8 | Çakılmak

1.7K 112 41
                                    


Playlist: Sasha Sloan -Dancing With Your Ghost

8. Bölüm: Çakılmak

Büyük salonun kapısından geçeceğim sırada bileğime dolanan parmaklarla gözlerimi gözlerine çevirmek zorunda kalmıştım. İçerisi kalabalıktı ve müzik sesi buradan bile duyuluyordu; bileğimdeki parmaklar yavaş yavaş parmaklarıma inerken avcumun içinde onun tenini hissettim. O an, tenini tenime dikmek isteyecek kadar hastalıklı bir düşünceye sahip olduğumu söylesem beni muhtemelen bir hastaneye kapatırlardı. Ama doğruydu. Sıcak teni tenime değdiğinde kendimi her defasında yeniden o peri masalında buluyordum.  

Büyük kapıyı geçip içeriye girmek için adımladığımızda bir kaç kişinin bakışlarının odağı olduğumuzu biliyordum. Başımı çevirmesem bile bunu hissedebiliyordum.

Avcumdaki parmaklar çekildiğinde kendimi boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim fakat o boşlukta savrulmadan yakalanmam uzun sürmedi. O parmaklar, bel çukuruma dolandığında zaman yeniden gerçekliğini yitirdi. Ben orada dondum; o, bizi gitmemiz gereken yere götürdü.

"Benimle dans eder misiniz, genç bayan?" 

Tek isteğim, o geceyi sonsuza dek yaşamaktı. O gecede hapsolmak. Ama başaramadım. Belimdeki parmaklarını sıkıştıran adamla gerçekliğe döndüm. Ben kendimi o geceye hapsetmek isterken farkında olmadan onu sevmediği bir kadınla aynı evi paylaşmaya mecbur bırakmıştım.

Parmaklarımı parmaklarının üzerine götürerek belimden çekmesini sağlarken, itiraz etmedi. Zaten küçük bir masanın önüne gelmiştik artık bu gösteriye gerek yoktu.

"İnanamıyorum, sahiden evlenmişsin!" Yanımıza neredeyse cırlayarak gelen bir kızla kafamı Doruk'a çevirdim. Bakışlarındaki donukluk yerini tatlı bir gülümsemeye bırakırken karşımdaki kızın kim olduğunu anlamam uzun sürmedi. "Benim mezuniyetimi beklemediğine inanamıyorum!"

"Bu sene bitiremezsin diye düşünmüştüm aslında," dedi Doruk, karşısındaki kıza sarılırken.

"Çok pisliksin!" Doruk'un omzuna vurup sarılışına karşılık verirken yüzündeki gülümsemenin hayattaki en doğal şey olduğunu düşünmeden edemedim kendimi. Beni sonunda fark etmiş gibi abisinden ayrılarak, "Melisa ben," dedi elini uzatıp. Uzattığı elini geri çevirmedim. "Doruk'un kız kardeşi."

"Asiye." dedim, açıklamaya gerek duymadan. Çünkü kendimi nasıl bir kalıba sokacağımı bilmiyordum.

"Hayatım, ben içecek bir şeyler alıyorum." Kulağıma fazlasıyla uzak gelen bu kelime onun dudaklarının arasından çıktığında bir an nerede olduğumu unutmuştum. "Sen ne alırsın?"

Cevap vermeyi aklıma son saniye getirdiğimde, "Meyve suyu." diye mırıldandım. "Mümkünse portakal."

Kafasını onaylarcasına sallayarak yanımdan uzaklaştı. Melisa ile yalnız kaldığımızda, "Onu ilk kez böyle görüyorum." diye söylendi heyecanla. "Yani, birine aşık olup bir anda evleneceğini düşünmezdim."

Bakışlarımı kaçırıp etrafı incelerken, "Öyle oldu." diye mırıldandım. "Bir anda oldu her şey."

"Mutlusunuz değil mi?"

Sorusuyla duraksarken yeniden ona bakma ihtiyacı hissettim. Yüzündeki samimi gülümsemeyi soldurmak istemediğimden, "Kesinlikle." diye yanıtladım. "O harika biri."

"Bence bu ilişkide harika biri varsa o sensin." Gözlerimi kısarak gülümsediğimde, bakışlarındaki o tuhaf duyguya anlam verememiştim. "Onu evliliğe ikna edebilecek bir kız yok sanırdım. Ama bak, karşımda."

SYMPHONY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin