"potter"
"draco"
"hoşgeldin potter"
"hoş buldum"
"hiç konuşmadan sarılalım mı önce?"
"ya- yaraların acı- acımaz mı?"
"acımaz"
harry yavaşça sardı draconun bedenini, draco da harry'e sardı kollarını, hiç konuşmadan dakikalarca öyle durdular, ikiside omuzlarında hissettiği ıslaklıkla birbirlerine baktı.
" ağlama draco lütfen"
" sende ağlıyorsun harry"
"senden ayrılmak istemiyorum, hem daha sevgili olmadık bile"
" sevgili mi?"
" evet draco sevgili"
" babam ikimizide öldürür harry"
" baban beni öldüremez! kaçarız burdan bebeğim"
" nereye?"
" nereye istersen."
" bu imkansız harry"
" bedenim ve ruhum seni istiyorken, sikerim imkansızı!"
"harry gerçekten beni bu cehennemden kurtarabilir misin"
" ben sen diye bir şey yok draco biz varız, bizi kurtaracağım söz veriyorum"
" öpüşelim mi harry şuan bunu çok istiyorum"
" bana sormana gerek yok güzelim dudaklarım sonsuza dek senin güzel dudaklarının olacak"
" ben utanırım harry, sen öper misin"
" utanmanı yerim senin"
Harry heyecandan titreyen dudaklarını Draconun istekle bekleyen dudaklarına değdirdi, draconun utancı o saniye sona erdi ve kollarını harry'nin boynuna sardı, harry yıllarca bu anı beklemiş gibiydi Dracoyu kucağına aldı ve dudakları kanayana kadar öpüştüler, gerçekten dudakları kanayana kadar.
" Harry bu anı bozmak istemiyorum ama yara olmayan bir dudaklarım kalmıştı"
" draco biz n-ne yapacağız diğerleri görünce ne diyeceğiz"
" sen istediğini de harry, ben sevdiğim çocuk ile öpüştüm diyeceğim"