korkunç bir gün. (eklemeler yapılmıştır)

765 101 83
                                    

bölüme geçmeden önce sizden bir ricam olacak, lütfen okuyorsanız oy verip yorum yapar mısınız ?? çoğunlukla sadece okuyup geçiyorlar. yorum yaparsanız çok sevinirim <33
şimdi, iyi okumalarr !!

[bölüm 3]


tartışmalarının üstünden bir-iki hafta geçmişti. dışarıdan bakılacak olursa, yuuei'de her şey yolundaydı fakat eğer katsuki veya izuku'nun gözünden bakacak olursanız çoğu şey artık eskisi gibi değildi.

o günden sonra katsuki suskunlaşmaya, izuku ise yavaş yavaş sınıf arkadaşlarıyla ilişkisini azaltmaya başlamıştı. öğlen aralarında kimse farketmeden ortadan kayboluyor, veya okul çıkışlarında herkesten önce odasına giriyor ve ertesi sabaha kadar çıkmıyordu. arkadaşları onun hakkında endişeleniyordu fakat içlerinden hiç kimse neler olduğu hakkında en ufak bir fikre bile sahip değildi.

sıradan bir pazartesi sabahıydı, herkes sınıfta sıralarında oturmuş bay aizawa'nın gelmesini bekliyordu. her şey tamamen normal görünüyordu fakat yeşilli çocuk, her zaman olduğunun aksine orada değildi. okula geç gelecek veya hiç gelmeyecek bir tip değildi ama artık ne olduysa o gün, okula gelmemişti. sırasında sessiz bir şekilde oturan sarışının gözleri, sınıfın içinde endişeyle oradan oraya koşturan ochako'ya takıldı. sessizce onun neden deli gibi koşturduğunu anlamaya çalışırken kahverengi saçlı kız hızla sarışının yanına geldi.

"bakugo-kun, deku-kun'u gördün mü ? normalde geç kalmazdı, ama ilk derse 5 dakikadan az kaldı ve onu bulamıyorum."

okula geldiğinden beri dikkati dağınık olan genç hışımla arkasına döndü, izuku'nun sırası boştu. kafasını yavaşça önüne döndürdü ve "hayır" anlamında salladı. genç kızın gözlerinde kalan son umut ışıltıları da sönmüştü. kafasını önüne eğdi ve sessizce sırasına doğru yürüdü, tam oturduğu sırada sınıfa öğretmenleri girmişti. her ne kadar derse tamamen odaklanamasa da, elinden geldiğince dinlemeye çalışıyordu. sınavları yaklaşıyordu ve bu sınavlar önemli sınavlardı.

ilk dersin sonuna yaklaşmışlardı, katsuki her ne kadar pür dikkat dinlemeye çalışsa da aklına sürekli izuku geliyordu. dersin bittiğini haber veren zille daldığı düşüncelerden çıktı. günün geri kalanı -öğle arasına kadar- neredeyse aynı geçmişti. öğle arasında kafeteryada otururken, sınıfta endişelenen tek kişinin uraraka olmadığını anlamıştı genç oğlan. öğle arası bittiğinde tekrar sınıfa dönmüşlerdi.

son birkaç ders de çabucak geçmişti, herkes yurtlarına geri dönüyordu. katsuki, diğer günlerden biraz daha fazla stresliydi. yurda giden yolda herkesin biraz gerisinde kalmıştı, yavaş yürüyor ve çevresinde olup bitene hiçbir şekilde dikkatini vermiyordu. aklı dolu olduğundan, bugün derslerinde tam performans gösterememişti. bunu farkeden aizawa, onu biraz daha fazla çalıştırmıştı bu yüzden fazlaca yorgundu.

aklında hemen odasına gidip kendini soğuk bir duşun altına atmak vardı fakat ayakları ona ihanet etmiş, ve anlamadığı bir şekilde onu izuku'nun odasının önüne getirmişti. aklı bir an karışsa da kendini toparlamıştı. vücudu istemsizce, bütün gün aklını meşgul eden gencin odasının kapısına atmıştı kendini.

elini yavaşça havaya kaldırdı, kapıyı tıklatıp tıklatmamak konusunda kararsızdı. zihnine bin bir tane farklı düşünce geliyordu. en sonunda kapıyı tıklatacak cesareti kendinde bulmuştu, sadece okula neden gelmediğini soracak ve ardından umursamaz tavrını takınıp odasına gidecekti. derin bir nefes aldı ve kapıya tıklattı. ama içeriden herhangi bir ses gelmedi. 'belki duymamıştır.' diye geçirdi içinden, ve bir kere daha tıklattı kapıyı.

atychiphobia. | bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin