Falcı

64 11 1
                                    

Yorulsam da koşmaya devam ettim. Kadının görüntüsünü ve gözlerindeki dehşeti zihnimden atamıyordum. Gözlerimi her kapadığımda gözlerini görüyordum ve kadın zihnimde beni sen öldürdün diyordu. Zihnimden bunu atmak için onun nasıl öldüğünü anlamalıydım ve bunu nasıl yapacağımı biliyordum. Ama önce ölen kadının kanına ve hayatındaki son günde yanında olan bir eşyaya ihtiyacım vardı. Eve döndüm ve neler yapacağımı düşünmeye başladım. Önce olay yerine geri dönmeliydim ama nasıl? "Buldum!" diye sevindim kendi kendime etrafımda bana bakan insanları umursamayıp koşarak eve gittim gece yarısı oraya dönecek ve ilk adımı halledecektim. Bu tarz şeylere inanmasamda aklımdaki fikire alışmaya başlamıştım. Gece çalan alarmla uyandım ve kim olduğum anlaşılmasın diye gözlük ve kapişonlu siyah bir ceket ve tümüyle siyah kıyafetler aldım. Odanın kapısını yavaşça açtım içeriden uyuyan insanların sesleri ve televizyonun sesi geliyordu. Sokak kapısına yaklaştım. O sırada annem "George içeride galiba biri var!" diye bağırdı. Büyükbabamın bana doğru gelen ayak seslerini duydum ve yanımdaki pencereden dışarı atladım. Ayağa kalkıp üstümdeki tozu silkeledim ve olay yerine doğru yavaşça koşmaya başladım. Vardığımda kadının öldüğü yere gittim ve yerdeki kurumuş kanı bir bıçakla kazıyıp yanımda getirdiğim deney tüpünün içine koydum. Kadına ait bir eşyayı bulmak için çevrede gezinmeye başladım ama hiçbir şey bulamıyordum. Polislerin her şeyi almış olabileceğini düşünmeye başlamıştım ki karanlığın içinde parlayan küçük bi nesne gördüm. Eğilip ne olduğuna baktım ince bir zincirdi ama geri kalanı toprağa gömülmüştü. Yavaşça toprağı kazmaya başladım ve biraz sonra elimde hilal şeklinde bir kolye vardı. Kolyeyi cebime koydum ve günün ilk ışıklarıyla evime doğru yavaşça yürümeye başladım. 20 dakika sonra evime dönmüştüm. Yavaşça kapıyı açtım ve odama doğru ilerledim. Herkes uyuyordu. Sessizce odama girip cebimdekileri duvarda açtığım deliğe sakladım ve önünü kapadım. Kıyafetlerimi çıkarıp yere fırlattım ve yatağıma dönüp sıradaki hamlemi düşünmeye başladım. Sıradaki hamle gerçek bir cadı ya da büyücü gerektiriyordu ama gerçek olsalar bile onlardan birini nasıl bulabileceğimi bilmiyordum. Ben de yapabileceğim en mantıklı şeyi yapmak için sokak falcılarının en sık olduğu yere gitmeyi düşündüm. Elimden gelen tek şeyi yapabilmek için evden çıktım. Önümde birkaç insana duymak istediklerini söylemek için onlardan para alan ama aslında hiç bir şey bilmeyen birkaç falcı vardı ama içlerinden biri bana çok tanıdık geliyordu. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım ve ona"Seni tanıyor olabilir miyim?" dedim. Verdiği cevapsa her şeyi daha da karıştırmıştı.

Arkadaşlar ben Atalay, hikayeyi arkadaşıma vermiştim. Ama şimdi kendim devam etmeye karar verdim.  oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dead man tell no tales#wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin