Sabah uyanıp gece daha erken yatmadığım için ,eğlence aracımdır. Herneyse. Öyle böyle uyanmak zorundaydım. Dişlerimi aleleacele fırçalıyıp,bir yandan da İrem'e "Gelsene Beraber Kahvaltı yapalım :) " diye mesaj atmaya çalışıyordum. Ne giysem diye düşünürken kapı çalındı. İrem neden bu kadar geciktin diyicekken Kapıda İrem'in olmadığını farkettim . Kapıda gümüş kalem vardı. Ve üstünde de sayılar ve rakamlar. Kalemi incelerken Ayak sesleri duydum ama git gide uzaklaşıyordu. O'nu çağırmak istedim ama karların ve sislerin içinde kaybolup gitmişti bile. Ördekli pijamalarımla komik görünüyordum. Kendime aynadan bakarken, işlerimi göz ardı ettiğimi farkettim. Hızlıca üstümü giyinip İrem'le kahvaltımız için çikolatalı süt çıkardım. Biliyorum, 20 yaşımdayım ama hala çikolatalı süte ikimizde bayılıyoruz . Annem uyanmasına 10 dk varken İroşum geldi . Kahvaltımızı edip yola koyulduk. İrem "Eee bügün kimlerdeyiz?"dedi "Bilmem sanırım Damla'lardayız. " diye karşılık verdim. Okula vardık. Kel kabak olan Biyoloji Hoca'mız dersi milim milim yavas yavas anlatmaya başladı.Sıkıntıdan patlarken, gümüş kalemi düşünüyordum. Acaba kim ve niçin o kalemi bırakmıştı? Doğrusu çok hoş bir kalemdi ama. Bundan dolayı halimden rahatsız değildim. O sırada okulun popi kızı yani Cansu mesaj attı . (Aynı sınıftaydık ama bence gerikafalının tekiydi.) "Bugün toplanacağınızı duydum bende geliyim mi ? " diye mesaj atmıştı. İçimden geri kafalılar giremez tabelası asmalıyız diye düşündüm. "Hayır mesaj atma başımın belası -_- " yazdım. Ama bu mesajım şeytanlığını harakete geçirmişti...
