Yine aynı okul günüydü ve her zamanki gibi eylül yine benim kıyafetlerimi giymişti " EYLÜÜÜL BENİM CROPUM NERDEEEE!!!" her sabah kıyafetler için yaptığımız kavgalar rutin haline gelmişti "ne çığırıyorsun be pantolonumla uyumluydu bence ödünç aldım" ne der gibi baktım " ödünç almıyorsun çalıyorsun bildiğin bir sürü kıyafetin var ama hala benimkileri giyiyorsun" omuz silkip yanımdan odasına gitti , geç kalmamak için hızlıca dolaptan bi tişört alıp giydim ve kahvaltıya indim kahvaltımızı yaptıktan sonra eylül'le okul için yola çıktık okul ile evimiz arasında 10 dakika vardı o yüzden yürüyerek gidiyoduk yürümek iyiydi
Bizim karşı apartmanımızda ada oturuyordu en yakın arkadaşımız bir de Burak Meriç doruk vardı biz çoçukluk arkadaşıydık hep beraber takılırdık biraz bekledikten sonra ada ve bizimkiler geldi okula doğru gitmeye başladık
okula vardığımızda
Dersin başlamasına 5 dakika kalmıştı hemen sınıfımıza gittik eylül'le aynı bölümü okuyoduk evde gördüğüm yetmezmiş gibi sınıfta görüyodum hatta yanımda oturuyodu!
Aman ne güzel!
Ama olsun her ne kadar kavga etsekte seviyodum.
İlk dersimiz matematikti bu matematiği ilk derse koyan ne içmişti acaba sabah sabah kafamı si- ütülecektiBiraz bekledikten sonra içeri Murat hoca girdi Murat hocasında gideri vardı ama büyüktü 30 yaşında falan ama bu matematiği sevmem için bahane değil
"Evet çoçuklar yakında yazılılar başlıyacak be konularımız bitti şimdi serbest bırakıyorum test çözün çıt çıkmasın"
Herkesten onaylayan mırıltılar döküldü ve önüne döndü
"Kız deren pişt" arkamdan kalemle dürtükleyen tabiki kimdi Meriç ti hiç şaşmaz
"Ne"
"Güzelim bana kopya vercen dimi lan "
"Siktir git Meriç sanki ben yapabiliyorum en yüksek notum 55 git doruktan istesene ama götün yemiyo dimi lqsmöqöa"
"Püüüü arkadaşlık bitmiş haysiyet şeref bitmiş bi kopya istedik cenazemizi kaldırmadığın kaldı"
"Olur olur onu da yaparız öwmdmwmdlw"
Önüme dönüp "sözde test çözmeğe başladım teste bakıp hayal kuruyordum bunu yapmayan yoktur bence"Ohhh be sonunda zil çaldı yoruldum"
"Ulan ibne neye yoruldun testin kapağını açtığın yok" doruk burağın kafasına bir tane geçirdi sonra
"Acıdı be abicim ne yapayım bana göre değil bunlar hem ben Amerika da bok olmaya razıyım yok mu onun okulu falan staja gidiyim"
Eylül testini bırakıp bize döndü "Heee var Burak bunu git Gülay teyzeye söylesene de ağzına vursun terlikle"
Burağın korkuyla gözleri açıldı "aman aman Allah korusun acısı 1 hafta geçmiyor geçen gün götüme attı oturmadım sonra gelmiş oğluşum diyo"
Hepimiz önümüze döndük birazdan zil çalardı zaten"Deren hadi kalk kantine inelim"
"Eylül bırak uykum var diyorum kantin diyosun sabah sabah bu enerjiyi nerenden alıyorsun anlamıyorum ki götünde kurt var mübarek"
Eylül cıklayarak koluma asıldı
"Seni terbiyesiz havuç ceza olarak benimle kantine gelmek zorundasn"
"Allah İÇİN Eylül sabah sabah ne bok yiyeceksin kantinde söyle hoşuma giderse ben de yiyim"
"Ay şuna bak yemediği bok kalmadı sanki kalk kız valla anneme her cumartesi adaya ders çalışmaya gidiyorum diyip parkta basket oynayan egeleri ağzının suyunu akıta akıta izlediğini söylerim"
NEĞĞĞ
" ah canım benim sen beni yanlış anladın hadi gidelim kantine ahhh bebeğim yürü"
Zafer gülümsemesini takıp bi koluna beni bi koluna adayı alıp merdivenlerden inmeye başladık.Doruk Burak Meriç ada Eylül ben kantinde bir masada oturmuş sohbet ediyorduk
Adanın beni dürtmesiyle ona döndüm
"Deren bak seninki geliyor"
Arkamı dönmemle onu gördüm 1 yıldır aşık olduğum çoçuğu 10. Sınıfta kafama basket atmasıyla tanıştık
*FLASHBACK*
Kantinden çıkmış bahçede yürüyordum sonra bir ses duydum "deren dikkat et" ama kafamı çevirmeme kalmadan basketbol topunu kafama yemiştim
"Ahhhhhhh"
"İyimisin güzelim pişt bana bak"
Doruk Burak Meriç hepsi başıma toplanmıştı
Sonra o geldi
"Küçük kız iyi misin"
Kafamı kaldırıp ona baktım gözleri çok güzeldi ama 4 gözü vardır hasssiktir dünyayı uzaylılar basmış
"Meriç bunun neden 4 gözü var"
Meriç şaşkınlıkla kafasını çoçuğa çevirdi
"Kanka çoçuğun 4 gözü yok senin beyninin 4 lobu vardı ama maalesef 1 tanesini kaybettik"
Doruk kafasına vurdu "salak salak konuşma kıza top çarpmış hala zevzekliğin peşindesin amk"
Sonra Ege elini uzattı tuttum kalktım ama başım döndü kucağına alıp revire götürdü...."
*FLASHBACK SON*anıların aklıma gelmesiyle gülümsedim
" ay geldiler buna galiba kendi kendine garip garip gülüyo hayır ailemizde de şizofrenlik yokki kesin üvey"
Eylül yine konuşuyordu
Burak bana dönüp "kanka açılsan mı uzaktan izlemek zor olmuyor mu" haklıydı ama açıklamazdım "kanka etrafında onca güzel kız var dönüpte bakmaz"
Eylül hemen ortaya atladı " pardon güzel kız mı ikizimsin diye söylemiyorum bu okulda senden güzel kız görmedim o salak seni anca rüyasında görür"
Zil çaldı ve sınıfımıza geri çıktık morelim bozulmuştu yine
"Kız Eylül ders ne" Meriç ve kalemi bu sefer beni değil eylülü dürtüyordu
"Meriç biraz daha beni dürtmeye devam edersen o kalem elinde değil başka tarafında olacak"
Meriç elimi geri çekti "ya siz iki kardeş ne yabani olmaya başladınız ponçik kalbimi çıtırt ediyorsunuz hep"
Doruk gelip ön sıramıza oturmuştu "yine bu zevzek ne konuşuyo bilmiyorum ama bu akşam bizim kafede karaoke varmış gidek mi bayadır uzay kafeye gitmiyoruz"
Herkesten olumlu cevap gelince akşam İÇİN sözleşmiş olduk..Dersler bitmiş okuldan çıkıyorduk
"Biz gidelim akşam saat 8 gibi buluşuruz öptüm sizi bebeklerim" çantamı alıp eylülü beklemeye başladım
"Nerdesin kız sen ağaç oldum burda"
"İşim vardı ölmezsin hadi yürü"
Te allahım ya !
"Eylül sabahtan beri eşşek gibi sırıtıyorsun açıkta biryerim mi var hayırdır"
"Ha kim ben mi yo canım ne sırıtması"
"Yok ebem senin kafa uçmuş neyse yürü eve""DEREEN BEN NE GİYECEĞİM"
"BAĞIRMA YANIMA GEL"
"Üstüm olmuş mu"
yakışmıştı maşallah güzel kızdı kardeşim
"Olmuş olmuş şimdi sana iki elbise göstericem bu mu bu mu"
"Immmmm kırmızı olsun içimden geldi"
"Tamam o zaman beyazı giyecem çıkabilirsin bebek"
"Salak"
"BENDE SENİ SEVİYORUM EYLÜL"Deren'in giydiği
Eylül'ün giydiği