Hastane

84 12 3
                                    

HATIRLATMA

~"Bende o da arkadaşın. Ona sarılığın gibi bana da sarıl. Ona baktığın gibi bana da bak. Sadece arkadaşın ben olayım. Tek ben. Kim Bilir belki de daha iyi anlaşırız.
Seni daha iyi tanırım. Neden bana bu şansı vermiyorsun ki. :("

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kerem Deniz ve ben öylece merdivenlerde oturmuş bekliyorduk. Kimi ve neyi tam olarak bende bilmiyorum. Ama Keremin benden bir cevap beklemesini ve Denizin zaman geçtikçe artan sinirini anlıyordum. En sonunda cevap vermem gerektiğine karar verdim.

*"Kerem bu konuyu seninle sonra konuşuruz. Ve ayrıca Denizle olan ilişkime sakın bir daha karışma. O benim arkadaşım, dostum, abim gibidir. Sen nasıl böyle bir şey düşünürsün.?"

Keremin yüzünde alaylı bir ifade belirdi.

~"Belli yani baya yakınsınız. Toprak o çocuk seni arkadaşı olarak görmüyor neden anlamıyorsun.?"

Deniz iyice sinirlenmeye başlamıştı. Onu bu ortamdan çıkarmalıydım. Yoksa daha kötü şeyler olacaktı. Ve bu hiç hoş karşılanmazdı.

*"Bu kadar yeter. İyice saçmalamaya başladın. Hadi gel çıkalım burdan Deniz."

Denize baktığımda gözlerini Kereme dikmiş her an üstüne atlayacak gibi bir hali vardı. Hemen Denizi kolundan tutup özel yerimizden çıkardım. En iyisi dışarı çıkıp bütün olanları Denize anlatmaktı. Onu ilk olarak hastanenin dışına çıkardım. Boş bir bank buldum ve aramızda boşluk kalacak şekilde Denizin yanına oturdum. Keremin bahsettiği şey saçmalıktan ibaretti. Deniz ve Ben. İmkansız.

"Neler oluyor Toprak ? O kendini bilmez çocuk da kim ? Senden ne istiyor ?"

Deniz soruları ard arda sormaya devam ederken ben nerden başlayacağımı düşünüyordum. Ve en baştan, uzunca anlatamaya karar verdim. Ben anlattıkça Deniz sinirleniyor, yumruklarını sıkıyordu. Hepsini anlatıp bitirdiğimde derin bir nefes verdim. Deniz ise hala bir şeyler düşünüyordu.

"Bunu yapmak zorunda değilsin. Toprak bak ben onunla konuşurum. Başka biriyle arkadaşlık kurar. Seninle uğraşmaktan vazgeçer. "

*"Ah hayır,tabiki de. Bunu istemiyorum. Keremle bende arkadaş olmak istiyorum. İlerde neler olur bilmiyorum. Bak Melihi hala unutamadım ve onu seviyorum. Kim Bilir belki de  Kerem Melihi unutmamı sağlar. Keremi sevmeye çalışacağım."

Söylediklerim bir bakıma doğruydu. Keremle arkadaş olmak istediğim dışında tabi..

"Hep o Melih piçi yüzünden. Seni ne hale getirdiğine bak.  Kaç gün oldu Toprak.!! O yok gitti. Anladın mi beni?? Bitti. Unut onu. Eğer illaki onu unutmak için birine bağlanman gerekiyorsa beni sev, bana bağlan. Ben seni hiçbir zaman bırakmam. İhanet etmem. Her zaman yanında olurum. Bunu yapma Toprak. Kaldıramam."

Deniz konuşmasını bitirdiğinde sol gözünden bir damla yaş süzüldü. Yaşlı gözlerle benden cevap bekledi ama ben konuşmadım. Konuşamadım. Onu sevemezdim. İstesem bile olmazdı. Bu istediği şey çok fazlaydı. Sessizce yanından uzaklaştım. Kimseyi görmek istemiyordum. Yalnız kalıp düşünmek ve Melihi unutmak istiyordum. Mutfağa gittiğimde yine olduğu gibi kimse yoktu. Fayanslar soğuktu. Yavaşça yere oturdum. Ve ne zamandır özgür bırakmak istediğim göz yaşlarımı serbest bıraktım. Kadınlar ağlayarak zehirlerini kusarlar. Eğer ağlamayıp susarlarsa içlerinde bir volkan oluştururlar. Her gün usul usul yanan hiçkimsenin yerini bilmediği bir volkana dönüşürler. Günü gelince patlamasını da bilirler ama çevrelerine verdikleri zarar kendilerinde olan rahatlamadan daha fazladır. Kimseyi kırmak istemedikleri için hep kendilerine zarar verirler. Bu  çoğu kadında böyle olmuştur. Bende olduğu gibi. Ağlayarak içimi boşaltıp rahatladığımı hissettiğimde ayağa kalktım. Saate baktığımda öğlen arasında olduğumuzu fark ettim. Karnım aç değildi ama eğer yemezsem Mervegil bir şeylerden şüphelenirlerdi. Direk yemekhaneye doğru yürüdüm. Sırada beklerken Deniz de geldi. Yemeğimi alıp içeriye geçtim. Etrafıma bakındığımda Merve İrem ve Yaseminin yemeklerini çoktan yemiş ve burayı terk etmiş olduğunu anladım. Boş bir masanın varlığıyla oraya doğru yürüdüm. Yemeğimi yerken Deniz içeriye  geldi. Kendine boş bir yer arıyordu. Gözleri en son benim masamda durdu. Gelmek ve gelmemek arasında kararsız kaldı. Ve en sonunda cesaretini toplayıp karşıma oturdu. Kesinlikle bugün kimseyle konuşmak istemiyordum. Çorbamdan bir iki kaşık daha alıp kalktım. Servise geldiğimde bizim ekip aynı yerinde oturuyordu. Geldiğimi ilk fark eden İrem oldu.

Kim bilirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin