıya doğru koştum. Kapıyı açarken son kez aynaya bakarak saçlarımı düzelttim.

"Hoş geldin." Kapıyı araladığımda görüş açıma giren gözleriyle direkten göz teması kurdum. Eli ensesinde dururken dudakları kıvrılmıştı. Kim Taehyung, kesinlikle utanıyordu. "Hoş mu geldim?"

Dudaklarımın arasından gülerken, o aynı tatlılığa devam ediyordu. "Evet, hoş geldin."

"Ben de hoş buldum." Kapıyı aralayıp, geçmesine izin verdim.

"Şey, nereye geçmeliyim?" Kalın dudaklarını dişlerinin arasında ezerlen sorduğu soruyla tereddütte düştüm. Oturma odasına mı, odama mı geçmeliydik? "Nereye geçmek istersin, Taehyung?" Topu ona yönelttiğimde afalladı ve etrafa bakınmaya başladı. "Oturabileceğimiz bir yere." Kaşlarımı kaldırıp, ona ciddi misin der gibi baktım. Masum ve anlamaz bakışlarıyla ciddi olduğunu idrak edip, onu salona doğru yönlendirdim.

Taehyung bana karşı fazla acemi davranıyordu. Yetersiz miydim?

"Jungkook nasıl oldu?" sorumla dudakları yukarıya doğru gerilmiş, burnundan gülmüştü. "Fazlasıyla iyi. Çiziği geçiyor." Alayına karşılık verirken istemsizce gözlerimi devirdim. O çocuk harika bir anımızı mahvetmişti. Hem de bir çizik yüzünden. "Beyin kanaması geçiriyor sanmıştım."

"Ben de çok korkmuştum." Aklıma dolan anlar ile kıkırdadım. "Bunun şaka olmasını dilerdim. Tanrı aşkına, bir çiziği nasıl bu kadar abartabildiniz?" Dudakları büzülürken omuzlarını silkti. "Her şey Lalisa yüzünden."

"Kolunu kaldırıp vurmamış bile. Eğer vursaydı, gerçekten beyin kanaması geçiriyor olurdu."

"Beni de çekiciyle dövmez, değil mi?" Elimdeki limonatayı önüne bırakırken yanına doğru eğildim. "Tch.." Başını bana doğru çevirip, süzmeye başladı. "İzin vermem."

"Mhm, vermez misin?" Islattığı dudaklarına bakmamak için yutkundum ve yanına yerleştirdim. "Vermem, Kim Taehyung. "

Kaşlarını 'öyle mi' dercesine kaldırıp, merak ve heyecanla sordu. "Neden peki?"

Kim Taehyung, kesinlikle ilgiyi seviyordu. Ayrıca çok duygusaldı.

"Çünkü.." bacaklarımı üst üste atıp, limonatamdan bir yudum aldım. Dudaklarıma bulaşan limonatayı yalayıp, tekrardan gözlerimizi birleştirdim. "yakınımda olmasını istediğim birisine zarar gelmesini istemem. Senin için yeterli mi?"

Başını olumlu anlamda sallayıp, dilini dudağının içinde gezdirdi. Gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu, sanki kızarmış gibiydi. Yoğun gözleri tekrardan gözlerimi bulurken hiç beklemediğim bir şekilde yakınlaşıp, sordu. "Ne kadar yakınında olmamı istersin?"

Ben de onun gibi yakınlaşırken, elimi koltuğun üzerindeki elinin üstüne yerleştirdim. "Bilmem, karar veremiyorum."

Anlayışla başını sallayıp, biraz daha yakınlaştı. "Bu kadar yakın olmam seni rahatsız ediyor mu?"

Alt dudağımı dişlerimin arasında ezerken bir anlığına bakışları kaydı ancak hemen topladı. Başımı olumsuz anlamda sallamakla yetinip sonraki hamlesini bekledim. "Ne kadar yakınına girebilirim, Kim Jennie?"

"Bir sınırım yok, Taehyung. Hala istediğimi verebilmiş değilsin." Dudaklarımı ıslatıp, koltukta kayarak ona daha çok yaklaştım. Burunlarımız arasında milimler kalmıştı. "Bu yüzden istediğimi ben alacağım." Sıcak fısıltımla bakışları dudaklarıma kaydı. Burunlarımız arasındaki mesafeyi yok edip, birbirine sürttüm. Gözleri kapandığında dudaklarımızı birbirine değdirdim, ve fısıltıma devam ettim. "İzin veriyor musun?" Dudaklarına verdiğim nefesle titredi, bir eli belime yerleşirken dudaklarımızı büyük bir açlıkla birleştirdi.

Benim aksime duyguyla kavrıyordu dudaklarımı. Canımı acıtmayacak bir yoğunluğu vardı. Arada nefes almak için dudaklarını, dudaklarımı emerek geri çekiyor, dilini gezdiriyordu. Belimdeki eli asla aşağıya inmiyor, belimde yuvarlak çiziyor, okşuyordu. Onun yerine işi ben ilerletmek istedim. Tekrardan dudaklarımızı birleştirdiğinde belime sarılı olan kolundan destek alıp, kucağına yerleştim. Diğer elini de belime koyduğunda onu kalçama indirdim.

Öpüşmenin hızını arttırırken bana ayak uyduruyor, istediğim şekilde karşılık veriyordu. Dudaklarımı emerek geri çekildiğimde alınlarımızı birbirine yaslayıp, dudak kenarını öptüm. Boynuna doğru sulu öpücüklerle inerken bir elimi yanağına yaslayıp, kafasını yukarı kaldırdım. Dudaklarım arasına etini sıkıştırıyor, emiyor, ısırıyordum.

Nedensizce onda izimi bırakmak, kimsenin yanına yaklaşmamasını istiyordum.

Dudaklarım boynundan aşağıya inerken ellerim tişörtünün uçlarına gitmiş kaldırmak için uğraşmıştım. Ancak Taehyung bana engel olmuştu. Afallayıp, gözlerine baktığımda içinde hayal kırıklığı gördüm. Kaşlarım istemsizce çatılırken sordum. "Sorun ne?"

"Jennie.." Kalçamdaki elini tekrardan belime yerleştirirken, diğer elini yanağıma koydu ve okşadı "seninle böyle bir an yaşamak istemiyorum. Böylesine özensiz bir an yaşamak istemiyorum."

Anlamayarak ona bakarken, sinirlenmeye başlıyordum. "Dalga mı geçiyorsun, Taehyung? Özensizden kastın ne?" Derin bir nefes alıp, alınlarımızı birbirine yasladı. "Duygusuz."

Dudaklarım arasından alaylı bir gülümseme kaçarken kalkmaya çalıştım, ancak belindeki eliyle buna engel oldu. "Yaptığın makyajdan, özenle giydiğimiz kıyafetlerden bahsetmiyorum, Jennie. Ben sana tüm duygularımı vermek istiyorum, basit ergenlik hormonlarıyla bir şeyler yaşamak istemiyorum. Seni gerçekten hissetmek, kalbimi açmak istiyorum. Bedenen değil de ruhen 'bir' olmak istiyorum."

"Tanrım, ne sikim saçmalıyorsun? Bırak beni."

"Sana kendinin ne kadar güzel olduğunu hissettirmek istiyorum, basit bir şekilde hayatına dokunup, çıkmak istemiyorum." Dedikleri şeyler içine işliyor, dokunuyordu. Yine de bu öfkemin önüne geçemezdi. Aramızda duygusal bir ilişki olmadığını ne yapacağımızı bilerek buraya gelmişti. Şimdi böyle davranamazdı. "Daha önce birlikte olduğun insanları bilmesem, inanacağım sana." Alayla kurduğum cümleyle yutkunmuş, gözlerini kırpmıştı. "Ama 'bir' olmak istediğim kişi sensin. İkimizinde daha önceden ilişkileri oldu, şu an bu yaptığım çok acemice geliyor, biliyorum. Ama hayatına bu şekilde girip, çıkmak istemiyorum. Sana hissetmeyi öğretmek istiyorum, seni sevmeyi istiyorum. Ve bu basit bir şekilde değil." İçten içe titrerken, ne yapacağımı bilemiyordum. Dediği şeyler benden o kadar uzak, kulağa imkansız geliyordu ki. Birisiyle duygusal şeyler yaşayabilecek bir insan değildim, içten içe fazla yetersizdim.

Derin nefesimi dudaklarının arasına verip, ona bulaşan kırmızı rujumu sildim ve kendimden emin bir şekilde konuştum.

"Burdan defolup, git Taehyung. Sevilmeye muhtaç olan sadece sensin."

slmmmm

cokkkk mutsuzum cokkk cokk ben mutsuz oldugum icin onlar da aci cekecek bu arada 4k olmusuz okudugunuz icin cok tesekkür ederim istediginiz bi sey varsa yazabilirsiniz

bi de @vantedicaprio 'nun taennie kurgusu cok güzel mutlaka okuyunnn ins etiket olmustur

sizi seviyorum bay 👩🏻‍❤️‍💋‍👩🏻👩🏻‍❤️‍💋‍👩🏻

youth love | taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin