Edip Cansever

33 5 0
                                    

"Dönelim


Dönelim

Döndürsün bizi

Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi

Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan

Ve akılda kalan bir yokuştan

Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından

Ve çocukluktan

Dönelim

Dönelim mi biz

Gençlikten, oralardan

Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan

Dönelim mi acıya

Acıya, büyük acıya

Ve soralım mı acaba

Ey büyük yalnızlık insansan eğer

Bir kaya

Dalgalar yalarken onu

O bakarken kaskatı kalabalıklara

Ah, kalbin bulut bulut akan sesi.

Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey

Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı

Kedilerden örülmüş birsemte

Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi

Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri

Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan

Her şeyin, ama herşeyin çok dıştan farkedildiği

Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği

Belki de genç bir şairden ödünç laınan.

Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey

Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola

Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki

Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda

Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi

Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına

Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına

Azıcık vakit kalmış

Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar

Gövdenin yazgıya başkaldırması mı

Ruhi Beyin

Başkaldırması mı yoksa

Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı

Vaktinde anlamanın sevinci mi

Ya da biraz geç kalmanın

O gereksiz tedirginliği mi

Hangisi

Ama belli ki sonundayız her şeyin

En sonunda."

Geçmiş Zaman ElçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin