vaziyetimi anlatamam, 9

1.1K 192 228
                                    

Soğuk gecenin en içten yakan tarafı, düşüncelerinin esiri olmaktı. Sigarası elinin içinde, bitmeye yüz tutmuş kısmı parmak uçlarında sızı olarak kalırken, derin bir nefes aldı. O malikânenin tam önünde dururken, sevdiğinin camını gözleriyle keserken, canından can gidiyordu.

Seokjin, tam şu an içeri girip, taehyung'un elinden tutmak ve onu ordan çıkarmak istiyordu. Aylardır canı yanıyor, beyni patlayacak kıvama geliyordu düşünmekten. Yine de kıyamıyordu güz güzeline, gözünden bir damla yaş düşse, ölürdü oracıkta. Soğuk iyice içine işlediğinde daha fazla vakit kaybetmek istemedi.

Hemen yavrucağını kolları arasına almak, boynunda hayat sürmek istiyordu. İçeri ufak adımlarla ilerlediğinde midesinin bulanmasına engel olmaya çalışıyordu çünkü, heyecandan bedeni titriyor, soğuk terler atıyordu. Koskoca adam olmuştu ama, bir adamın varlığı bile dağılmasına yetmişti.

Nasıl dağılmasındı? Cenneti, tam karşısındaki odadayken, dağılmamak imkansızdı. Boynunda duran maskesini yüzüne iyice yerleştirdi. Şapkasını yüzüne doğru eğdi ve derin bir nefes aldı. Yutkunmaktan boğazı iyice ağırmaya başlamıştı, önündeki kapının kulpunu indirmeden önce kapıyı birkaç kez tıklattı.

Ondan izin alacaktı.

Taehyung'un içeri gelmesini söyleyen o meleksi sesini duyduğu an, alnını kapıya yasladı hafifçe, yapacak gücü yoktu, içeri girecek gücü yoktu ama dayanamadı. Hafifçe kapıyı araladıktan sonra kendisine bakan sevdiğiyle göz göze gelemeden kapıya yüzünü döndü, sırtını taehyung'a dönmüştü.

Dayanamıyordu, öpecek gibiydi.

Bu odada onunla kalmak istemiyordu, taehyung'a bu odada güzel şeyler yaşatmak içinden gelmiyordu, burası onun ölümüne şahit olmuş, onun kabuslarının tek adresiydi. Yine de yapacak en ufak bir şeyi yoktu, keşke evinde olabilselerdi, evinde olup onu sıcacık yatağına alabilseydi, mutlu edebilseydi keşke.

Daha fazla buz rengi kapıyla bakışmak istemedi, arkasını döndüğü an taehyung'u orda görememek anlık bir korku salsa bile içine, gözü yanındaki yatağa kaydığında dudakları kıvrıldı hafifçe, çok azıcık. Arkasını dönmüş, ellerini kafasının altına koymuş, uyumak için kendisini bekliyordu.

Seokjin deliriyordu, yatakta ufacık kalmış bedeni çıldırmasına neden oluyordu. Üzerindeki ceketi çıkardı, yavaşça taehyung'un arkasına geçip, sırtını uzunca izledi. Güzel sevgilisinin sırtından bile anlıyordu zorla nefes aldığını. "Seni sevmeye geldim," sesi oldukça kısıktı ama taehyung'un duyduğuna emindi.

Birkaç saniye sonra tekrar bir şey diyeceği vakit hiç beklemediği bir şey olmuştu, taehyung bedenini yavaşça seokjin'in yanına yaklaştırdı. Kendisi için açılan alana yavaşça süzüldü, sırtını tam göğsüne bıraktı, sıcacık olan o hissi tadarken seokjin'in arsız kalbinin tekmelerini tam kaburgalarında hissediyordu.

Tam olarak ne yaptığını kendisi bile bilemiyordu, ölüm gibiydi ama yaşatıyor oluşu aklını yitirmesine neden oluyordu. "Kolumu beline sarabilir miyim? Birazcık daha sana yaklaşıp, ensende soluklanabilir miyim?" Taehyung'un kalbindeki o ince sızı gözlerine ulaştığında tam da seokjin'in dediği gibi dudaklarını hafifçe ısırmıştı.

"Olur, yani tabii olur" çekingen sesinin sebebi; ilk defa biri ona dokunurken izin alıyordu, ilk defa biri çok nahif, sakin, sessiz yaklaşıyordu kendisine. Ayakları buz tutmuştu, hatta kalbinin titrediğini, belki birazdan kalp krizi geçirebileceğine inanıyordu. Bunlar onun için oldukça fazlaydı.

Seokjin yavaşça burnunu çocuğun ense saçlarına bastırdı, mis gibi beyaz gülün kokusu doluyordu kıyılarına. Kolunu oldukça nazik, canını yakmadan beline sarıp, içine sokarcasına çekti göğsüne doğru. "Düşündükçe tebessümüm eksik olmayacak yüzümden, sessizce bu anı hatırlayıp, kalbinin o tatlı kıkırtılarıyla uyuyabileceğim."

Beyaz skandal ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin